♕26.bölüm♕

25.4K 1.3K 336
                                    

Kan kokusuna karışan ürkütücü fısıltılar ruhumda hayat bulurken bütün saf vicdanlar gözlerimin önünde yok oluyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kan kokusuna karışan ürkütücü fısıltılar ruhumda hayat bulurken bütün saf vicdanlar gözlerimin önünde yok oluyordu.Kan kırmızısı yuvarlak bir külçe gözlerimi kamaştırdığında çiğ bir aydınlığın ortasında kalmış çıplak ayaklarım tembelliğe isyan edercesine kıpırdadı.

Çelimsiz gövdem karahindiba çiçeklerine bürünerek doğruldu.Bu çiçek ve kan kokusu bana ait.Bu kokuyu istiyor muyum? Evet, istiyorum.Gözlerimi kısarak çevremi saran kurt sürüsünü izledim.

Düşman,dönüşü olmayan bir kararlılıkla atını dört nala üzerime doğru sürüyordu.Savaş neden ve ne zaman başladı bunları sorgulama yetim beni terk edeli çok olmuştu.Derin bir nefes alarak oksijenin ciğerlerime dolmasını bekledim.

Gözlerimi Doğu'ya dikerek yeleleri salınan atımı kuru topraklar üzerinde şaha kaldırdım.Yerdeki toz genzimi yaktığında rüzgar önünde savrulan bir yaprak gibi geçiyordu zaman.

"Savaş başladı,"diye fısıldadığımda kulaklarım söylediklerimi inkar ediyordu.Bu savaşı yaşamak, içimdeki vicdan kırıntılarını kurtarmak zorundaydım.

Karşımdaki atlı,arkasındaki askerlerine işaret verdiğinde öfkelerle bezeli kalın mızrakları kana susayan leş akbabalar misali bulunduğum istikamete hücum etti.Mızraklardan biri sağ omzuma isabet ettiğinde acıyla inledim ; buraya kadar gelmişken geri dönemezdim.Zamanı gelmişti , saf vicdanlar gözlerimin önüne serildiğinde dizginlere asıldım.

Düşmanımın nefesini göğsümde hissettiğimde yüzünde siyah bir peçe olduğunu gördüm.Peçeyi kum fırtınasından korunmak için taktığını düşünerek çatlayan dudaklarımı ıslattım.Bakışlarımı göğsündeki koyu ter lekelerine çevirdiğimde hararetli bakışlarında hayatına yön veren o değerli sıvıya ihtiyacı olduğunu gördüm içinde bulunduğumuz ortam ihtiyaçlarımızın şiddetini arttırıyordu.İkimiz de muhtaçtık tek farkla : Ben suyun tadını damaklarımda hissederken o sadece kan istiyordu.

Düşmanım atıma iyice sokulduğunda nefesimi tutarak ilk adımı atmasını bekledim.Siyah peçesini sıyırdığında yüzünü gördüm en çok da gözlerini.Kan kırmızısı yuvarlak külçe omurgamdan aşağıya her bir zerreyi yakarak iniyordu.

Peçenin ardındaki yüze son bir defa daha baktım , karşımdaki yüz benim yüzümdü.

"Giselle , sana seslenip duruyorum beni duymuyor musun?"

Gözlerimi yavaşça açtım.Gördüğüm tuhaf rüya tüm dengemi alt üst etmiş bedenimi ve zihnimi pençelerinin ağırlığıyla ezmişti. Şakaklarımdan sızan ter köprücük kemiğimin üzerinde toplandığında bakışlarımı duvara yönelterek Bay Burkley'in verdiği saate baktım.Sabahın onuydu.Tanrım, tam on saattir uyuyordum.

Uyku sersemi "Günaydın,"diye mırıldandım bir yanım hala zihnimdeki görüntülerden kurtulmaya çalışıyordu.

Rosalie sadece uyanmakla kalmamış güzellik banyosunu da yapmıştı.Barakamızda banyo olmaması bir eksiklik olsa da hastanenin bizim için ayırmış olduğu dar banyo içinde bulunduğumuz zaman diliminde bize sunulan en büyük nimetti.

PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕Where stories live. Discover now