KAYIP RUHLAR LİSESİ

By Erkanaksuyzr

2.5M 167K 141K

#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta... More

Uyarı
Krl - 1-Elfida 1.bölüm
Krl-1-Elfida 2.bölüm
Krl-1-Elfida 3.bölüm
Krl-1-Elfida 4 bölüm
Krl-1-Elfida - 5. Bölüm
Krl-1-Elfida -6. Bölüm
Krl-1-Elfida -7. Bölüm
Krl-1-Elfida - 8. Bölüm
Krl-1-Elfida - 9. Bölüm
Krl-1-Elfida - 10. Bölüm
Krl-1-Elfida -11. Bölüm
Krl-1-Elfida - 12. Bölüm
KRL - 13
KRL - 14
KRL_15
KRL - 16
KRL - 17
KRL - 18
KRL - 19
KRL - 20
Anket
KRL-21
Grubunuzu Seçin
KRL-22
Bir YAZAR Okuyucularının Düşüncesi Kadardır.
KRL - 23
KRL-24
KRL - 25
KRL - 26
KRL 27
KRL 28
KRL 29
KRL 30
Anketül Hause
KRL 31
KRL 32
KRL
KRL 34
KRL 35
KRL 36
KRL 37
KRL 38
KRL 39
KRL 40
KRL 41
KRL 42
Kitap Oldu Ve Satışta
KRL 43
Nick Name
KRL 44
KRL 45
KRL 46
KRL 47
KRL 48
KRL 49
KRL 50
KRL 51
Yarışma Sonucu (Kazananlar)
KRL 52
KRL 53
KRL 54
KRL 55
KRL 56
KRL 57
KRL 58
KRL 59
KRL 60
KRL 61
KRL 62
KRL 63
Youtube Kanalım
😐😐😐😐😐😑😑😑😑
KRL 64
Anket2
KRL 65
KRL 66
KRL 67
.
KRL 68
KRL 69
Anket Şeysi
FİNAL -1
Okumaya Doyamayacağınız KİTAPLARIM
Krl LUCİFER
Müjde

KRL 33

23.4K 2K 1.1K
By Erkanaksuyzr

Elfida duydukları karşısında donup kaldı. Öylece Ateş’in gözlerine bakıyordu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalkıp yürümeye başladı. Ateş, bir iki saniye Elfida’nın arkasından baktıktan sonra ayağa kalktı, peşinden koşup elini tutarak durdurdu.

“Bekle bir saniye. Hiçbir şey söylemeyecek misin?”

BÖLÜM 33

             Ateş, bir cevap bekliyordu. Elfida ne söyleyeceğini bilemez bir haldeydi, çok şaşırmıştı. Çalan telefonuyla derin bir nefes aldı. “Kusura bakma, beklediğim bir telefondu. Bakmam gerekiyor.” diyerek Ateş’in bir şey söylemesine müsaade etmeden hızlı adımlarla uzaklaşıp telefonu açtı. Arayan kişi, daha önce gizli numaradan arayan kişinin ta kendisiydi.  Elfida şarkısını açmış, dinletiyordu. Elfida şarkıyı dinledikten sonra, “Fatih, sensin biliyorum. Artık saklamana gerek yok. Her şeyi çözdüm. Konuşabilirsin.” dedi sevinçle.

Karşı taraftan ses gelmiyor, sadece dinliyordu. Elfida, “Anlamadığım bir şey var. Neden böyle bir oyun oynadınız ki ne gerek vardı?” diye sordu ama yine cevap gelmedi.

Elfida telefonla konuşurken odasına kadar çıkmıştı. Yatakhane arkadaşları uyuduğu için fısıltıyla konuşuyordu. “Neden konuşmuyorsun? Yeter artık. Bak, sana söylemek istediğim çok şey var. Bu oyunu bırak artık.” dediği sırada şarjı bittiği için telefon kapandı. Çekmeceden şarjı çıkarıp telefona takarken bildiği bütün küfürleri ediyordu. Birkaç dakika telefonun başında bekledi. Biraz şarj olunca telefonu açtı. Şebeke çektiği anda bir mesaj geldi.

-Seni çok özledim.

-Kimsin?

-Şarjın mı bitti?

-Fatih, sen misin yoksa?

-Bana ne söyleyecektin?

-Evet, sensin. Ben gözlerinin içine bakıp söylemek istiyorum. Ayrıca neden konuşmuyorsun?

Elfida’nın içi kıpır kıpırdı, elleri titriyordu. Beklediği cevap hemen geldi.

-Şu an için konuşmam yasak. Ne söyleyeceksen şimdi söyle.

-Ne yasağı? Sana kim yasak koyabilir?

-Şimdilik bir şey sorma. Sesin bana iyi geliyor.

-Ya ne demek sorma? Ben sana bir şey oldu diye kafayı yedim. Ne kadar üzüldüğümü biliyor musun?

-Evet, haberim var. Elimden bir şey gelmedi. Neden bu kadar üzüldün, yoksa bana aşık mısın?

-Öyleymişim.

-Seni çok özledim.

-Ben de seni özledim. Mektubunu okudum. Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum.

-O halde öğrenmiş oldun.

-Yazdığın şiir mükemmeldi. Mavi ile alakalı olan.

