34.Bölüm (Sözde Balayı)

1K 133 43
                                    

LUCY

"Hayır, dedim!"

Evet, Zeref'in Mavis ile birlikte kayıplara karışmasından sonra Natsu ile çıkmaya karar verdiğimiz balayından küçük bir tartışma örneğiydi bu.

"Hayır mı? Bu hiç adil değil."

Benimle sevişmek isteyen Natsu'ya bilmem kaçıncı yalvarışımdı. Derin bir nefes aldım ve "Yüzmek istiyorum ben." dedim.

"Tamam! Yine yüzersin, seni öldürecek değilim ya!" Tek kaşımı kaldırarak baktıktan sonra "Vücudumda bir ton morlukla burdan dışarı adımımı atacağımı sanıyorsan yanılıyorsun." dedim.

"Tsch." Derken kafasını yana çevirdikten sonra yine dayanamamış ve adeta bir çocuk gibi bana tekrar dönüp "Söz veriyorum nazik olacağım." demişti.

"Bunu en son söylediğinde ertesi gün yataktan çıkamamıştım, o yüzden aklından bile geçirme."

Bu lafının üzerine yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirip "Hatırlayınca bile içim titredi." demişti ki sonra asıl konunun farkına varıp kafasını iki yana salladı ve tekrar bana odaklandı. "Ama önemli olan şu an!"

"Şu an ya da yarın fark etmez, biraz rahatlamak istiyorum ama sen kendini dizginlemeyei bilmiyorsun."

Bir çocuk gibi kafasını eğip "Ama seni o kadar çok seviyorum ki kendime hakim olamıyorum." demişti bana yavru köpek bakışları yollamadan hemen önce.

"Bu sefer beni kandırmana izin vermeyeceğim, o yüzden o surat ifadesini kaldır yüzünden."

Suratımı ekşittim ama o bana çaresizce bakmaya devam ediyordu. En sonunda elimi belime koyarak alayla güldüm.

"Sen korkulan en büyük vampirlerden birisin güya. Bu halini aynada gördün mü hiç? Evde beslenilesi bir köpek yavrusu gibisin, korkutucu olmakla uzaktan yakından alakan yok."

Sessizce ayağa kalkarken "Ah, demek buydu." demişti az öncekinden daha tok ve kendinden emin bir sesle. Anlamayarak "Neymiş?" diye sormama kalmadan kendimi çoktan Natsu ile burun buruna bulmuştum.

"Sabahtan beri bir ayağına kapanmadığım kaldı ama hiçbir ilerleme kaydedemedim." Ben dudaklarıma dikdiği gözlerine tereddütle bakarken o hafifçe gülümseyip "Belki de korkutucu olmam gerekiyordur." demişti aramızdaki azıcık mesafeyi de kapatmak için bana doğru bir adım daha atarken.

Nefesimi tutarken bu duruma küfür etmekten kendimi alıkoyamamıştım. Beni baştan çıkarmaya çalışıyordu ve bu konuda her zaman olduğu gibi çok başarılıydı.

Kulağıma doğru eğilip "Havuza girmek istiyorsan havuzu kapatırız." demişti dudakları tenime değerken. Yutkundum. Suratına yayılan memnuniyeti hissedebiliyordum. "Ya da..." Eliyle saçlarımı boynumdan çekerken nefesini hissediyordum. "Denize girmek istiyorsan gece de girebiliriz." Kafasını geri çekip gözlerimin içine baktı. "Sadece ikimiz."

Nefes alışverişimi düzene sokmama izin verecek gibi bir hali yoktu çünkü omuzlarımda hafifçe gezinen parmakları heyecanımı gizlememe hiç yardımcı olmuyordu.

Kafasını geri çekip beni sıcak nefesinin yokluğuyla başbaşa bırakacağını düşündüğüm sırada bileğimi kaldırıp dudaklarına götürmüş ve iç kısmına küçük bir öpücük bırakmıştı.

Suratında çekici olduğunun farkında olan o karşı konulmaz ifade vardı gülerken. "İzin var mı?" Sadece kafa sallamakla yetinebilmiştim gözlerine hipnotize olmuş bir şekilde bakarken.

Suck My SoulWhere stories live. Discover now