♕3.bölüm♕

En başından başla
                                    

Prosedürlerle fazla ilgilenmemişti o, yalnızca Los Angeles'tan bir an evvel uzaklaşmak istiyordu o an düşündüğü tek şey buydu. Daniel ile aynı havayı soluduğunu düşündükçe gerilme kat sayısı artıyordu. Charlie Grande'nin ofisinde doldurduğu form incelenmiş ve işe kabul edilmişti.Kasabanın sağlık evinde ebe olarak çalışacak ayrıca kaldığı yere ücret de ödemeyecekti.

Bu açıdan bakıldığında her şey makul görünse de içinde bir yerlerde bir kurt zihnini kemirip duruyordu.Annesi duysaydı bu yaptığını 'Sen aklını kaçırmışsın! Hastahanenin nesi vardı hemen geri dön.'diye başlayan uzunca bir nutuk çekerdi bu yüzden annesine haber vermek istememişti. Deneyip görecekti planı buydu.

Birkaç arkadaşına söylediğinde onu bu kararından vazgeçirmek için bir sürü dil dökmüşlerdi. Hayatına dahil ettiği insanlar ondan ayrılmak istemiyordu. Carla'nın bu yüzden ağladığını hatırladı.İnsanın sevgi çemberiyle kuşatılması elbette güzeldi ama Bahar, uzaklaşmanın kendisine iyi geleceğini düşünüyordu.Tek sorun , şuanda gördüğü manzaranın ilanla ve ona anlatılanlarla uzaktan yakından ilgisinin olmamasıydı.Burada yaşayabilecek miyim diye düşünmeye başlamıştı bile.Keşke yola çıkmadan evvel kabayı adresinin yanı sıra görsel olarak da araştırmış olsaydı.

Birden arabası sarsılarak durdu. Bahar , gaza bastı ama tekerlek durduğu yerde dönüyordu arabayı bir türlü hareket ettirmeyi başaramadı.

Kahretsin.Tekerlek çamura saplandı.

Ne işin var senin burada ? Sen ve kasaba yanlış yollara saptın ve cezasını çekiyorsun diyen iç sesinin haklılık payı yüksekti.

Arabanın farlarını yakarak birilerinin onu fark etmesi umuduyla bir süre bekledi.Bu dağ başında fark edilebilme şansı oldukça düşüktü. Kafayı yemek üzere olduğunu düşünerek son bir umutla arabadan çıkıp yakınlarda yardım isteyeceği bir yerler olup olmadığına bakacaktı.Kararından vazgeçmeden son derece çevik bir hareketle arabasından indi.Telefonun ışığıyla çamura saplanan tekerleği bir süre inceleyerek ardından birkaç adım attı.Yeni aldığı beyaz spor ayakkabılarının yolculuk için ne kadar yanlış bir tercih olduğunu yeni yeni idrak ediyordu.

"Kahretsin. Hiçbir şey yolunda gitmiyor.Çok aptalsın Bahar." son maaşıyla kendine ödül olarak aldığı ve eski halinden eser kalmayan çamurlu ayakkabılarına acıyarak baktı.

"Üzgünüm dostum bu tamamen benim hatam."

Çevresinde hiçbir yaşam belirtisi yoktu her yer son derece karanlıktı üstelik yağan yağmurda yeterince ıslanmıştı arabasına geri dönüp oturmaya karar verdi.Derin bir nefes alarak en azından sıcak ve kuru bir yer diye düşündü.

Arabasına dönmek için bir hamle yaptığında beyaz spor ayakkabıların sarmaladığı ayaklarından birinin kaymaya başladığını hissetti.Dengesini sağlamaya çalıştı.

Olamaz!

Bu kadar derin düşünceler içinde olmasaydı bu çamur onu gafil avlamazdı. Birden karanlığın içinde beliren bir kol onu bileğinden tuttu. İçgüdüsel bir hareketle bu kola sarıldı.

Karanlık birden dağılıverdi. Başını kaldırıp baktığında karşısında , başında balıkçıların taktığı cinsten ufak bir tepe lambası olan genç adamı gördü.Dengesini hala sağlayamamıştı.Diğer kolu da adamın önü açık olan ceketinden içeriye dalarak gömleğinin kumaşını sıkı sıkıya kavradı.Sarıldığı bu kol ağırlığını taşıyabilmek adına daha da sertleşmişti. Adam , şimdi diğer koluyla da belini kavrıyordu.

Birkaç saniyeliğine bile olsa kim olduğunu bilmediği bu sıcak gövdede şaşırtıcı şekilde huzur bulmuştu.Ayağının yere sağlam bastığını anladığı anda adam belinden tutmayı bıraktı fakat geri çekilmedi.

