Sınıfın önüne gelince içeriye şöyle bir göz attı ve içeriye girdik. Zil henüz çalmadığı için öğrenciler dağınık şekillerde sınıfa yayılmışlardı. Marcus kulağıma eğilerek "Bana sadece oturmak istediğin sırayı söyle." dedi. Ben asla en önde veya en arkada oturan biri değildim fakat bu kez üzerime dönen gözlerden uzak durmak için cam kenarında en arkadaki sırayı istediğimi söyledim. Burada beklememi söyleyip içi yarı boş olan çantamı kaptığı gibi en arka sıraya koydu. Sonrasında ilk derse girmek yerine biraz gezeceğimizi söyleyerek kolunu omzuma attığı gibi beni okuldan çıkardı.

"Öncelikle dikkat çekecek kadar yıpranmış görünüyorsun ve bunu düzeltmeliyiz. Şu saç, baş, tırnak filan işte. Sonra da istediğin bir yer varsa oraya gider ve ardından okula döneriz." dedi. Aracın kilidini açıp içine bindiğinde bende öyle yaptım. Beni tanıdığı olduğunu söylediği bir güzellik salonu tarzı yere getirip kuaför bayanın ellerine teslim etti. Kuaför bayan bana güzelce gülümseyerek boynumun çevresine belime gelecek kadar uzunlukla bir önlük türü uzun kumaşı sararken bile ben ne düşüdüğünü biliyordum. Bana uçlarından keseceğini söyleyip bayağı kesecek ve bunun bana yakıştığını söyleyecekti.

"Saçını biraz kesebilirsin. Boya filan istemez. Şu saçları biraz canlansın yeter." dedi Marcus. Bayan başını salladı ve saçımı sprey ile ıslatmaya başladı. Ardından taradı ve tam makası saçıma yaklaştırdığında Marcus onu durdurdu. Bana fikrimi sordu ve istiyorsam saçımı daha da kısaltabileceklerini sordu. Saçlarımı kısacık yapmaya niyetim olmadığından sadece uçların biraz kısalabileceğini söyledim.

Bayan saçımı sessizlik içinde kesmiş, her makas darbesini vurduğunda dükkanda neredeyse eko yaptırmıştı. Sonrasında boynumdaki kumaşı kaldırıp beni dükkanın diğer kısmına götürdü. Ben ne yapmaya çalıştığını çözme çabalarında iken bana tırnaklarıma şekil vereceğini söyleyerek parmak uçlarımı ılık su dolu küçük kaplara koydu. Bir süre öylece bekledikten sonra yeniden sessizce işini yaptı.

İşimiz bittiğinde Marcus avucunun içine gizlediği parayı bayanla el sıkışır gibi yaparak onun avucuna aktardı. Okula doğru yol aldığımızda ben tüm yol tırnaklarımı, Marcus ise tüm yol saçlarımı inceledi. Bayan bana açık pembe bir oje sürmüş ve simlerle desen yapmıştı.

Okula gittiğimizde derslere kaldığımız yerden devam ettik. Kimse gittiğimizi fark etmemiş gibiydi ki ilgisiz olmaları bir bakıma hoşuma gitmeye başlamıştı. Soru sorup beni cevapsız bırakmaları ve yanıtlayamadığım soruları kendi kendilerine uydurup doldurmaları yerine bunu tercih ederdim.

Dersler sıkıcıydı fakat dinlemek zorundaydım yoksa bu seneyi kaybedecek ve seneye oldukça zorlanacağım. Bu yüzden kendimi zorlayıp dersi dinledim ve birkaç not aldım. Matematik dersinde kendimce bir karar aldım. Robin'den her gün ders alacağım. Başka türlü ben bu yapılan işlemleri anlayamayacağım çünkü.

Teneffüste Jared ve diğerlerinin her zaman buluştukları yer olan çardağa gittik. Bu bilgiyi de bana Marcus verdi. Biraz oturup konuştuktan sonra Zoey saçlarımı fark etti. Ben açıklama yapmak için ağzımı açtığım an Marcus "Çok yıpranmış gibi görünüp dikkat çekmesin diye biraz bakım türü bir şey işte." diyerek geçiştirdi. Sanırım beni bir şeye özel olarak süslemişti fakat bunu diğerleriyle paylaşmak istemiyordu. Bu yüzden sadece başımı salladım.

