26. BÖLÜM

120K 2.8K 81
                                    

ELİF'TEN



Adelina'nın verdiği ilacın da etkisiyle gözlerimi kapattığımda ihtiyacım olan tek şeyin uyku olduğunu fark etmiştim. Bir süre sonra yatakta hareketlilik olduğunu hissetsem de gözlerimi açmaya gücüm yoktu. Belki de gücüm vardı ama isteğim yoktu. Sayamadığım kadar çok darbe aldığım hayatta kim suçluydu bilmiyordum. Belki beni burakan ailem suçluydu? Belki de bir ailem bile yoktu da anneme tecavüz eden babam suçluydu? Belki anlık bir zevkin sonucuydum? Belki yasak bir aşkın? Belki bana tecavüz edenler suçluydu? Belki karşı koyamayan ben? Belki insanlık suçluydu, belki de insan olmayı başaramayanlar? 

Her şeyi, herkesi suçlayabilirdim ama şuan bana şarkı söyleyen dostumu suçlayamazdım. Yusuf dededen sonra bana ilk defa sevgiyle yaklaşan birini nasıl suçlayabilirdim ki? Hem bana karşı sevgi beslemesi bile bir mucizeydi benim için. O, o kadar ulaşılmaz bir konumdayken bir hizmetçi parçasını ailesine dahil etmişti. Beni dinlemiş, benimle ağlamıştı. Bana evini açmış, benimle kıyafetlerini paylaşmıştı. Diğer zenginler gibi beni aşağılamamış, aksine arkadaşlığıyla ödüllendirmişti. Asil duruşuna yakışan mütevaziliğini yapmış beni ezmemişti.  Uraz abimin evine gelenlerin aksine böcekmişim gibi bakmamıştı.

Uraz abi?

Yıllardır soğuk duruşuyla tanıdığım, kişiliğine hayran olduğum patronumu bana abi yapmıştı. Evet biliyorum bu onun sayesinde olmuştu. Yedi yıldır mesafesini koruyan, muhattap olmasa da bizi ezmeyen bir patrondu Uraz abim. Hatta bir keresinde evine gelen birini kovmuştu bile bizim için.

İmzaladığı anlaşmayı küçük bir kutlamayla taçlandırmak istemişti. Bunun içinde evinin bahçesini uygun görmüştü. Zaten asla başka türlü evinin kapılarını kimseye açmazdı. Ya iş için gelirlerdi  ya da arkadaşı oldukları için. Yedi yıl boyunca sevgili sıfatıyla kimseyi getirmemişti evine. Tek gecelik ilişkilerini de her zaman evinden uzakta yaşamıştı. Gazetelerde, sağda solda yazılanın aksine kibirli ya da çapkın değildi o. Tamam hayatına bir sürü kadın olmuştu ama gelenler onlardı. Benim patronum bir kadın için hiçbir zaman uğraşmamıştı ki. Zaten gelen kadınlar da kalbine değil de yatağına girmeyi başarmışlardı. Kalbinin kapıları aşka kapalı, tamamen işine odaklı bir robottu o. Ama bu onu çapkın yapmazdı ki. Bekar bir erkekti ve kabul etmek gerekirse hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkekti. Şahit olduğum kadarıyla da kadınlara başta açık açık söylüyordu sadece bir gece diye. Hatta hatırlıyorum da kadının birine aynen şöyle söylemişti telefonda.

'Yanıma yaklaşmaya çalıştığında sadece bir kere takılacağımızı söylemiştim. Bu geceden sonra bir daha yüzüne bile bakmam, umrumda bile olmazsın demiştim. Sen de seve seve kabul etmiştin hatırlarsan. Şimdi o  konuşmayı yapmamışız gibi ne diye numaramı bulup beni arıyorsun? Adın neydi hatırlamıyorum ama senin aksine ben o konuşmayı harfiyen hatırlıyorum. O zaman da dediğim gibi umrumda bile değilsin. Ayrıca bugüne kadar sevgilim olma sıfatını kimseye yakıştıramayan bana, senin gibi kimin altına yattığı belli olmayan bir kadın sevgilim diyemez. Yeterince açık konuştuğumu umuyorum, şimdi telefonu kapatacağız ve sen beni bir daha rahatsız etmeyeceksin. Anlatabildim mi?'

Bu konuşmayı duyduğumda onun duygusuz, bencil biri olduğunu düşünsem de şuanda ona hak veriyordum. Kimseye duygusal anlamda bir söz vermemekle beraber, açık açık ifade ediyordu düşüncelerini. Duygularını diyemeyeceğim çünkü gerçekten duygusuz biriydi. İnsanların duygularıyla oynamıyor, kartları açık oynuyordu. Böyle bir durumda kadınlar da bir şey talep edemiyordu haliyle.

Her neyse ne anlatıyordum? Ah evet, kutlama olduğu için ekstra birkaç kişi daha gelmişti bize yardıma. Kızlardan biri yanlışlıkla kadınlardan birinin üstüne içki dökmüştü. Kadın ağza alınmayacak hakaretlerini yağdırmış sonra da elbisesinin pahalılığından, kendimizi satsak alamayacağımızdan bahsetmeye başlamıştı. Uraz abim ki o zaman hala Uraz Bey diyordum kadına şöyle söylemişti.

HAYATA DÖNDÜREN AŞK (Tamamlandı) #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin