73.Bölüm (Mavi Beynin Planı)

517 76 284
                                    

NATSU

Lucy ile ayrılık konuşması yapmamızın üstünden iki gün geçmişti. Konuşmayı yaptıktan sonra o odadan çıkmak benim için çok zor olmuştu ama çıkmıştım bir şekilde, sonra da içime kapanmıştım zaten.

Tüm bu olanlar canımı o kadar çok sıkıyordu ki beynimi kapatmak istiyordum ama bu mümkün değildi malesef. Bunun yerine ben de zor da olsa kendimi dizginlemeye çalışmıştım.

Odamdan çıkmama neden olan tek şey Khun'un bizimle konuşması gereken şeyler olduğunu söylemesiydi. Büyük ihtimalle yine hayatımızı kurtaracak olan planı üstlenmişti tek başına. Ona bu çabası için gerçekten minnettardım.

Toplantı salonuna girdiğimde son konuşmamızdan beri Lucy'nin yüzünü ilk defa görmüştüm ve istemsizce gülümsemiştim bu eşsiz güzelliğine. O da bana eski bir dostuymuşum gibi sıcak bir gülümseme vermişti buruk da olsa.

Khun, Urek, Hockney, Lucy ve ben... Bizden başka kimse yoktu bu salonda, olsa bile bir şey değişmezdi zaten çünkü Khun ne derse hepimiz ona uyacaktık, bunun başka bir oluru yoktu.

"Herkes geldiğine göre önce temel şeylerden başlıyorum." Derin bir nefes aldıktan sonra bana ve Lucy'e baktı. "Siz ikinizin artık evlilik yemininizi bozması gerekiyor, bunu gün içinde halledin."

Boğazımda düğümlenenleri görmezden gelmeye çalışarak Lucy'e baktığımda onunla göz göze gelmek kalbimin ağrımasına yol açmıştı, böylesine bir konudan konuşmak bile canımı yakmaya yeterken bir de onun suratındaki kendinden emin ifade iyice içimi titretiyordu.

Onu geri kazanamamaktan çok korkuyordum ama buraya kadar gelmişken bu noktadan geri dönemezdim, özellikle de Lucy'nin hayatı ve ilişkimizin düzelmesi söz konusuysa.

O yüzden kafamı sallayıp "Anladım..." diyebildim sadece. Urek bu uysal tavrıma şaşkınlıkla baktıysa da bir şey dememişti ortamdaki ciddiyeti dağıtmamak için.

Hockney "Tanrıça klanı şu an sallantıda gibi görünüyor, orda bir terslik var." dediğinde Khun onaylamak için kafasını salladıktan sonra ekleme yaptı. "Baş Tanrıça Anna'da da öyle, onun da çok normal olduğu söylenemez." Bu kısım ilgisini çekince "Ne demek istiyorsun?" diye sormuştu Lucy.

"Teyzenle konuşmaya gittiğimde ona söylediğim çoğu şeyi kestirip attı, tek söylediği savaşın gerekli olduğuydu ama şu an Byakuran geri çekilmeyi kabul etti diye o da bunu kabul ediyor." Gözlerini açarak "Sence de bu çok garip değil mi?" diye sormuştu.

Urek çenesini kaşırken "Bu, zaten elde etmek istedikleri şeyi Lucy ile birlikte elde ettiler demek mi oluyor?" diye sorduğunda Khun gülüp "İstediğinde sen de zeki olabiliyormuşsun demek." diyerek onunla eğlenmişti. "Beni hafife alma, bebeğim. Ben her zaman zekiyimdir."

Khun bu duruma omuz silkerken Lucy konuyla ilgili olarak "Annemin hatırasının peşindeler, öyle değil mi?" diye sormuştu. "Evet, en mantıklı seçenek bu görünüyor."

Khun'un cevabından sonra sessizleşmişti Lucy. Hockney'se bu boşluğu doldurmak için konunun genelinden bahsetmeyi seçmişti. "Elimizde kendi içinde bir takım karmaşa yaşayan ve senin anına ihtiyacı olan bir tanrıça klanı var."

İstemeyerek de olsa "Ve bir de melek yüzlü bir sülük." demiştim göz devirerek. Urek bu ifademe gülmüştü bana bakarak. "Birileri kin gütmeye devam ediyor haklı olarak." Khun "O birileri tam da benim bahsetmek üzere olduğum noktaya parmak bastı." dedikten sonra benim bıkkın surat ifademe bakmıştı bir süre.

"Ben tanrıça klanının Byakuran'ı bir piyon olarak gördüğünü düşünüyorum ve bakıldığında da onu çok iyi kullanmış gibi görünüyorlar. Nötrleyici gücüyle Natsu'yu durdurduktan sonra kanatları kullanarak Lucy'i de durdurdu ve istedikleri şeyi kazanmalarına yardımcı oldu."

Suck My SoulWhere stories live. Discover now