23. Bölüm: Yapbozun En Leziz Parçası

45 9 25
                                    

   "Me... me... me... me... me... meeee..."

   "Se... r... hat, yine meleme yahu!" diye çıkıştı Toprak. 

   Dişlerimi sıkıyordum. Bu bir kumpas olabilir mi? 

   Yağmur bir adım öne çıktı: "Bundan daha güzel bir karşılama olamazdı Melodi."

   Melodi bilinçli bir şekilde incelttiğine emin olduğum şirin ses tonuyla yanıtladı: "İşte benim yepyeni dostlarım!"

   Yağmur'daki rahatlığın kaynağı Serhat ile Melodi'nin anlaşarak bizleri kandırmaya çalışması ihtimalini kesin olarak görmesiydi. Bu, çok mantıklı bir argümandı. Fakat Serhat'ın az önce yaşananlara gösterdiği tepkide bir rol sezemiyordum. O... tıpkı Pınar'ın ürkünç konuşmasına karşı tutumunu sergiliyordu. 

  Serhat melemeye devam ediyordu.

   "Melodi Serhatçığım, Melodi... düşündüğümden de manyaksın sen."

  "Role kendini çok iyi kaptırdığı için, değil mi Melodi?" dedim.

   "Ne rolü?"

   Gözlerimi devirdim: "Başardın işte, ödümüz koptu. Gerçekleri konuşmamızda bir sakınca yok artık."

   "Bir saniye." dedi Melodi, "Tamam, siz korku tutkunlarına özel bir şaka yapmak istedim. Ama ne demek istediğinizi anlamadım. Serhat'la hiç görüşmedik ki."

   "Bu mümkün değil." dedi Pınar, "Serhat'ta psişik yetenekler olsaydı gözümden kaçmazdı. Sadece kafasında bir korku senaryosu oluşturdu, o kadar."

   "Ne oluşturmuş Serhat Bey?" diye kıkırdadı Melodi, "Anlatsanıza, meraktan çatlarım yoksa!"

   "Anlatmamızı gerektirecek bir şey yok ki." dedi Toprak, "Ne dediyse aynısı yaşandı. İstemsizce bize kumpas kuruyorsun sandık."

   "Hahahaha! Senelerdir böyle gülmemiştim. İnanılmaz bu çocuk ya!" dedi Melodi.

   "Bu ihtimalin gerçekleşmesi, Korkut amcaların da bizim kötülüğümüzü istediği anlamına gelir." diye söze girdi Pınar, "Bu yüzden içimiz hep rahat."

   "Onlar hayatımda güvenebileceğim yegâne insanlar." dedi Melodi, "Hadi, üst kata çıkalım."

   Melodi dış kapının hemen yanındaki merdiven basamaklarına yakın duruyordu. Eve girdiğimizde bu basamakların ve basamaklara yakın anahtarın farkına dahi varamadığımızdan rahatlıkla sobelenmiştik. 

   Ahşap basamakların gıcırtısı eşliğinde tek sıra olarak üst kata çıkıyorduk. Bu evin giriş katı böyleyse üst katlar ne hâlde acaba?

   Faka bastım! 

   Farkında olmadan bir boyut kapısından mı giriş yapmıştık? Zira bu kat lila duvarları, şirin krem kapıları ve bu iç açıcılığı perçinleyen mobilya takımları ile normal bir deneyim yaşatıyor olamazdı.

   Serhat'ın dili çözülmüştü: "Kanıtlandı işte, basbayağı bir kumpas bu! Böyle yaparak aklımızı kaçırmamızı istiyorsun, değil mi?"

   "Ne yapmışım ben?" diye üstüne ağır ağır yürüdü Melodi. Buz sarısı saçları bir çocuk gibi yanlardan örülüydü. Hafif bol ve rengarenk kazağı ise zemin katın zifirisini şimdilik unutturmuştu. 

   "İnsan evinin zemin katını bodrum katı mı yapar yahu?"

   "Ben yapbozun en bağımsız iki parçasından biriyim." dedi Melodi, "Hem Bitmezçember'e siyah duvarlarımla yeterince gönderme yaptığımı düşünüyorum."

   "Bence evin çatısına bir adet unicorn boynuzu da eklemelisin. İkinci parçadan naçizane bir öneri." diye vızıldadı Serhat.

   Serhat'la muhteşem bir uyum yakalamakla kalmayıp bizi gevşetmeyi başarmıştı. 

   "Siz oturun, ben geliyoruuuum!"

   Enerjisi mutfağa doğru zıplaya zıplaya ilerleyecek kadar yüksekti. İçeriden gelen kinayeli ses tonunun güdümlü bir şekilde Serhat'ın kulaklarını dövdüğüne yemin edebilirdim, ama kanıtlayamazdım.

