"Seni bu kadar etkileyen şey nedir?"
Ela gözlerinden sabırsızlık okunuyordu.
"Ben... Özür dilerim,"
Onun için zayıflık belirtisi olan bu iki kelime genç adamın dikkatini çekti.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet, elbette."
Ay ışığının olmadığı gecede çöken amber rengi aydınlık, portrenin o gizemli dünyasını adeta iki boyutlu bir zaman dilimine ayırmıştı. Bahar Brendan'ın, yakışıklılığını kimden aldığını görebiliyordu. Genç adam babasının kopyasıydı. Genç kız Anthony'nin bu benzerlik karşısında ne düşündüğünü merak etti, hayal kırıklığına uğramıştı Rex'le hiç tanışmamış olabilirdi ; fakat bir yanı yakın bir dostunu kaybetmiş gibi hissetmesini sağlıyordu.
Brendan, durgun yüzünü avuçlarının arasına almak, koruma içgüdüsü safsatalarını kulağına fısıldamak istiyordu ama hiçbir şey yapmadı.
Terlemiş avuç içlerini mavi kot pantolonuna silerek "Üzgünüm..." diye mırıldandı Bahar.
Brendan'ın bedeni gerginlikle kasılırken başını eğdi. Duygular yavaş yavaş etkisini azaltırken birdenbire anne ve babasının cenazesinden sonra üzerinden çıkarmadığı kanlı giysileri toparlayıp yaktığını hatırladı. İçinde, hayal kırıklığı ve öfke yaklaşmakta olan fırtına gibi kabarıyordu.
"Gel benimle,"
Bakışları hüzne gebe kaybolmuşlukla kaplıydı. Bahar uzun koridor boyunca ilerlerken kısa bir an içinde birbiriyle çelişkili bir dizi düşünce kafasının içinde vızıldayarak dönmeye başladı.
Birlikte Pasifik Okyanusu'nun ve tüm ihtişamıyla salınan büyük bir geminin resmedildiği tablonun önünde durdular. Genç kız biraz dikkatle bakınca rüzgarda salınan başka yelkenliler olduğunu da fark etti. Tablonun yanında El Canino Real'in eski bir görüntüsü büyük bir ustalıkla resmedilmişti.En uçta ise Redwood City'nin 1850 yılında resmedilmiş siyah beyaz bir portresi bulunuyordu.
Bakışları her ne kadar başka yöne çevrilmiş olsa da genç adam Redwood City'i beyninde bu dünyanın gerçekliğine tutunabileceği bir zerre olarak görüyordu. Duruşunu dikleştirerek her zamanki etkileyici bakışlarıyla Bahar'a baktığında, bu bakışlar altında bin parçaya bölünen porselen misali dağıldığını hissetti.Kalın dudaklar aralandığında ise dikkat kesildi.
"Yalnız merak, her adımı kanatlandırır."
Alıntının sis bulutu misali üzerine çöktüğünü hissetti, "Wolfgang Van Goethe" derken sesi biraz daha gergin yanakları tozpembeydi.
Brendan biraz şaşırmış bir şekilde baktı. Dudaklarında acı bir gülümseme vardı.
"Neden burada değil de Portola Valley'de yaşadığımı merak ediyorsun değil mi?" Şaşkınlık, hüzün ve içindeki dengeyi kurmayı engelleyen pişmanlık dalgası aynı anda etkisini gösterdi.
YOU ARE READING
PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕
Teen Fiction" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışacak bir ebe aranıyor. Kaliforniya'nın eşsiz manzarası karşısında büyülenerek minicik bedenlerin doğuşuna yeniden şahit olmak ; anne ve bebek a...