47. BÖLÜM

77.4K 2.8K 199
                                    

MELİH'TEN



"Buldunuz mu?"

"Bulduk Melih Bey. Size gönderdiğim dosyada her şey mevcut."

Telefonu kapattığımda derin bir nefes aldım. Zamanı gelmişti. Sevdiğim kadının canını yakanların canını yakma vakti sonunda gelmişti. Öfkemi, hırsımı, acımı yumruklarımla dağıtacaktım bugün. Ona dokunan parmaklarını kıracaktım. Onun vücuduyla birleşen penisleri koparıp atacaktım, ant olsun bunu yapacaktım.

Kapı zilini duyduğumda hızla oturduğum sandalyeden kalktım. Pazar günü olduğu için çalışan yoktu evde ve aşağıda sadece Elif vardı. Kapıyı çalanın dosyayı getiren koruma olduğunu bilsem dahi badem gözlümün onların karşısına çıkmasına tahammülüm yoktu. İster kıskançlık desinler, ister saçmalık. Umrumda bile değildi. O sadece benimdi ve şişmiş karnı, dolgunlaşmış vücut hatlarıyla hiç kimsenin karşısına çıkamazdı.

Merdivenleri uçarcasına indiğimde Elif'in kapıya oldukça yakın olduğunu fark ettim. Ah yine şu taytlar! Tanrım, bu kadının dolgun kalçalarının ne kadar tahrik edici olduğundan haberi var mıydı?

"Sen çikolata yemene devam et meleğim, ben açarım."

Siz şimdi diyeceksiniz ki çikolata yediğini de nereden çıkardın? Elinde nutella kavanozuyla dolanıyordu.

Utangaç bakışlarını bana çevirdiğinde içimde bir şeyler hareket etti yeniden. Bu kadının masumluğu beni öldürecekti.

"Kızım istiyor."

Minik omzunu silkerek verdiği cevaba alışmıştım şu altı ay içinde. Badem gözlüm ne yerse yesin hiçbir şekilde kendisi istemiyordu, kızı istiyordu.

"Hı hı öyledir."

Ağzımın içinde mırıldanıp kapıyı açtım. Eğer dediğimi duysaydı ağlama krizine girecekti, biliyordum.

"Hakan Bey gönderdi efendim."

Kafamı sallayıp çalışma odasına yöneldim tekrar. Bu dosyaları hiçbir şekilde Elif görmemeliydi.

İlk dosyayı elime aldım. Bu lanet bekçinin dosyasıydı. Neydi adı? Hah evet, piç hüso!

 Bilgilerine göz attığımda bu adamın oldukça kolay lokma olduğunu fark ettim. Yetimhaneden kovulduktan sonra doğru düzgün hiçbir yerde iş bulamamıştı, çünkü neden kovulduğu herkesçe biliniyordu. Karısı bunu boşamış, oğlunu da almış gitmişti. İstanbul'un ücra köşelerinden birinde sürünüyordu şerefsiz. Ah daha da süründürecektim ben onu.

Diğer dosyaya geçtiğimdeyse bu orospu çocuğunun gayet de mutlu bir yaşam sürdüğünü fark ettim. Yetimhane müdürlüğüne yıllarca devam etmiş, öyle de emekli olmuştu. Hiçbir şey olmamış gibi. On beş yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmemiş gibi.

Mutlu bir evliliği, aşık olduğu bir karısı vardı. Bir de sakat bir kız çocuğu, doğuştan. Kordon boynuna dolanmış ve çocuk sakat kalmıştı. Kesinlikle iyi olmuş demiyordum ve fazlasıyla üzülüyordum çünkü o bebek ve annesi masumdu. Ama Allah yaptıklarının cezasını bir şekilde veriyordu işte.

İlk iş olarak bekçiyi halledecektim. Sonra sıra diğerine de gelecekti. Ama arkasında bana beddualar eden, acı çeken bir eş bırakmak istemiyordum. Kocasının yaptıklarını kadına tek tek anlatacaktım. Gerisi onun bileceği işti, ben asla geri adım atmayacaktım.

Arabanın anahtarlarını alıp kapıya yöneldiğimde badem gözlüm meraklı meraklı bana bakıyordu.

"Şantiyelerden birinde küçük bir kaza olmuş, ona bakmaya gidiyorum."

HAYATA DÖNDÜREN AŞK (Tamamlandı) #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin