45.Bölüm (Müttefikleşebilmek)

479 85 105
                                    

LUCY

Onunla konuşmamın üstünden bir kaç gün geçmiş olmasına rağmem üzerimde yarattığı hissiyatı bir türlü atamıyordum. Israrla onunla tanıştığımı söylüyordu ama onu kesinlikle hatırlamıyordum.

Başım çatlayacak gibiydi düşünmekten, anlattıkları hala canımı sıkıyordu, gerçekten böyle bir şey varsa ne yapmam gerektiğinden emin olamıyordum eğer Natsu tüm gücüyle savaşıyor olmasaydı her şey farklı olurdu ama ben bu savaşa bu kadar emek veren Dragneel ailesini görmezden gelemezdim.

Aynı zamanda Byakuran'ı da görmezden gelemezdim, yalan söylemiyor gibi görünüyordu. Onu nerden tanıdığımı hatırlamak zorundaydım yoksa hiçbir çıkış yolu bulamazdım.

Düşününce aklıma belki de onunla küçükken tanışmış olabileceğim geldi, tanıştığımızda o da küçük olabilirdi ya da tanrıça klanından olduğu için yaşlanması durduğundan o şimdiki halinde de olabilirdi, sonuç olarak hatırlamıyordum ama hatırlamalıydım.

Kendimi ikna etmeye çalışırken aklımdaki kötü düşünceleri uzaklaştırmak için kafamı iki yana salladım, bunu yapmak zorundaydım. Kendi geçmişime uzaktan bakıp onu orda bulmak zorundaydım.

Tehlikeli olmasına rağmen kalbimi durdurmak için ellerimde güçlü bir enerji topladım, geçiçi bir kalp krizi geçirmeye çalışıyordum. Kalbimin durmasıyla kendi anılarımı geriye dönüp izleyebilecektim ama çok fazla vaktim olmadığı için acele etmek zorundaydım, yoksa gerçekten ölebilirdim.

Bunu yanımda Khun olmadan ilk defa deneyeceğim için ürkmüştüm ama yaptığım onca çalışmanın bugün için olduğunu düşünüp kendime olan güvenimi arttırmıştım en sonunda.

Gözlerimi kapamadan önce sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve enerji kütlesini kalbime çarptım. Tüm bedenim tiremişti bir şok etkisiyle, nefesim kesilmişti resmen ölümün ikinci elline maruz kalmışım gibiydi.

Aklımdan sürekli Byakuran'ı geçirdiğim için onun olduğu bir anıma gitmeyi umuyordum, sanki etrafımda bir çöl varken ben deniz dalgalarıyla sürükleniyor gibiydim, dengesiz ve yorgun hissediyordum.

Sonunda onu gördüğümde duruldum ve bir hayalet gibi uzaktan kendi geçmişimi izlemeye koyuldum. Hatırlayamamam çok normaldi çünkü o zamanlar hasta ve küçüktüm. Byakuran ise hala genç ve neşeli görünüyordu.

Ben yatakta yatarken o başımda dikiliyordu. "Bu kadar genç yaşta bu kadar ölümcül bir hastalığa yakalanmış olmak..." Ölümcül mü?! Hastalığımın ölümcül olduğunu bilmiyordum. "Gerçekten çok şanssızsın, Lu-chan."

Yatağa elini koyup üzerime doğru eğildi, keskin gözleri kararlılığını korurken "Ama endişelenme." demişti. "Seni iyileştireceğim" Yine gülümsemişti sonra. "Ölürsen bu çok korkunç olur."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Suck My SoulWhere stories live. Discover now