Gün içerisinde sen çalışırken, bizim 'ev' olarak adlandırdığımız bölgenin, yani bekleme bölümü hariç tüm giriş kattaki kapıların kapısını kilitliyorduk. Zaten ben de hâlâ üç işte çalıştığım için çok az evde oluyordum, olduğumda da eğer sen yukarıda öğrencilerinle çalışıyorsan, ya da birileri bekliyorsa arkadaşınmış gibi davranıp odamıza çekiliyor, anında uyuyordum. Dersin bittiğinde bir şeyler hazırlayıp beni uyandırıyordun yemem için çoğu zaman. Tatilimin olduğu tek gün de beraber biraz çalışıyorduk dans üzerine, seninle dans etmek hep çok keyifliydi ve benim için bir yabancı, ya da yasaklı kişi olmadığın için çok daha fazla eğleniyorduk bunu yaparken. 

Bu şekilde birkaç ay geçirdik, yaz mevsimine geldik en sonunda. Ağustos'un başındaydık. Öğrenci sayın da epey arttı, sen de çok yoğundun ve bir akşam yemeğinde -Yoongi ve Jimin de bizdeydi- bunun konusunu açtın.

"Jimin," dedin, ben herkesin bardağına şarap doldurmakla meşguldüm. Jimin karşımda oturuyordu, sana döndü. "Efendim?"

"Sonunda istediğin oluyor." Hafifçe gülümsedin. "Jungkook bu ay tüm işlerinden çıkacak, isterse pizzacıda devam edebilir tabii ama..."

Bunu beklemediğim için kalkan kaşlarımla sana baktım. "Ne?"

"Ne demek ne?" diye sordun, Jimin bir bana, bir sana bakıyordu. "Bundan sonrasını tek başıma halledebilirim. Sana zaten çok, çok fazla yük oldum. Yapmanı istediğimden de, gereğinden de daha fazla yardım ettin bana. Sen olmasaydın şu an burada oturuyor olamazdık, o yüzden benim için hiçbir şey yapmanı istemiyorum. Okullar da açılacak, o zamana kadar dinlenip sadece kendine odaklanman lazım."

"Yani..." dedi Jimin, ben cevaplayamayınca. Gerçekten de mutlu olmuşa benziyordu. "Taehyung doğru söylüyor, çok çalıştın, elinden geleni hiç ardına koymadın ve bundan pişman olmadığını da biliyorum ama bence de dinlenme zamanın geldi." 

"İyi de..." dedim sana iyice dönerek. "Hem kirayı ödeyip hem geçinebilecek misin? Yani ben pizzacıdan çıkmayı düşünmüyorum zaten, kendi geçinme paramı kazanabilmem gerek çünkü ama sana çok fazla şey kalıyor. Faturalar da var." 

"Endişelenme sen." dedin. "Eğer ödeyemeyecek olsam sana hepsini bırak diyemezdim, ki geçtiğimiz birkaç ay bunu diyememekten çok rahatsızdım ama yaz gerçekten iyi geçiyor. Halledebilirim. Bana bırak."

"Katılıyorum." diye lafa girdi Yoongi de, bir yandan da Jimin'in tabağına bakıyordu. Jimin geçtiğimiz aylarda gerçekten epey bir zayıflamıştı ve Yoongi'nin hareketlerinden anladığım kadarıyla bu aralarında bir problemdi. Ben de daha önce Jimin'e iyi olup olmadığını sorup bu konu hakkında konuşmaya çalışmıştım fakat konuşmaya pek açık olduğu bir konu değildi.

"Zaten inan ödeyemeyecek olsa senden işten çıkmanı hayatta istemezdi, garanticidir o."

"Öyleyim." dedin. "Öyle olmasam daha kötü olurdu, ben hallederim diyip halledemesem ve her şeyi elime yüzüme bulaştırsam Jungkook'un şu ana dek benim için yaptığı her şey boşa giderdi sonuçta."

"İkiniz de en iyisini yaptınız." diye onayladı Jimin. "Gerçekten çabaladınız ve emeğinizin karşılığını alıyorsunuz."

"İyi o zaman..." dedim, bir yandan gözümün ucuyla seni izlemeye devam ederken. Bu iş temposuna -her ne kadar çok yorucu olsa da- öyle alışmıştım ki sadece pizzacıya devam etmek hiçbir şey yapmamak gibi geliyordu kulağa.

O konu hakkında başka bir şey konuşmadık fakat akşam boyunca konu konuyu açtı, ve bir şekilde yurt dışından bahseder olduk. Jimin ve Yoongi, birlikte bir planları olduğunu söylediler.

"Hollanda'ya mı? Gerçekten mi?" dedim şaşkınlıkla. "E süpermiş, ne zaman?"

"Kışa doğru muhtemelen." dedi Jimin. "Bu sene benim son senem ya, çok fazla projem olacak. Kısa filmlerden biri için gidip görmek istiyorum, hem başlı başına çok güzel bir yer."

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now