Nefes alış verişleri kontrolden çıkmışcasına hızlanmıştı.Adamın kömür karası gömleğinin üzerindeki yeni tıraşlanmış çenesinin cezbedici kenarına kaçamak bir bakış attı, is kokusu burun deliklerine dolarken bir kez daha kollarında olduğuna inanmakta güçlük çekiyordu.

Tanrı aşkına, olmasını beklediği temkinli görünüşten epey uzaktı; saçı başı dağılmış ve iliklerine kadar ıslanmış haldeydi, uzun saçları ıslandığı için gecenin karanlığında koyu bir renge bürünmüştü. Sırılsıklam, hırpani ve çamurlu görünüyordu.

Başını kaldırarak bakışlarını yeniden adamın sıkı, ince bir çizgi halindeki dudaklarına çevirdi.Dudaklarının kenarındaki iri bir su damlası çenesine doğru bir yol tutturmuş gidiyordu.Aniden o su damlasını silme isteği duydu.Bu saçma düşünceyi derhal kafasından attı, zor durumda kalmasının bir ürünü olduğuna emindi, başka bir şey olamazdı.Ona minnettar olmalıydı.

Şayet adam tutmasaydı berbat bir günün gidişatına son derece uygun bir düşüş olacaktı.

" Bayan iyi misiniz ? "

Kalın dudaklarının kenarındaki bir kas seğiriyordu.Huzursuzluk belirtisi olmalı diye düşünmeden edemedi.

Konuşurken nefesi , yüzünü yalayıp geçti tuhaftı bundan herhangi bir rahatsızlık duymadı aksine bu samimi ve tok ses tonu karşısında , adamın koluna kenetlediği parmaklarını nihayet yavaşça çekti.

" Teşekkür ederim.İyiyim."

Birdenbire neden heyecanlandığını anlamıyordu. Bir ilişkiden yeni çıkmıştı ve kalbinin bu çapkınca sinyalleri hiç hoş değildi.Erkeklere güvenmemesi gerektiğini anlamış olması gerekiyordu.

Alnındaki tepe lambasından yansıyan ışık adamın yüzünde dalgalanan ufak tefek gölgeler meydana getiriyordu ve Bahar'ın gördüğü kadarıyla güçlü ve yetkin bir erkekti.Olgunluk ve cazibe bu adamın diğer adları olmalıydı.Sonra utanarak gözlerini adamdan kaçırdı.Bu düşündükleri doğru değildi.Onun şu anda hayata küsüp aşk acısı çekmesi gerekmiyor muydu ? Anlaşılan Daniel'e karşı duyduğu hisler alışkanlığın ötesine geçememişti ; fakat buna rağmen ona hep sadık kalmıştı neticede onu aldatan ona hayal kırıklığı yaşatan Daniel olmuştu.Zoruna giden de buydu zaten alıştığı biri tarafından aldatılmak.

Karşısındaki adam dudaklarının hoş kıvrımlarını sergilemekten kaçınmadan kendinden emin bir şekilde gülümsedi.

" Anlaşılan yolda kalmışsınız, kasabaya mı gidiyordunuz ? "

Boş bakışları muhatabını delip geçerken kekelemeden cevap verse hiç de fena olmazdı, boğazını temizledi.

"Evet ben... Kasaba yolundaydım sonra arabam çamura saplandı yardım bulmak için dışarıya çıkmıştım o sırada tam düşecekken siz geldiniz."

Bir çırpıda geceyi özetlediği adama baktı. Şüpheyle kısılan gözler çelik grisi jaguara bakıp kaşlarını kayıtsızca kaldırdı.Bir anlığına adamın güldüğünü sandı bakışları birden tekrar kendisine yönelince aniden yükselen tansiyonu taşikardinin sınırlarındaydı.Genç adam kendisine bir adım daha yaklaştı.Aynı anda damarlarında ürkütücü bir korku kanat çırptı.

"Bu hurda yığını buralarda işe yaramaz."

Hayretle adama baktı.Ne diyeceğini bilemiyordu.Jaguara baktı biraz çamurlanmış olabilirdi ama arabası asla hurda yığını değildi.Şaşkınlıkla açılan dudaklarından istem dışı bir soru döküldü; sesi havayı delen acı bir nota gibi çıkmıştı.

" Hurda yığını mı? "


Bölüm parçası ; Two Feet_Her life

Dikkat Turuncu 'ı es geçmeyin lütfen!

PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin