Bahar bu hikayeyi keman aşığı olan babasından çocukken defalarca dinlemişti.Babasının hayranı olduğu kemanı bir türlü çalamaması, kızının çalabilmesi için büyük çaba sarf etmesi de anlaşılamayan bir ironiydi.Onunki bir nevi tutkuyla harmanlanmış gözlemsel bir dinleyicilikti. Hepsi bu.

Bahar'a göre ilişkiler de tıpkı kalabalıklar karşısında verilen konserler gibiydi. Başlangıçta her şey muhteşem başlardı sevgide eksiklik ya da herhangi bir kusur olmazdı.Zamanla maskeler düşer kişilikler hortlayıverir; Paganini'nin kemanının telleri gibi kopmaya başlardı bağlar.

Bağlar kopmaya başladıkça, insan en yakınının göz bebeklerinde o saf sevgiyi göremez olurdu zira eksikler ortaya çıkmış, ahengi ise bozulmuştu bir kere.

Sağlık evinin doktor odasında durmuş çiseleyen karı izlerken, konseri sürdürmek için tek bir telinin kalıp kalmadığını düşünüyordu. Babasının konserinde çalacağı tek bir teli...

"Günaydın, dışarısı buz gibi.Düşüp bir yerimi kırmadığım için şanslı günümdeyim."

Hafifçe iç geçirerek odaya giren doktora gülümsedi.

"Günaydın Bayan Hector."

Giselle sırasıyla eldivenlerini, atkısını ve şişme montunu çıkararak kapının arkasındaki tel askılığa astı.

"Tanrım, bu kasabada yıllardır yaşarım böyle bir soğuğa hiç şahit olmadım."

Beyaz önlüğünü giyerken bakışları Bahar'ın cılız görüntüsünde takılı kaldı.Genç kızın göz altları her zamankinden daha mor görünüyordu. Ev ziyaretine gittiği hasta yakınlarından biri gönüllü olarak her sabah sağlık evinin sobasını yakmaya gelirdi. Artık yaşlandığının bilincinde hareket eden Giselle sağlık evinin üçüncü anahtarını ona vermişti. Adam sobayı yakmamış olamazdı öyle değil mi? Zira sağlık evi dışarıya nazaran daha sıcaktı; fakat buna rağmen Bahar'ın teni kağıt gibi bembeyazdı.

"Sen iyi misin? Yorgun görünüyorsun."

Dalgın bakışlarını görmüş geçirmiş gözlerde sabitledi. Dün geceyi kapalı bir labirentin içinde geçirmiş gibiydi.İş çıkışı Brendan'ı gördükten sonrası puslu hatıralar şeridi gibiydi. Kulübesine gelmiş şöminedeki odunları tutuşturmuş-odunları sağlık evinin sobasını yakan adamdan temin etmeye başlamıştı.- dondurulmuş konservelerden kendine bir şeyler uydurmuş bir kahve yapıp kupasını alarak şömine yanına yerleştirdiği geniş mindere oturmuştu. İnternetinin çektiği kadarıyla haber sitelerinde dolaşıp durmuştu.Dikkatinin dağılmış olduğunu hissetse de, cinayet için daha fazla fikir üretmek zorundaydı.

Nihayet uykuya dalarken zihni karmakarışık düşüncelerle, bulanık kan görüntüleriyle ve öfkeli, ela gözlerle dolmuştu.

"Ben iyiyim.Yani sanırım."

Giselle sandalyesine oturup kalın dosyalarından birini açtı "Dün ben çıktıktan sonra çok gelen oldu mu?"

"Fazla değil, ben hallettim."

Doktorun havaya kalkan tek kaşı sözcüklerden daha etkiliydi.

"Pekala geriye yalnızca azılı bir katile karşı her an tetikte olmak kalıyor." dediğinde boynunun ve yanaklarının iyice ısınmaya başladığını hissetti ve içinden gelen kapıyı açıp koşarak kaçma dürtüsünü bastırmaya çalıştı.

"Şu ölen kadın," diye devam etti Giselle "Neydi adı?"

Parmağını dalgın bir ifadeyle saçına doladı, tırnağıyla oynamaya başladı.

PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕Where stories live. Discover now