8.Bölüm (Eş Sayılacak Kral)

1.9K 235 147
                                    

NATSU

"Eşim mi?" Lucy anında kızarmıştı ve çok güzel görünüyordu.

Bu bir rüya mıydı? Bu bir rüya olmalı. Lucy beni hem kendi isteğiyle öpmüş, hemde bana eşim demişti.

Bu gerçekten lanet olası bir rüya olmalıydı. Eğer değilse aşırı mutluluk yüklemesinden aklımı kaçırabilirdim çünkü.

"E-evet. Yanlış bir şey mi söyledim? Yoksa sana eşim dememi istemiyor-" onu dudaklarımla böldükten sonra gülümsedim ve tekrar yavaşça dudaklarımı yaklaştırarak alnına küçük bir öpücük kondurdum.

"Bu hitap beni çok mutlu eder, teşekkür ederim. Eşin olmaktan gurur duyduğuma emin olabilirsin." yüzündeki o tatlı kızarıklık onu şu an tamamen savunmasız bir kız çocuğu gibi gösteriyordu.

Ama sadece gösteriyordu. İkimizde eğer onu biri kızdırırsa, dişlerini o kişinin tenine benden daha iyi bastırabileceğini biliyorduk.

Onu tanımlamak için kullanabileceğim sıfatlar belliydi: benim güzel güçlü karım. Vay canına, böyle söyleyince bile kulağa gerçek gibi gelmiyor.  Suratımdaki gülümsemeyi bir türlü silemiyordum.

"Beni utandırmayı kes, lütfen."

"Bir şey yapmıyorum ki, sadece mutluyum ve gülümsüyorum." benden sürekli kaçırdığı gözlerini bana dikti "Natsu, ben-"

Merakla ne söyleyeceğini beklerken, biri alacaklı gibi kapıyı tıklatıyordu. Görmezden gelemeyeceğim kadar yüksek ses çıkınca "Ne var?" diye sormak zorunda kaldım.

Gajeel kapıyı açınca suratında bir telaş gördüm. "O görüşmeyi reddetmişti ya, fikrini değiştirmiş. Bugün seni bekliyor, hemen toparlan."

Yutkundum. Bu benim için çok önemli bir toplantı olacaktı, hemde çok önemli. O kişi kimseyi kolay kolay huzuruna çağırmazdı, çağırmayı bırak kimseyle yüz göz dahi olmazdı.

Bu çok onure edici bir şeydi ama aynı zamanda korkutucuydu. O herif tam bir canavardı çünkü. Vampir Kral olmak için onayına ihtiyaç duyduğum bir canavar, aksi takdirde yaptığım her şey bir hiçti.

Öyle bir güçtü ki her şey iki dudağının arasından çıkan bir tek lafa bakıyordu ve ben zamanı geldiğinde onu tahtından indirecek olan kişiydim. Yeterince güçlenince tabii...

"Tamam, geliyorum."

"Hemen."

"Tamam, dedim!"

Derin bir iç çektim ve Lucy'e gerçekten üzgün olduğumu belirten bir surat ifadesiyle "Üzgünüm ama gitmeliyim. Dediğim gibi bugün bensiz idare etmek zorundasın." açıklamasını yaptım.

Kafasını salladı ve yavaşça yanıma yaklaşarak yanağıma bir öpücük bıraktı. Bu gerçekten eşlerin yapacağı bir şey miydi? Eğer öyleyse sonsuza kadar bu kızla evli kalmak istiyordum.

LUCY

Onun kapıdan çıkmasını izledikten sonra fazlasıyla yalnız hissetmiştim. Etrafta onu görmeye o kadar alışmışım ki onun olmayacağı gerçeği beni fazlasıyla üzmüştü.

Merdivenlerden inerken aşağıdan gelen seslerin kızların olduğunu fark ettim ve yanlarına gidip oturdum. Beni gülümseyerek karşılamışlardı.

"Natsu'nun evleneceğini kim düşünürdü ki?" diye şaşkınlıkla saçlarımla oynayan Erza'ya gülümsedim.

"Bende kendimi evli düşünemiyordum ama evliyim işte."

Suck My SoulWhere stories live. Discover now