31.Bölüm (Laf Ebesi)

914 164 129
                                    

NATSU

Lucy anıları gözlemlemeyi bitirdiğinde yanımdan geçerken bana bakıp "Gerçekten mi Natsu?" diye sormuştu. "Gerçekten ama gerçekten mi?"

Sonra da önden yürümeye başlamıştı, peşinden giderken bir çocuk gibi "Ne gördün? Ne gördün?" diye sorup duran Urek'i görmezden gelmeye çalışarak.

Ne gördüğünü özet geçeyim sevgili öğretmenim; Kan, kızlar, uygunsuz ve artı on sekiz bir takım davranışlar, içki, tekrar kızlar, bir çok kız, kan gölü, dumanlı hava sahası, belki biraz uyuşturucu ve kesinlikle daha çok kız...

Burası kesinlikle yanınızda eşinizle gelebileceğiniz türden bir mekan değildi, özellikle eşiniz anıları gözden geçirebiliyorsa ve siz daha önceden bir çok halt yediyseniz ki ben o haltları yediği halde eşini bilmeden de olsa buraya getirmiş cesur yürek oluyorum bu durumda.

Bu işin içinden en az hasarla ayrılma hayaliyle Lucy'nin peşine takılıp aramıza olabildiğince mesafe koyarak yürümeye başladım. Yediğim hurmalar beni böyle tırmalamaya devam ederse geriye kemiklerimden başka bir şey kalmayacaktı çünkü.

Yanımdan yürümeye başlayan Rufus'u fark ettiğimde "Dur tahmin edeyim." dedim. "Bizi bedene götüreceksin çünkü eşimden ölesiye korkuyorsun."

"Güzel tahmin." Göz devirip "Başka çarem olmadığı gibi bir önemi de yok." demişti. "O beden sırf sen söyledin diye orda duruyor kaç yıldır."

"Ben mi söyledim?" Saçlarımı dağıtırken "Peki ben niye hatırlamıyorum?" diye sormamdan sonra aldığım "Kafan güzel olduğu için olabilir mi?" cevabı gayet mantıklı geldiği için susmuştum.

Ciddi ciddi abimin sevgilisinin bedenini bir geneleve emanet etmiştim hani bir duyacak olsa kan çıkar. Açıklayamam da çünkü kendim de hatırlamıyorum, bu bilgi doğrudan cinayet sebebi.

Bir süre sonra Rufus önden gidip alt kattaki bir kapıyı parmak izini okutup büyü transferi yaparak açmıştı. Bizde peşinden gittiğimizde aradığımız şeyin orda olduğunu görünce derin bir iç çektik. Bu işi bu kadar koşay halledeceğimizi düşünmemiştim ki Urek ve Lucy olmasaydı da halledemezdik muhtemelen.

Geçmişimdeki hayaletler yüzünden geleceğe doğru bir türlü yükselişe geçemiyordum. Hep bir ileri bir geri mekik dokuyup duruyordum resmen.

Lucy bedenin bulunduğu koruma alanına dokunup "Şimdi ne yapacağız?" diye sormuştu Urek'e.

Ciddi bir sesle "Şimdi mi? Uzmanlar bu tarz şeylerin hemen kullanılmaması gerektiğini söylüyor." dedikten sonra "Mutlaka bir gün buzdolabında bekletmek şartmış."cümlesini kurup dalga geçtiğini anlamamızı sağlamıştı.

Lucy ile birlikte biz bu duruma göz devirirken o omuz silkip "Yeni nesil de hiç şakadan anlamıyor." demişti homurdanarak.

Lucy bedeni burdan taşımanın zor olacağını düşünerek ruhları burda ayırmamız gerektiğini söylediğinde kabul etmiştim çünkü ne kadar erken o kadar iyiydi.

Az önce yine bir abimden bahsedecek olmuştum da adını duyar duymaz radarları açıp ismini sayıklamaya başlamıştı. Bu durumu Rufus'a açıklayana kadar canım çıkmıştı. Adam abimle eşimin gizli bir ilişkisi olduğunu sanmıştı ki bir ara ben bile öyle sanmıştım kendi yediğim halt ortaya çıkmadan önce.

Urek biraz düşünüp "Bence abini çağırmalısın." dediğinde şaka yaptığını sanarak "Neden? Lucy boynuna atlasın diye mi?" diyip iç çekmiştim huysuzca. Ve koluma Lucy'den bir yumruk yemiştim.

Lucy'e dönüp "Ve tabii ki Khun'u da." dedikten sonra "Ya da sen uğraşma, Khun bebeğimi ben  çağırırım."  başlıklı kararı almıştı birden.

Suck My SoulWhere stories live. Discover now