17. Bölüm: Bitmezçember Kasabası

62 9 24
                                    

   Son cümlenin altını çizmiştim. İkisi de bunun sebebini ima edercesine başını kaldırdı.

   "Evet, lanet... Korkut amcanın çocukluğunda o kasabada yaşananlar da bu bilgiyi destekliyor. Bir büyü değilse ne olabilir? Ve böylesine garip, ürkünç dürtüye niçin kapıldılar?"

   "Hiçbir şey sebepsiz gerçekleşmez." dedi Toprak, "Ve bu sebepler, birbirini besleyen kısırdöngülerin kaynağı olabilir."

   Serhat alt dudağını ısırdı:

   "Bakın beyleeeer! Orada çok... tuhaf... durumlar oluyor olabilir. Lanetli, fakat..." 

   Durdu. Nefesini kafayı yemişçesine tuhaf bakışıyla doldurdu:

   "Manyaklar! Deliler! Psikopatlar! Ruh hastaları! Koruyun kendinizi. Koruyun!"

   Serhat'ın ses tonu mizahı ve ciddiyeti eşit ölçüde barındıran, hassas bir terazi dengesindeydi. Onu başta anlamasam da, ne demek istediğini idrak ettiğimde yüzümde beliren his bu kez Serhat'ı şaşırtmıştı. Eş zamanlılığı an itibariyle iliklerimde yaşıyordum.

   Serhat'ı yanıtlamadan defterin sayfasını çevirdim.

   "Sorular soruları kovalarken, sahipli bölgelerin insanlara etkilerinden söz etmek gerek.

   Negatif doğaüstü bir aktivitenin zifiri girdabına kapılan kişi en güçlü fobilerinin etkisine meyillenirken, oyun alanı karanlıktır. Saldırganlaşır. Fakat bu saldırganlık bir zombiden hallice değil, sinsice olabilir. 

Çünkü karanlık, güçlenmeyi arzular.
Bir karadelik gibi...
Ortama giren bir kurbanı avlamak için her yolu dener.
Kendini yok etmek olsa dahi...

Kısırdöngünün zifiri etkisine kapılan bu insanlar, doğaüstü varlıklara tüm kapılarını açabilir."

   Bu kez "...doğaüstü varlıklara tüm kapılarını açabilir." kısmının altının çizili olduğunu gördüler. Toprak söze girdi:

   "Yani bu bilgilere göre, o kasabayı Korkut amcanın son haline göre yorumlamamız da tehlikeli."

   "Gitmemize göz yumacak kadar tehlikeli olmadığını varsaysam da söylediğin gibi... kasabanın son haline göre plan yapmamamız gerek. O lanetli toprakların ilk zamanlarının ne kadar tehlikeli olduğunu Korkut amcanın kısa cümleleri yeteri kadar açıklıyor."

    Toprak beni onayladı. Serhat ise yumruklarını sıktı:

   "Ruhları uçmuş zavallı zombilere ağızlarının payını vermek zorunda kalacağım."

   Toprak'la on yaşında çocuklar gibi kahkaha atmaya başladık. Zombiye yumruk atmak mı? Bu çocuk gerçekten ruh hastası!

   "Ne be?" diye köpürdü Serhat. 

   "Hadi, gelin." diye telefonunu çıkardı Toprak, "Haklısın Serhat, kasabayla ilgili bir şeyler bulmak bizi rahatlatır."

   Bu nasıl aklıma gelmedi? 

   "Harikasın! Delilleri not alalım." diye karşıladım.

   Toprak Google üzerinden kasabanın adını girdi: BİTMEZÇEMBER.

   "Susayım susayım diyorum da, ne saçma salak bir isim o?" dedi Serhat. 

Korku Tutkunları | İlk MaceraWhere stories live. Discover now