♕25.bölüm♕

25.9K 1.5K 448
                                    

Rosalie , elindeki takvime göz atarak "Evden ayrılışımızın üzerinden dört ay geçtiğine inanabiliyor musun?" diye sordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rosalie , elindeki takvime göz atarak "Evden ayrılışımızın üzerinden dört ay geçtiğine inanabiliyor musun?" diye sordu.Ağustosun son günleri olmasına rağmen sıcaklar şiddetini arttırmış , dallarda güller kavrulmuş, meyveler ise çoktan kurumuştu.

"Zaman , umduğumuzdan da hızlı ilerliyor"dedim. Antibiyotik şişelerini raflara yerleştirmeye çalışırken."Geride bıraktığımız hayat,"dedim duraklayarak "geçmişte kalan bir rüya gibi." Rosalie sözlerimi onaylayarak "Kötü bir rüya."diye mırıldandı.

Betty Halayı , babamı , Caroline ve Paul'u özlediğim doğruydu onlara birkaç satır yazma zahmetinde bulunmadığım için kendime sitem ettim.Buğulanan bakışlarımı peri kızını andıran kuzenime çevirerek "Aileni özlüyor musun?"diye sorduğumda bakışlarını kaçırdı"Özlediğim zamanlar oluyor" Nelson'dan arta kalan zamanlarda özlüyor olmalı diye düşünerek bir iç çektim.

O an , Rex'i ve yabancısı olduğum duyguları düşündüm. Qargha Gölündeki o geceden sonra onu kısa bir süreliğine de olsa bir kez daha  görebilmiştim"Ufak sırrımızın anahtarı."diyerek elime paslı bir anahtarı tutuşturduğunda kalbimin anahtarının onda olduğunu hissederek gülümsemiştim.Onu hatırlamak , unutma eylemini ortadan kaldıran keskin bir hançer gibiydi ; kanatsa da acıtmayan.Kendimi elimdeki işe vererek duygularımı bastırmaya çalıştım. 

Ayaklanmanın yoğun olduğu eyaletlerden her gün daha fazla yaralı gelir olmuştu.Civardaki hastanelerde donanım eksikliği mevcuttu ve yaralılar çalıştığımız hastaneye nakil ediliyordu.Bay Burkley ve Doktor Casey'i artık daha sık görüyordum.İçinde bulunduğumuz yoğun ortam , hastaları muayene edip ilaçlarını zamanında almasını sağladığımız o sakin ortama hiç mi hiç benzemiyordu.Bay Burkley'in 'Bu herhangi bir hastahanede staj yapmaya benzemez.'derken ne demek istediğini artık daha iyi anlıyordum.

Karşılaştığımız manzara gün geçtikçe değişiyordu : Kurşun yaraları , kesik kollar, dışarıya çıkmış bağırsaklar...Ve en kötüsü de biz buna alışıyorduk.Duyduğum sesle irkilerek şişelerden birini devirdim.

"Firuze!" diye bağırdı hemşirelerden biri koridorun ortasından. Rosalie'yi ilaç dolu şişelerle baş başa bırakarak koridora doğru koştum.Başhemşire Firuze, terden sırılsıklam olmuş bir halde sıska Ahraz'ın koluna yaslanmış ; hayatın omuzlarına yüklediği yükleri paylaşmış olmanın verdiği bir huzurla göz kapaklarını kapatmıştı.

"Aman Tanrım, ona ne oldu?" diye sordum engel olamadığım bir panik bedenimi ele geçirmişti.

"Yaralı mücahitlerle ilgileniyorduk birden fenalaştı."diye yanıtladı Ahraz.

"Enfeksiyon,"diye mırıldandım kendi kendime.Düşünmek istemediğim görüntüler canımı sıkıyordu boş odalardan birini işaret ederek "Vakit kaybetmeden tedaviye başlamalıyız" dedim.Ellerim titriyordu genç kadının alnına usulca dokunduğumda ateşinin bir hayli yüksek olduğunu fark ettim.

PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin