73. Bölüm: Kara Göründü!

34 5 87
                                    

   Parlaklık umutsuzluk kusuyordu. Göz temasından kaçınmak için başımı zıt yöne çevirecek, gözlerimi sımsıkı yumacaktım. Ancak ön kollarımda hissettiğim soğuk basınçla gözümü açmam bir oldu. Eller Toprak'ındı; cansız teni ve gitgide karanlığı yok kılan göz parıltısı beni kaçınılmaz olana taşıyordu: Geçmiş yaşamımdaki pişmanlıklarla dolu hüsrana...

   Sol kulağıma mistik bir çınlama hükmetmeye başladı. Oksijen yetersizdi ve çaresizce aldığım ilk soluk, ürpertiyi iliklerime dek taşımış, bilincimi koruduğum kalenin surlarını yıkmıştı. Odağım, algılarım... kaotik bir çıkmazın esiriydim. 

   Anılarım... siliniyor...

   "Ege! Kendine gel!" dedi Pınar. Bana doğru yaklaştığını algıladığım sırada diğer çift parlak göz sönmüştü. Serhat?

   Pınar'ın adım sesi durmuştu. İkiye bölünmüştüm.

   "Kendini hatırla." dedi Yağmur, sakinleştirici sesiyle, "O seni etkileyemedi, unuttun mu? Seni etkileyemeyen bir güce kendini teslim mi edeceksin?"

   Bir kâbustan uyanırcasına derin nefes çekip kollarımı anlık tepkiyle Toprak'tan ayırmayı başardım. Yağmur beni uzun süre sorgulatabilecek, satır aralarıyla dolu bir andan çıkarmıştı. Nihayetinde korku dürtülerimi lanete altın tepside sunmuştum. Saniyeler önceki benden eser yoktu. Bu kez yaşam enerjimi de korkularımla birlikte ona vermiştim. O artık daha güçlüydü. 

   "Ege... Pınar yok! Onu hissedemiyorum."

   Yüzümüz Toprak'a dönüktü. Tabanlarımı kuru zemine sürerek geri geri ilerliyor, topuğuma dokunabilecek herhangi bir etkide gard almayı planlıyordum. Gözlerinden çıkan beyaz ışığın parıldaması sonuç getirmemişti; Serhat ya da Pınar'dan bir belirti yoktu. Bu andan onlarca korkunç senaryo çıkarabilecekken tüm ihtimalleri yok sayacak cesareti kendimde bulmalıydım.

   "Lanet seni etkileyemez." dedi Toprak muzip bir gülüşle.

   "Amaaaa... güneş saçlı tanrıça için aynı şeyi söyleyemem!"

   Serhat şeytani ses tonuyla birlikte kendini deşifre etti. Toprak'ın üç karış arka çaprazından işittiğim vurgu, bu yaşıma dek hayat gezegenime köklenip büyüyen tüm umut ağaçlarımı yakacak kadar kırmızı gözleri açığa çıkardı. Toprak'ı esir alan beyaz gözler bile yok hükmündeydi. 

   Pınar... Serhat'ı esir alan şeytani etkinin pençesinde kalmıştı. Yüzünü seçemiyordum; yok oluş etkisiyle bu yaşamında ilk kez burun buruna kaldığından ne kadar korktuğunu öngöremezdim. Lanetin tezahür ettiği bedenin tek hamlesi her şeyimizi yok etmek üzerine kurulu kusursuz bir planın son adımıydı. Nitekim haklı çıkmıştım.

   "Nihai son, öğretmen." dedi Serhat kılığındaki lanet, "Güneş saçlı tanrıçanın ölümü kahkahaların sonu olacak. Sizin sonunuz... bir önceki serüvenini hatırladığın için pişman olmalısın. Korkularınızdan doğan lanetle başa çıkamamıştınız; tüm kozlarınızı bambaşka bedenlerde, bu gece için hazırladınız. Yüzleşmeye basamak basamak tırmandınız. Düşüşünüz bir o kadar şiddetli olacak."

   "Kahkahaların temsilcisi ölüyor, değil mi?" dedi Yağmur, "Ege, satır arasını yakaladın mı?"

   O an saç tellerimden beyin kıvrımlarıma altın sarısı tonunda bir şimşeğin çaktığını hissettim. Onlar Serhat ve Toprak kılığına bürünmemişti. Lanet onların şuurunu ele geçirmişti!

   Farkındalığımla birlikte Toprak, başını Serhat'a doğru çevirdi ve Pınar'ın yüzü belirginleşti. Korkmuyordu! Ondan çok güçlü bir his almıştım; Ege'nin henüz hatırladığı, ama öz varlığımın çok iyi bildiği bir etki... 

Korku Tutkunları | İlk MaceraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin