30.Bölüm (Kral'ın Yeri)

924 175 157
                                    

LUCY

Tılsımın bizi getirdiği evin önünde durduğumuzda ne olduğuna anlam veremediğim bir şekilde Urek ve Natsu'nun birbirlerine bakmaya başladığını gördüm. Kafamı kaldırıp eve baktığımdaysa bu manzaraya ben de takılı kalmıştım çünkü ev fazlasıyla büyük ve görkemliydi, insanın keşke benim olsa diyeceği türden bir yerdi kesinlikle.

"Gerçekten mi? Gerçekten ama gerçekten mi Natsu?" Urek'in sesinde garip bir aşağılama olduğu gibi gerginlikte vardı. "Onca yer arasından gerçekten burası mı?"

"Lütfen daha fazla konuşma, şuraya çöküp ağlarım bir milim oynatamazsınız beni yerimden."

Neden bahsettiklerini anlamadığım için kendi fikrimi öne sürerek "Sizce de bu ev harika görünmüyor mu?" diye sordum heyecanla.

"Bedeni neden buraya bıraktın ki?" Natsu gözlerini bana çevirdiğinde "Sahibini tanıyor musun?" diye sormuştum ki gözlerini kaçırıp soğuk terler dökmeye başlamıştı garip bir biçimde.

Urek ellerini iki omzuma koyup "Bak be diyeceğim." diyerek başladı sözüne. "Sen en iyisi bizi burda bekle, biz beş dakika da bu işi halledip dönelim, hı? Ne dersin?"

Kaşlarımı çatttım. "Şüpheli davranıyorsunuz derim." Sonra da omuzlarımdaki elleri yavaşça ittirerek kafamı uzatıp Natsu'ya bakmaya çalıştım. "Ben de geliyorum, konu kapanmıştır."

Urek omuz silkip "Sen bilirsin ama sonra uyarmadı deme." diyerek beni iyice meraklandırdığının ya farkında değildi ya da kendine eğlence çıksın diye bilerek yapıyordu.

Beni asıl geren Natsu'nun sessiz ve korkak tavrıydı. Evin sahibinden bu kadar çok mu korkuyordu gerçekten? Kim yaşıyor olabilirdi ki bu koca evde.

Kapıya geldiğimizde bir el okuyucu dışında içeri girmenin başka bir yolu olmadığını fark etmiştim. Natsu'ya dönüp "Çekinme ya, koy elini." derken eğleniyor gibiydi Urek.

Sakura saçlım ustasına göz devirdikten sonra tedirgince elini okuyucuya koymuştu ve kapının kolaylıkla açılmasını sağlamıştı.

İçeri girdiğimizde daha da büyülenmekten kendimi alıkoyamamıştım. Her şey o kadar parlaktı ki gözlerimin kamaşmasından doğru dürüst etrafa bakamamıştım bile.

Alımlı bir kadın merdivenlerden aşağıya indiğinde yutkunarak içimdeki kıskançlığı bastırmaya çalışmıştım zoraki bir biçimde.

"Natsu." Dedi heyecanla. "Uzun zamandır görünmüyordun, gerçekten özlettin kendini."

"İşte hayatım için radikal kararlar aldım." Beni işaret edip "Evlendim falan." demişti rahat kalmaya çalışan bir şekilde.

Kadın beni görünce gülümseyerek "Güzel parçaymış." dedikten sonra tekrar Natsu'ya dönüp "Buraya eşinle birlikte gelmenin sebebi nedir?" diye sormuştu. "Geniş bir fantazi anlayışınız falan mı var yoksa?"

"Hooh." Dedim mevzuyu çakınca Natsu'ya doğru kaşlarımı çatarak. "Şimdi anlaşıldı beni neden içeri sokmak istemediğiniz."

Telaşa düşmüş bir şekilde "Göründüğü gibi değil." diyen sözde eşime kollarımı göğsümde bağlayarak "Bence kesinlikle göründüğü gibi." dedim beni getirdiği yerin bir genelev olduğunu düşünerek.

Yukardan gelen müzik, kıkırdama ve sevişme seslerini daha erken fark etmem gerekirdi ama tamamen Natsu'ya odaklandığım için asıl noktayı kaçırmıştım.

Suck My SoulΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα