64.Bölüm (Kral Olmanın Yükü)

404 74 519
                                    

NATSU

Sakin kalmalıyım, sakin kalmalıyım, sakin... Kahretsin! Sakin falan kalamıyorum böyle iğrenç bir durumda. Buna rağmen tek yapabildiğim sessizce yumruklarımı sıkıp bir an önce bu işkencenin bitmesini beklemek.

Bana güvenmeyerek onunla dövüşmek istemesi yetmiyormuş gibi bir de kaybederse onunla evleneceğini söylüyor utanmadan! Neyim ben burda hıyar ağası mı?

Ona sormadan iş çevirdiğim için beni azarlayıp durmasına rağmen ben ona yapma dediğim halde beni çok rahat görmezden gelip gözümün içine baka baka o herife meydan okuyabiliyor öylece. O kadar sinirliyim ki tüm şehri yok edesim var.

Ben içimdeki bu sinirle kendi kendimi yerken kulağımın dibinden bir ses "Orda aptal aptal dikilip durma da bir işe yara!" diye bağırmıştı. Acıyan kulağımı tutarak kafamı yana çevirdiğimde bunun Urek olduğunu fark ettim. "Seni akıl almaz hoca bozuntusu! Beni böyle korkutma!"

Sinirle ona doğru kolumu uzattığımda içinden geçmişti hologram olduğu için. "Nasıl ama? Khun'a bunu yapması için yalvarmam gerekti ama sonunda ikna oldu."

"O fazla iyi yürekli, ben olsaydım senin gibi biri için kılımı dahi kıpırdatmazdım." Göz devirip "Gerçi bu saçma iyilik meleği halleri tüm tanrıça klanının genel hastalığı heralde." dedim ve Lucy'e baktım. "Etrafta o psikopatlardan bir sürü var."

Urek bana dik dik baktıktan sonra elini megafon gibi yaparak "Lu-chaan! Eşin sana psikopat diyor!" diyerek beni şikayet etmişti, üstelik beni Byakuran'ın taklidini yaparak şikayet etmişti ki yanımda olsaydı suratının ortasına bir tane geçirirdim acımadan.

Lucy sert bir ifadeyle bana baktıktan hemen sonra gülerek "Urek!" diye bağırmıştı. "Çok şükür, iyi olmana çok sevindim."

Ona gülümsedikten sonra benim kulağıma doğru "Bak gördün mü, eşinden az terbiye öğren!" diye ciddi anlamda bağırmıştı ve tek amacı beni sağır etmek olmalıydı. "Bağırma artık! Senin yüzünden beynim patlayacakmış gibi hissediyordum!"

"Ah, o U-chan değil mi? Seni gördüğüme sevindim." Neşeyle el salladıktan sonra düşünür gibi yapıp "Seni en son Garam'ın şövalyesi olman için tehlikeli bir yerde bırakmıştım." demişti. "Ordan çıkabileceğini biliyordum, U-chan bir harikasın sen."

Urek aynı şekilde gülerek "Ah, evet seni ne olduğu belirsiz melek bozuntusu." demişti. "Ordan Garam'ı bir prens gibi kurtarıverdim, o yüzden bu seferlik seni affediyorum." Sonra ciddileşimişti bir anda. "Ama onu bir daha tehlikeye atacak olursan karşında doğrudan ben dikiliyor olurum ve bu işi hayatta bu veletlere bırakmam."

"Kızınca çok korkunç oluyorsun, U-chan." Endişeli hali geçince tekrar gülerek "Ama sorun değil." demişti. "Garam-chan'la bir işim yok artık ama düğününüz için tebrik kartı yollarım sana."

Bu cümleyle bir çocuk gibi salınan Urek "Sana tabii ki de bir kart yollarım, bebeğim." demişti. "Sonuçta sevdiğim kadınla evlenirsem herkesin bunu görmesini ister..."

Sözünü kesip "Seni kafalamasına izin vermesene sersem herif!" diye bağırmıştım ama karşılığında aldığım tek şey "Sen kime sersem herif diyorsun, aptallar kralı!" bağırışıyla hologram olmasına rağmen kafama indirdiği bir yumruk olmuştu.

"Küçük kokteyl buluşmanız bittiyse biz artık dövüşmeye başlayabilir miyiz yoksa siz burda durup sabaha kadar lak lak mı yapacaksınız?"

Urek'e dönüp bu duruma kızıp kızmadığını soracaktım ama o bana fırsat vermeden "Haklısın!" demişti. "Neredeyse buraya neden geldiğimi unutuyordum." İkisine de el sallamıştı birden. "Siz tatlı tatlı savaşmaya devam edin."

Suck My SoulWhere stories live. Discover now