NATSU
Merdivene oturmuş, öylece duruyordum. Kalbim sanki artık bana ait değilmiş gibi bir hızla çarpıyordu, bulunduğu o kafesten kurtulmak istiyordu.
Beni esir alan bu yoğun duygudan Gray'in "Nerde o sakura beyinli?!" sitemiyle sıyrıldım. Dışarıda beni arıyordu.
Hep böyle şeyler duymaya alışık olduğum için kulaklarımın iyi duymasına lanet ederdim ama ilk defa bugün bir işe yaramışlardı.
Gray'in beni aramak için içeri girmesini istemedim, burda olduğumun ortaya çıkması hiç iyi olmazdı, ben de kimseye görünmeden dışarı çıkıp önünde dikildim.
"Ne bağırıp duruyorsun? Geldim işte."
"Bütün gün seni mi bekleyeceğiz, hadi."
"Tamam, dedim!"
Sonunda onunla görüşecektim. O canavarla.
Aklıma onunla ilk karşılaştığımda, onun bana yönelttiği o soru gelmişti.
"Natsu Dragneel, Vampir Kral olmayı gerçekten çok mu istiyorsun? Peki ne için?"
Haklıydı, ne için? Bu sorunun cevabını az çok verebilmeyi ümit ediyordum.
Çünkü Urek Mazino, hoşuna gitmeyen şeyleri ışık hızıyla ortadan kaldırabilen bir adamdı. Onu karşıma almak hayatım boyunca yapacağım en büyük hata olurdu.
Sonunda kapısının önüne geldiğimizde derin bir nefes alıp kendime güvenmeye çalıştım. Bu çok zordu. Daha içeri girmeden tüm o gücün baskısını üzerimde hissediyordum.
"Gel." sesi duyup içeri girdiğimde beni görünce gülümsedi.
"Hoşgeldin, bebeğim."
Ve evet, kendisinin cinsiyet ayrımı yapmadan herkese 'bebeğim' diyerek hitap etme gibi kötü bir huyu vardı.
"Davetine ne kadar sevindim bilemezsin." beni süzdükten sonra arkasını döndü ve ukalaca gülümsedi.
"Seni son gördüğümden bu yana fazlasıyla değiştine eminim, Dragneel."
YOU ARE READING
Suck My Soul
VampireKaranlık bir dünyaya hüküm süren Natsu Dragneel, en iyiler için düzenlenen bir baloda Lucy Heartfilia ile tanışır. Bu kızda onu çeken şey, yoğun derecede burnunu aşındıran kan kokusudur, öyle bir koku ki onu her an yanında isteyecek kadar. Lucy, bab...