   "Hiç centilmen değilsin Serhat! Gelmeyecek misin?"

   Melodi, Serhat'ın yanaklarını kıpkırmızı yapmayı başarabilecek tek yaşam formu olabilirdi. Kızlar ve Toprak da Melodi'nin tarafındayken gözlemciliğimi koruma dürtüsüne kapıldım. 

   "Geldim hayatım, geldim!" diyerek şamataya kendine yakışır bir şekilde katıldı Serhat.

   On dakika sonra...

   "Müdahale etmezsek saatlerce konuşabilirler." dedi Toprak.

   "Dur, ben bir bakayım şunlara." diye ayağa kalktı Yağmur. Tam mutfak kapısından girmek üzereyken önden Serhat, ardından Melodi ellerinde yaş pasta, kurabiye ve içeceklerle göründü.

   "Hepsi, ama hepsi Melodi'nin ellerinin mahareti!" dedi Serhat, "Oğlum, bu normal bir şey değil. Gerçekten değil. Aklımı kaçıracağım!"

   Serhat'ın yüzünde bir vadinin ebedi derinliğiyle dolduğu sezgisini alıyordum. Sanki o vadiyi hiç terk etmeyecek, hayatı boyunca bu duygularla kalabilecek kararlılığı yaşıyordu.

   Melodi Serhat'ın elindekileri önümüzdeki sehpalara bırakması için onu neşeyle dolu gözleriyle dikte etti. 

   "Acil, çok acil damla çikolatalı kurabiyelerden alın."

   Tek gözümü kısıp duygularımın Nirvana'sına tırmanırken, Mariana'ya doğru inmenin tarifsizliğine kapıldım. 

   N.. nasıl? Bu...

   Melodi'nin kurabiye canavarı Serhat'ı nasıl hayatında ilk kez kurabiye yermişçesine etkilediğini şimdi anlıyordum. Bu normal bir lezzet değildi. 

   Pınar, Yağmur ve Toprak bu tadı deneyimlerken, hepimizin tek bir düşünceye kapılarını açtığına emindim: Bulunduğumuz katın Melodi'nin cenneti, zifiri bodrum katından tırmandığımız basamakların ise kulağımızda "Stairway to Heaven"i çaldıran cennet basamakları olduğu düşüncesine...

   Bu düşünce, birbiri ardına deneyimlediğimiz ev yapımı frambuazlı yaş pasta ve taze sıkılmış karışık meyve sularıyla perçinlendi. Bitmezçember'e en yüksek frekansla girmemizi sağlayan joker harita, yepyeni dostumuz Melodi'ydi. 

   Melodi söze girdi:

   "Serhat'ın kafasında kurduğu ve tam on ikiden vurduğu senaryoyu sizinle paylaşırken neler hissettiğini sordum."

   "Zihnimin uçup gittiğini, o anı tüm detaylarıyla gördüğümü söyledim."

   "Durugörü." dedi Pınar. 

   "Devam et." dedi Melodi.

   Pınar hızlı, fakat derin bir nefes verdi: "Özellikle ilgi duyulan konularla ilgili bazı özel anlarda birtakım anomaliler gerçekleşir. Bir niyet, belki de bir olasılık... zihin onu tüm detaylarıyla kurgular. Bu, bir pastaneye gidip pastanın kalmaması şeklinde bir görü de olabilir, pastanede karşılaşılan biriyle olan sıra dışı diyalog da. Şaşırtıcı olan o kişiyi o noktada o senaryonun içinde görmektir. Bu bir durugörü olabilir."

   "Anlıyorum." dedi Melodi, "Peki Serhat'ın yaşadığı durum gerçekten de bir anomali mi?"

   Pınar duraksadı. Başını tahmin etmeyeceğim şekilde iki yana doğru salladı. Yağmur hareketlendi:

   "Melodi... yolculuk sırasında bazı anıları gün yüzüne çıkardık. Musallat sayılabilecek anıları... kasabaya yaklaştıkça bu etkiye maruz kalıyor olabilir miyiz diye kendimi sorguluyorum."

   Melodi yanıtladı: "Bir söz okumuştum, 'Hisler en güçlü rehberlerdir.' diye... sana yanıtım ancak bu şekilde olabilir. Ayrıca, hayata bakış açınızın değişeceğinden şüpheniz olmasın."

   "Ne açıdan?" dedim.

   Melodi'den muzip bir ifade beklerken, ciddi bir tebessümle doldu: "Doğaüstü açıdan."

Korku Tutkunları | İlk MaceraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin