54. Bölüm: Sıkı Tutunun!

54 6 265
                                    

   Odanın kaçınılmaz enerjisi Korkut amca ile aramda gerçekleşen tuhaf bir benzetmeye gebeydi. Öyle ki, kasabanın lanetinden etkilenmeksizin Beyefendi'nin misafiri olan, daha doğrusu onun kanatlarının altına sığınan Korkut amca ve Orbey dedenin evinde kendini kaybetmeyen ben, Orbey dedeye göre ilginç bir denge gösterisi sarf ediyorduk. Bu benzerlikte kasabaya açılan bir sır olmalıydı. Ama bunun bir benzerlikle ilişkili olmadığını, alt mesajdan kaynaklı bir yolun gerçeğe doğru açıldığını görüyordum. 

   Dostlarımı saran görünmez sis uzaklaşmış gibiydi; hepsi kendine gelmişti. Melodi'yi göremiyordum. Bu konuda içimden geçen tek tahmin, herkesin çözülmesiyle birlikte Melodi'yi görebilmekti. Öyle de oldu... döner merdiven tırabzanından kayarak yanımıza geldi.

   Delisin sen!  

   Orbey dede istifini bozmaksızın eski cep telefonunu çıkardı. Hoparlöre aldığını düşündüğüm bir dokunuşun ardından bağlantı sesini hepimize dinletti. Karşılık alamazken, Serhat bir çırpıda ağzındaki baklayı çıkardı:

   "Bizi kendi evinizde de misafir edebilirdiniz. Melodi? Ne var üst katta? Niye bu evin tanrı misafiri olamadık?"

   "Çünküüü... orasıııııı..." Melodi iyice Serhatlaşmıştı, "Beyefendi'nin eviymiş!"

   "Hayır, hayır... bu mümkün değil!" diye kükredim. Diğerleri kendine yeni geldiğinden olsa gerek, bir ses çıkmamıştı.

   "Hikayeyi tamamen dinlemeden niye mümkün görmüyorsun evlat?" dedi Orbey dede. O sırada Korkut amca hatta bağlandı: 

   "Ah, Orbey Bey! Çocuklar geldi demek..."

   "Geldiler üstadım, geldiler..." Homurtulu kahkahasıyla onu yanıtlarken gözleri üstümdeydi.

   "Hoş geldiniz çocuklar!" dedi Korkut amca, "Kader Hanım da burada."

   "Ah, benim güzel yavrularım nasıl bakalım?" Kader teyzenin sesinde ağlamaklı bir ton barınıyordu; bu, gerçekten duygulandırıcıydı, "Kaybolmayacağınızı söylemiştim. Size güvenimizi boşa çıkarmadınız."

   "Her şeyi biliyordunuz." dedim, fakat sesimde suçlayıcı bir ifade yoktu, "Peki, aranızda en başında geçen tartışmalar da neyin nesiydi?"

   Korkut amca konuya hızla girdi; birkaç günlük aranın gerektirdiği hasret gideriş iki taraf için de hiçe sayılmıştı:

   "Kömür saçlı kız çocuğu ile bu kadar hızlı tanışıp, haritayı tartışmanızı ve kapımızı hemen çalmanızı beklemiyorduk genç adam. Sizi bir anda şoke etmek yerine, alıştıra alıştıra gerçekleri söylemek istedik. Aramızda geçen harita tartışmasını da araç olarak kullandık. Biliyorsunuz, sonrası tereyağından kıl çeker gibi geldi."

   Göz kenarlarımın sımsıkı gerildiğini hissederken Kader teyze ekledi:

   "Gözlerimi yaşartıyorsunuz yavrularım. Kasabaya ne kadar hızlı uyumlandınız öyle? Sınavı ne çabuk geçtiniz?"

   "Orbey dedenin payı çok büyük." diye mütevazı tavrımı güvenli alanım kıldım.

   "Evlat, biliyorsun ki ilk sınavı başarıyla verdiniz. Size yardımcı olmam mevzu bahisse, bunu yapmak benim için onurdur, bilesiniz."

   "Bilirim, bilirim..." diye başını ağır ağır öne doğru salladı Serhat, "Size çok güzel sorular hazırladım. Bilirseniz, kendime dördüncü basamağa çıkış cezası vereceğim."

   Ekip, manyak dostumu pürdikkat dinliyordu. Korkut amcanın yanıt vermemesi beni garipsetmişti; soruları canlarını yakabilir miydi?

   "Birinci soru geliyor... Beyefendi Bitmezçember'de mi yaşadı?"

Korku Tutkunları | İlk MaceraWhere stories live. Discover now