6.Bölüm (Kahvaltı Tercihleri)

2K 244 112
                                    

LUCY

Sabah uyandığımda kendimden daha da emindim. Dün gece bol bol düşünmeye vaktim olmuştu.

Tüm o Tanrıça olarak geçirdiğim eziyet dolu günleri ve karşılığında aldığım infaz emrini... Gerçekten çok acımasızcaydı ve buna göz yumacak değildim.

Bir de saçma bir şekilde Bayan Dragneel, hitabını duymanın o kadar kötü olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Sonuçta annemin ölümünden sonra bir Heartfilia olmaktan nefret etmiştim ve Dragneel soyadı benim için çokta bir şeyi değiştirmiyordu.

Ve evet bunların hepsini bir gecede düşünüp kararlaştırmıştım.

Natsu'nun ailesindeki kızlarla beni düğüne hazırlama çabasına girdiklerinde tanışmıştım. Beklediğimin aksine çok tatlı insanlardı ve hepsini çok sevmiştim.

Ailenin erkeklerini ise aslı nişan olan ama evlilik niyetine de geçen şu bahtsız törende tanımıştım. Hepsi fazlasıyla sıcak kanlıydı, bu yüzden onlara ısınmam çok uzun sürmemişti.

Üstümü değiştirip, aşağı indiğimde bir kaç çalışanın tek kişilik kahvaltı hazırladığını gördüm.

Kadınlardan biri beni görünce gülümseyerek "Kahvaltınız hazır, efendim." dediğinde şaşırıp "Sadece bana mı? Başka kimse kahvaltı etmeyecek mi?" diye sordum ama sessizlikten başka cevap alamadım.

Sonra onların vampir oldukları aklıma geldi ve "Ah, tabii ki kahvaltı etmeyecekler. Ekmeğe kan sürüp yiyecek halleri yok ya." diye söylenerek masaya oturdum.

Benim bunu söylememle arkamdan kahkaha sesinin gelmesi bir olmuştu. Kim olduğunu anlamam için arkama bakmama gerek yoktu, gülüşüne oldukça aşinaydım çünkü.

Natsu gülerek içeri girince çalışanların telaşla mutfağı boşalttığını fark etmiştim, ben bunun bir çeşit kural olup olmadığını düşünürken müstakbel eşim yanıma doğru geliyordu.

Boynumda onun nefesini hissettiğimde tabağımdan ağzıma küçük bir domates atarak onu görmezden gelmeye çalıştım ama işe yaramadı.

Kulağıma "Günaydın." diye fısıldayan sesi fazlasıyla çekiciydi, neredeyse domates boğazımda kalıyordu.

"Günaydın." diye sade bir sesle cevap verdikten sonra aptal gibi "Sen kahvaltı etmeyecek misin?" diye sormuştum.

Suratına küçük bir sırıtma yerleştirerek omzuma bir öpücük kondurup "Edeceğim ama seni bekliyorum." dedikten sonra boynuma da bir öpücük kondurmuş ve "Benim kahvaltım sensin." demişti.

Titreyerek kafamı ona doğru çevirdiğimde tek kaşını kaldırıp ne yapacağımı bekleyen bir ifadeyle bir nefes kadar mesafeden bana bakıyordu.

Onu bu kadar yakından görünce şaşkınlıkla açılan gözlerim anın büyüsüyle dudaklarına gidip gelmişti, aklımdaki garip düşünceden kızarınca bir şey söyleyemeden kafamı önüme çevirip tekrar çatalı domatese saplamıştım.

Sadece gülüp bir şey demeden uzaklaştığını düşündüğüm Natsu son anda "Bol bol domates ye, kan yapar." dediğinde onun o sakura saçlarını yolmak istemiştim.

Gereksiz bir çocuk inadıyla tabağımda bir tek domatesleri geride bırakacak şekilde kahvaltı ettikten sonra etrafta kimseyi göremeyince odama çıkmaya yeltenmiştim ta ki Natsu benim bileğimi nazikçe yakalayana kadar.

Beni çalışma odasına soktuğunu görünce etrafı incelemekten kendimi alıkoyamamıştım.

"Beğendin mi? Kendim dekore ettim." dediğinde ona içten bir gülümseme yollayarak "Evet, gerçekten harika bir zevkin varmış." cevabını vermem onu bile şaşırtmıştı.

Suck My SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin