♕53.bölüm♕

5.9K 433 106
                                    

Kapının ardındaki yüzü o kadar beyazdı ki Brendan bir an için benzersiz bir hayaletin karşısında olduğunu sandı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kapının ardındaki yüzü o kadar beyazdı ki Brendan bir an için benzersiz bir hayaletin karşısında olduğunu sandı.İri yeşil gözler içeri geçmeleri için kenara çekilirken o biçimli kırmızı dudaklarda hayal kırıklığının izleri vardı.

"Larissa? Brendan? Sen...İyisin."

Geriye doğru bir adım atarken narin bedeninin titrediğini fark etti. İşine konsantre olmaya çalıştı "İyi olmamak için herhangi bir sebep olduğunu sanmıyorum.Şimdi izninizle içeri girebilir miyiz?" Sesi öylesine soğuktu ki ağzından çıkan kelimeler buz parçalarını andırıyordu.

Bahar son derece gergin bir tavırla gözlerini kırpıştırdı.Dudaklarının kanı çekilmişti.Kapının eşiğinde durmuş, solgun teninin kuşattığı yeşil gözleri kanlanmış, elleri ise nereye konacağını bilemiyordu "Şey, elbette buyurun." diye gevelediğinde kar soğuğunu taşıyan bakışlar kulübeyi doldurdu. Üzerindeki kareli battaniye mevsimin soğuğunu gözler önüne sererken çocuksu mavi pijamasının içinde bile son derece dişi ve seksi görünüyordu. Kahretsin!

İçeri geçerken genç adamın eli istemsizce koluna değdi. Basit bir dokunuşla hızlanan nabzı ona dokunma dürtüsüne  ihanet ediyordu.Çok yakınındaydı kirli sakalının detaylarını görebiliyordu, gitgide koyulaşan ela gözlerle dimdik ona bakıyordu. Göz bebeklerinde kendi yansımasını görebiliyordu.Bir adama yakın olmanın bu kadar heyecan vermesi aptallık değilse aptallığın geçerli tanımını gerçekten bilmiyordu.

Calvin iri yarı cüssesiyle peşinden gelirken, Brendan banyodan yükselen sıcak hava dalgasını gördü.Kışın kokusu hala havadaydı. Dünkü yağıştan sonra ıslak toprağın, yakınlardaki bir şöminede yanan ateşin küllü kokusu...

Anlaşılan kadın, geldikten sonra duşa girmiş; ve soğuk havada yoğunlaşan buharın iliklerine işlemesine izin vermişti. Onu yeniden çıplak göremediği için bir yandan hayıflanıyor; öte yandan ise onu yalnızca kendisinin gördüğünü düşünerek içten içe seviniyordu. Tıpkı kendisine yazılmış bir mektup gibiydi ve onu yalnızca kendisi okumuştu.

Bahar polis memurlarını oturma odası olarak kullandığı geniş antreye geçirdi ve oturmaları için işaret etti.Adamlar ikili koltuğa oturdukları için kendisine karşı köşedeki sandalye kalmıştı. Calvin'in şüpheci derin bakışları, daha iyi bir yere dönüştürmek için çabaladığı kulübeden Bahar'ın kendisine kadar her şeyi tarıyordu.

Calvin Harper, Brendan'dan bir baş kadar daha uzundu. Adımlarını iri iri atıyordu ve bu haliyle yetişkin bir ayıyı andırıyordu.İri kafasındaki sık saçları her daim kısaydı ve elmacık kemikleri ön planda değildi. Göz çukurları kahverengi gözlerinin himayesinde ürkütücü biçimde sertti. Kaba cüssesi ve kastan uzak göbeğiyle Calvin yakışıklılık teriminden epey uzaktı.

Bahar bakışlarını iri adamdan kaçırarak, şöminedeki odunların çıtırtısını dinledi.Dışarıda, sert bir rüzgar şehre doğru esip pencere pervazlarını takırdatarak binalara çarparken kar da daireler çizerek yağmaya devam ediyordu.Sessizlik ürkütücüydü.İçinde bulundukları zaman dilimi oldukça rahatsız ediciydi; yaşayamayacak kadar uzun.

PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕Where stories live. Discover now