14.Bölüm (Evlilik Yemini)

1.5K 186 160
                                    

NATSU

"İlgimi çekmiyor, zaten. Oraya gitmek için hiçbir sebep göremiyorum. Hangi aptal bilerek ve isteyerek oraya gider ki?" diyerek
geçmişte ona söylediğim lafı taklit eden Mazino'ya göz devirdim.

"Sence bu komik mi?"

"Tamam, kovboy sakin ol. Ben sadece durum değerlendirmesi yapıyorum."

"Sana eşimi kaçırdılar, oraya gitmem gerek diyorum ve sen sadece durum değerlendirmesi mi yapıyorsun?!"

"Üstüme gelmesene, unuttun mu, bebeğim. Benim o kata girmem yasak."

Bunu söylerken heyecanlı el hareketlerin yapıyordu. Bir süre ayakta dolanıp durdu. Sonra yanındaki adama döndü.

"Bana Hockney'i çağırır mısın lütfen?

"Umarım bir çıkar yolun vardır."

"Biliyor musun Natsu, sen fazla konuşmaya başladın. Eskiden az ve öz konuşurdun, aşk seni geveze biri yapmış."

"Sana hayatı tehlikede diyorum!"

"Biliyorum! Ve bende uğraşıyorum, değil mi?"

"Bence sinirlerimi bozmaktan başka bir iş yapmıyorsun."

"Aaa, üzülüyorum, bebeğim. Biricik öğretmenine güvenmiyor musun?"

Sinirden damarlarım belli olmaya başlamıştı. "Öğretmenlik mi yaptın, vicdansız? Yardım et diye geldik, boş laf yapıp duruyorsun."

Memnuniyetsiz bir şekilde omuz silkti ve çağırdığı kişinin gelmesini beklemeye başladık. Bu çok can sıkıcıydı. Düşünmekten delirmek üzereydim.

Onu kim kaçırmıştı? Neredeydi? İyi miydi? Bu belirsizlik çığlık atmak istememe neden oluyordu.

Bir kaç dakika sonra adının Hockney olduğunu öğrendiğimiz beyaz saçlı çocuk içeri girmişti. Gözleri fazlasıyla tuhaftı.

"Hockney, seni gördüğüme sevindim." diyen Urekle selamlaştıktan sonra bize baktı.

Açıklama yapmaya geçmeden önce Urek direk konuya girmek istemişti.

"Hockney, Cehennem Katına bir süre uğramak ister misin acaba? Benim için bebeğim."

"Ölüm Katına gitmeye hiç niyetim yok. Üzgünüm, Urek."

"Hadi ama sadece giriş için. Yardım eli uzat."

Düşüncelere daldığını görünce "Oraya aşina mısın?" diye sordun.

"Orda yaşıyordum." dediğindeyse şok olmuştum.

"Orda mı? Ama buraya gelmişsin?"

"Ah, evet. Çünkü tüm hayatın ölü olduğu bir yer orası. Ordan kurtulmak için uğraşmam gerekti, şimdi oraya tekrar asla dönmem."

Meraklı bir şekilde "Neden orasıyla ilgileniyorsunuz?" diye sorduğunda "Eşimi oraya götürdüler, onu kurtarmak için gitmem gerekiyor ama nasıl giderim bilmiyorum." cevabıyla öne atılmıştım.

Kısa bir sessizlikten sonra net bir bakış takındı. "Bana sorarsanız, Ölüm Katına gitmeyin derim. Hem oraya gitmeye çalışsanız bile... Giriş yapamadan ölmüş olursunuz."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Suck My SoulWhere stories live. Discover now