71.Bölüm (Pişmanlığın Özel Dili)

434 81 467
                                    

NATSU

Urek üç gün boyunca evi karantinaya almıştı, pislik herif bir çok odanın kapısına 'Natsu'lar Giremez!' yazıp mühür koymuştu sırf kavga çıkarmayayım diye. Ona sakin olacağımı defalarca kez söylememe rağmen resmen kendi evimde sürgün hayatı yaşıyordum.

"Loke mu?! Cidden mi? Ondan özür dilemeliyim, bırak da odaya gireyim!" Göz devirip "Olmaz, bebeğim!" demişti. Sonra vicdan azabından öl de Loke yine acı çeksin." Alayla gülmüştüm. "Ha sorun benim ölmem değil, ben öldükten sonra onun acı çekmesi mi?!"

Biraz düşündükten sonra "Aslında haklısın." demişti. "Bu çok garip oldu." Rahatlayıp "Sonunda." dedim. "Ona güvenmeyip ölümüne sebep olan olan adamın arkasından neden acı çeksin ki? Seni görmesi bile onun için yeterli bir acı zaten!"

Onun bu çıkışına aldırmamaya çalışarak aynı tonla "Peki ya Lucy?!" diye sorarak konuyu değiştirmek istemiştim. "Onunla konuşmam gerektiğini sen de çok iyi biliyorsun, beni ondan sonsuza kadar uzak tutamazsın."

"Sonsuza kadar tutmayı planlamıyorum zaten, sadece bırak kız sensizliğin tadını çıkarsın." Omuz silkti. "Savaştaki yaraları yeni iyileşti, bir de üstüne Byakuran ile ilgili öğrendiği şeylerde eklendi, bırak biraz düşünme fırsatı olsun."

Yumruklarımı sıkıp "Hiçbir iyilik meleği işleri savaşla halletmeye çalışmaz, Byakuran'ın söylediği her şeye bu kadar güvenmeyi kesin!" dediğimde "Saçma sapan konuşma!" diyerek kafama vurmuştu. "Byakuran'a değil, Khun'a güveniyorum ben."

"Tsch." Kollarımı göğsümde bağladım. "İyi bir niyeti olması hala eşimi benden çalmaya çalışan iğrenç herifin teki olduğu gerçeğini değiştirmez."

Tekrar kafama vurup "Şu çocukça kıskançlığına son verip eşinin hayatı için endişelenmeye başlasan daha iyi olmaz mı acaba?!" diye sormuştu üstüne bastıra bastıra. "Kasap et derdinde, koyun can."

Göz devirdikten sonra "Tamam, onunla sonra konuşacağım." dedim. "Şimdi mutlu musun?" Sevimli sevimli gülmeye çalışarak "Tabii ki de mutluyum, bebeğim." demişti.

"Bu ikisini anladım ama Garam'ın odasında neden mühür var?" Kaşlarını çatıp "Onunla muhattap olmanı istemiyorum." demişti. "Mikrop falan kapmasın senden."

Tek kaşımı kaldırdım ve o da iç çekti. "Ona Cehennem Katı olayı yüzünden hala kızgın olduğunu ve onun da hala senden nefret ettiğini biliyorum." O da bana aynı şekilde tek kaşını kaldırarak bakmıştı. "Kan çıksın istemedim, bebeğim."

"Zaten onun o şeytan yüzünü çok da görmek istediğim söylenemez, iyi yapmışsın o yüzden." Bu sefer sırtıma sert bir şekilde vurmuştu, sanki destek tutuşu yapar gibi. "Tüm organlarım yer değiştirdi senin yüzünden!" Dişlerini sıkarak konuşup "O zaman amacıma ulaşmışım desene sen şuna." demişti gülmeden hemen önce.

İç çekip "Peki ya Khun? Khun'un herhangi biriyle ne derdi olabilir ki benimle olsun?" Sakince "Ah, o mu?" diyip omuz silkti. "O sana özel değil zaten, kendisi şu sıralar çok geniş bir plan yapmakla meşgul."

Huysuzca bakıp "Odasına girsen bile seninle ilgileneceğini sanmıyorum, saniyesinde görmezden gelinirsin." dediğinde imalı bir şekilde gülüp "Tecrübeliyiz sanırım." dedim. "Sevgilin sana ilgi göstermedi diye çok mu alındın yoksa sen?"

"Bana mı öyle geliyor yoksa senin dilin fazla mı uzadı?" Omuz silkip "Biraz uzamış olabilir." dedim. "İçimde tuttuğum çok fazla şey var ve bir an önce dışarı çıkmak istiyorlar."

Suck My SoulWhere stories live. Discover now