Okuldan çıkış saati olduğunda Marcus ile eve yalnız dönecektik. İkimizde onun arabasına yerleştik ve yola koyulduk ancak öyle yorgundum ki sabah konuştuğumun yarısı kadar bile konuşmadım. Eve yaklaştığımızda ona beni neden süslediğini sordum. "Sebebini o anda söylemiştim. Çok dikkat çekmemen için." diye yanıtladı bir kez daha. Üstelemek yerine onaylayan bir mırıltı çıkardım fakat bu cevabın beni tatmin etmediğini anlamıştı.

İç çektikten sonra "Sessizliğin bile insanı sorguya çekiyor. Sana bir sürprizim olacak ama bugün değil. Ondan süsledim seni biraz. Eve gidice yatağının üzerinde elbise filanda bulmayacaksın. Yani şık olmanı gerektirecek bir sürpriz değil." dediğinde gülümseyerek ona baktım ve hafif bir neşeyle ellerimi çırptım. "İlk defa birinden sussamda istediğim cevapları alabiliyorum!" diye neşeyle şakımayı da unutmadım.

Kendimi kaptırarak arabayı kullanmakta olan Marcus'a sıkıca sarıldım fakat yanımızdan geçen bir arabanın bize korna çalmasıyla durumu anladım. Ona aniden sarılınca direksiyon hakimiyetini kısa süreliğine de olsa kaybedip karşıdan gelen araca çarpacak gibi olmuştu. Doğal olarak adam yanımızdan geçerken uyarı amaçlı korna çalmıştı.

Eve girdiğimizde herkes rahatlamış gibiydi. Lisa şimdiden ev topuzuna, Zoey klasik ev giysilerine ve Robin rahat oturuşuna kavuşmuştu. Bende hal böyle olunca bende üzerime kalın eşofmanlarımı ve üstten bir tişörtü giydim. Tişörtün üzerine de kazak giydim çünkü Ekim ayının sonlarındaydık. Birkaç gün sonra Kasım ayına merhaba diyecektik.

Odada üzerimi değişmem bitince Marcus kapıyı çalıp cevap beklemeden içeriye girdi. "Son süs!" deyip yanıma yaklaştığında tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Ne süsü?" diye sorduğumda "Nasıl alıyorsun?" diye sordu. Şaşkınca "Ne? Neyi?" diye sorduğumda "Yani... Ağda? Makine? Jilet? Lisa ağda alırken sana ve Zoey'e de almış." dedi. Ona tekrar "Ne?!" diye sorduğumda elindeki poşeti bana tutuşturup "Bugün kesinlikle hallet bacaklarını." deyip odadan koşar adım çıktı.

Tüylerimle işim bitince alt kata inip bende herkes gibi salonda rahatça oturdum ve günün yorgunluğunu atmaya çalıştım. Yemeği de yedikten sonra Robin'e matematik dersine ihtiyacım olduğunu söylediğimde her gün matematik çalışacağımızı söyledi. Onayladım ve Marcus'un bize tarif ettiği odaya gidip çalışmaya başladık.

Sonuç başarısız. Dört işlemin dışında yaptığı neredeyse hiçbir şeyi anlamıyordum. Ancak ikimizde dersi sonlandırmıyor ve deniyorduk. O anlaşılır bir halde açıklamaya çalışıyordu bende anlamaya. Dersi bitireceğimizde daha kolay şeylerden başlamamız gerektiğine karar kılarak odalarımıza çekildik. Hızla pijamaları üzerime geçirdiğim gibi örtülerin arasına atladım. Mecaz anlamda değil, cidden yatağın üzerine atladım ve örtüyü başımı aşacak şekilde çektim.

Göz kapaklarım kendiliğinden kapanırken direnmedim ancak zihnim uyumamı engelliyordu. Marcus'un bana ne sürpriz yapacağını çok merak ediyordum. Bana süslü bir şey olmayacağını söylemişti ama sağ gösterip sol vurabilirdi. Sonunda zihnim de uyumamın iyi bir karar olduğunu anlamış gibi düşünmeyi kesti ve uyuyakaldım.

Eksik KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin