19.Bölüm (Kral'ın Yazgısı)

1.4K 193 348
                                    

LUCY

Natsu'nun sesini duymak içimi fazlasıyla rahatlatmıştı ama bir türlü sesin nerden geldiğini çözememiştim ki odadaki ayna alev almaya başladı.

Cidden mi? Ayna mı? Mükemmel giriş diye buna derler.

"Natsu!"

Heyecanla bağırdığımda, Mard boynumu sıkarak beni oturduğum yerden kaldırdı ve kendine siper etti.

"Bakıyorum da fazla öfkeliyiz."

Gerçekten öfkeliydi, bu halini daha önce hiç görmemiştim ama görmemeyi tercih ederdim. Yüzündeki damarlar her an patlayabilirmiş gibi görünüyordu ve alevler etrafı mahvetmişti.

Gözlerinde kararlı bir bakış vardı, o bakış bana fazlasıyla güven vermişti. Sakin bir şekilde gözlerimi kapadım, Natsu'nun alevlerine beni yakmayacaklarını bilecek kadar güveniyordum.

Öyle de oldu zaten. Ben onunla olduğum için Natsu'nun saldırmayacağını düşünerek gardını indirmiş olan Mard, öfkeli alevlerin tadına bakınca korkuyla beni bırakmak zorunda kalmıştı.

Bense sadece hafif bir sıcaklık hissetmiştim o kadar, beni yakmamıştı ve alevlerini bu denli kontrol edebiliyor olması inanılmazdı.

"Natsu!"

"Urek! İlgilen onunla!"

"Hay! Hay!"

Ona ulaşmak için tekrar "Natsu!" diye bağırmamla birinin beni belimden yakalaması bir olmuştu. "Ah! Sen Lucy olmalısın, tanıştığımıza memnun oldum, ben..."

Kendimi ondan kurtarıp "Sapık!" diye bağırdığımda alınmış görünüyordu.

Bıkkın bir halde "Sen ve şu çok bilmiş eşin bana hakaret etmekten vazgeçmiyorsunuz, oysa burda hayatınızı kurtarıp duruyorum." derken havaya kaldırdığı şeyler bileğimdeki mühürlü kelepçelerdi.

Onlardan beni kurtarmıştı gerçekten. Kocaman gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedim.

Kızardı ve elini ensesine attı. "Vay canına, gülünce çok güzel görünüyorsun."

"İltifat için sağol ama neredeyiz biz? Burası aynanın içi mi yoksa?!"

"Tek tek sindirmeye çalış, bebeğim yoksa beynin yanar, bu arada ben Urek Mazino. Eminin Natsu hakkımda sana çok şey söylemiştir."

Onu kırmak istemiyordum ama suratımdaki pokerface ifadesine de engel olamadım. "Şey..."

"Söylemedi mi?"

Kafamı hayır anlamında iki yana salladığımda suratında büyük bir hayal kırıklığı yayılmıştı ve bu biraz üzücüydü. "Bir kere bile mi?"

"Üzgünüm."

"O nankör velet yok mu?! Onu bir elime geçirirsem..."

Khun'un "Urek! Sanırım saldırı altındayız!"diye bağırmasıyla etrafımızın sarılması bir olmuştu.

Bende savaşıp Natsu'ya destek olmak istiyordum ama bu aynadan nasıl çıkacağıma dair hiçbir fikrim yoktu.

Rahat bir şekilde iç çekip "Bu eziklerle savaşacaksam gücümün %5'i de yeterli olacaktır." diyen Urek'e göz devirip "Gösteriş yapıyorsun." dedim.

"Hayır, yapmıyorum."

O benimle atışırken çoktan karşı taraf saldırmıştı bile, ben koruma mührüyle kendimi ve Khun'u korurken o büyük güç bu adama çizik bile atmamıştı.

Suck My SoulWhere stories live. Discover now