74.Bölüm (Acının Islak Tadı)

518 74 104
                                    

LUCY

Herkesin evlilik yeminimizi bozmaktan bu kadar kolay bahsedebiliyor olması canımı sıkmaya başlamıştı, uzaktan artık Natsu'yu sevmiyor falan gibi mi duruyordum da bundan bahsederken bu kadar rahattılar bilmiyordum ama sinir bozucu olmaya başlamıştı.

Natsu buna kendini hazır hissettiğinde odama geleceğini söylemişti ama toplantıdan beri Natsu dışındaki herkes en az bir kere odama uğramıştı, delirmek üzereydim. Beni beklemek kadar geren başka bir şey daha yoktu şu anda.

İçimdeki garip his bir türlü gitmiyordu toplantıdan beri. Karnıma ağır sancılar giriyordu sürekli, başım dönüyordu ve midem bulanıyordu, bunların hepsine sebep olan tek şey sadece bir düşünceydi; Natsu'dan başka biriyle evlenme düşüncesi...

Boğazım düğümlenmişti ve bunu yapamayacağımı düşünmeye başlamıştım, o yüzden bir an önce Natsu'nun gelip kararlılığım zayıflamadan beni bu korkaklıktan kurtarması gerekiyordu.

Kapı tıklatıldığında sonunda demiştim, sonunda geldi... Artık o olması gerekiyordu çünkü bir başkasıyla daha bunun üzerine konuşmayı kaldıramazdım, kararlılığım bir ip üstündeydi sanki ve bekledikçe ip daha da sallanıyordu, sonrasını düşünmeden sırf o an verilmesi gerektiği için verdiğim kararların getirdiği sorumluluk ipin üstüne bindikçe biniyordu adeta.

İpin sağlam kalmasını istediğim için anında içeri girmesini söylemiştim kapıyı tıklatan kişi her kimse. Yavaşça içeri giren kişinin Natsu olduğunu gördüğümdeyse hiç rahatlamadığım kadar rahatlamıştım.

Çekingen bir tavırla "Hey..." demişti gülümsemeye çalışarak. "Nasıl gidiyor?" Omuz silkip "Göründüğü gibi." dedim. "Genel olarak gitmiyor." Bu ifademe karşılık tebessüm etmişti anladığını belirtir gibi.

"Seni bekliyordum." Elimle içeriyi işaret ettim çünkü kapının önünde bir yabancıymış gibi gergince dikiliyordu ve her an kaçıp gidebilirmiş gibi duruyordu. "Sabahtan beri sen dışındaki herkes en az bir kere odama uğradı bana telkin vermek için."

İç çekip "Sen bir de bana sor." demişti bıkmış bir ifadeyle. Eskiden çok kullandığı ve benim çok sevdiğim muzır gülümsemesiyle "Biraz ipin ucunu kaçırmış olabilirim de..." demişti az önce aklımdan geçenleri hatırlamama neden olarak.

"İpin ucunu mu kaçırdın?" Omuz silkip "Toplantıdaki sakinliğim o an için sakinlikti." Gözlerini kaçırdı ve "Sonra bu kararların getirdiklerini düşündüm ve düşündükçe deliye döndüm." dedi. Bu açıklaması yalnız olmadığımı hissettirince rahatlamıştım, o da benim gibi düşünüyordu.

"Ben deliye dönünce de beni sakinleştirmek için bir süre uğraşmaları gerekti." Gözlerime bakıp "Üzgünüm." demişti. "Muhtemelen bir yandan benimle uğraşırken diğer yandan senin endişelenmeni engellemek için dikkatini dağıtmaya çalışıyorlardı."

Tebessüm ederek "Amaçlarını takdir ediyorum ama pek başarılı olduklarını söyleyemem." dedim. "Beni daha çok gerdiklerini söylemek yalan olmaz." Yanıma yaklaşırken "Hiç şaşırmadım." diyip içtenlikle gülmüştü. "Beni sakinleştirmeye çalışmaları bu yüzden bu kadar uzun sürdü."

Urek'in taklidini yaparak "Dert ettiğin nedir ki, bebeğim? Alt tarafı eşinden boşanıp onun başka biriyle evlenmesine izin vermelisin!" demişti olayın kendisiyle ilgili olduğunu unutarak. "Hadi ordan!"

Gülümsemesi benimle göz göze gelince durmuştu. Buraya gelme sebebinin söylediği şeyi yapmak için olduğunu tekrar hatırlamış olmalıydı. "Üzgünüm..." Gözlerini kaçırdı. "Fazla rahatmışım gibi görünebilir ama öyle olduğumdan değil."

Suck My SoulWhere stories live. Discover now