-Sen, Elfida, mavinin gizemisin.

-Fatih, beni kurtardığın o günü hatırlıyor musun? Az kalsın intihar ediyordum.

-Nasıl unuturum o günü? Bugün gibi aklımda.

-O gün bana sarılmıştın, ağlamıştım kollarında. Şimdi yine uçurumun kenarındayım. Kollarına ihtiyacım var.

Elfida yazdığı bu mesajdan sonra göz kapaklarının isyanına dayanamayıp uykuya daldı. Sabah Melek’in dürtmesiyle kendine geldi. Hemen telefona baktı, herhangi bir cevap gelmemişti. Lavaboya gidip ihtiyaçlarını giderdikten sonra giyinirken bir mesaj geldi. Hemen telefonu alıp mesajı açtı.

-Günaydın. Sınıfta yalnız oturmak istemiyorum. Bundan sonra yanımda oturmanı istiyorum. ATEŞ.

Telefonu kapatıp giyinmeye devam etti. Sabah koşusuna katılmak için Melek’le birlikte aşağıya indi. Hemen hemen herkes gelmişti. Cellat, herkesin toplandığını görünce keyiflendi. “Çocuklar, eski müdürünüz buradaki öğrenci sayısının yarısına kahvaltı veriyordu. Benim kuralım açık ve net: Yüz otuz kişiden ilk otuza giren kahvaltıyı kapar. Düdükle birlikte koşacağız. Söylemeyi unuttum, ben de koşacağım. İlk otuz kişi arasına girmezsem bana da kahvaltı yok. Düdükle beraber başlayın.” der demez düdüğü çaldı.

Yarış başladı. Elfida gayet neşeliydi. Ağır tempoyla koşuyordu, yarışmıyor gibiydi. Sağ tarafından yaklaştı Ateş. “Hayırdır, neden koşmuyorsun?” dedi. Elfida cevap vermek yerine hızını artırdı. Gittikçe hızlanıyordu. Ateş de Elfida’ya yetişmek için hızını artırdı. Elfida hızlandıkça Ateş de hızlanıyordu. Elfida o kadar hızlanmıştı ki herkesi geçmişti. Ateş de geri kalmıyor, yanında koşuyordu.

Koşu bittiğinde Elfida birinci, Ateş ikinci, müdür beşinci olmuştu. Nefes nefese kalmışlardı. Elfida koşu biter bitmez soğuk suyla duşunu aldı. Aynanın karşısına geçip saçlarını güzelce taradıktan sonra çantasından makyaj malzemelerini çıkardı. Normalde yapmadığı şekilde bir makyaj yapıp koyu tonlardan vazgeçti. Açık tonda makyajını tamamladıktan sonra uzun zaman önce alıp kullanmadığı parfümünü sıkıp aynada kendine baktı. Yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirip, “Hazırım.” diyerek kendini havaya soktu.

Göz kamaştıran elbiselerini giymişti, okulun koridorlarında ağır adımlarla yürüyordu. Ders zili çalalı beş dakika olmuştu, koridorlarda kimse yoktu. Sınıf kapısını tıklatıp içeri girdi. Geç kaldığı için özür dileyip müsaade istedi. Bütün sınıf şaşkındı, herkes Elfida’ya bakıyordu. Daha önce bu kadar güzel olduğunu fark edememişlerdi. Erkekler ağzı açık bakıyorlardı. Elfida yavaş adımlarla sırasına doğru gidiyordu. Sırasına geldiği zaman oturmaktan vazgeçip yürümeye devam etti. En arka sıraya doğru yürüyüp tek başına oturan Ateş’in yanına yerleşti. Ateş şok olmuştu, öylece bakıyordu. Sınıftan bir uğultu gelmeye başladı. Hep bir ağızdan “Oooo!” diye bağırıyorlardı. Ateş ayağa kalkarak, “Kesin lan!” diye bağırınca herkes bir anda sustu.

***

Alya son hazırlıkları kontrol ediyordu. Yanına sızdığı, Sakallı lakabı ile bilinen Emir Azad adındaki meşhur mafya liderinden, alışveriş bahanesiyle izin alarak dışarı çıkmıştı. Emir Azat’ın sevgilisi olduğu için yanında koruma ordusuyla New York sokaklarında geziyordu. Brodway’de biraz gezdikten sonra Times Meydanı’na geçmişti. Örümceklerle şov yapan adamın yanında durdu. Biraz seyrettikten sonra çantasından bir deste dolar çıkararak şov yapan adamın şapkasına koyup alışverişine kaldığı yerden devam etti. Yüklü bahşişi alan örümceklerin kralı Sarı İsmail, Sarı Ömer örümceklerini kutusuna koyarak onu bekleyen arabaya bindi. Arabanın şoför koltuğunda Berko oturuyordu. Sarı, “Bahşiş sağlam, aga. Bak.” diyerek dolarları gösterdi. Berko biraz sinirli bir şekilde, “Aga, ver şu dolarları zaten ayar oluyorum bu işe.” diyerek dolar destesini alıp tek tek kontrol etti. Dolarların arasında Emir Azat’a nasıl bir operasyon yapacakları hakkında bilgiler vardı. Alya gerekli bilgilerin hepsini yazmıştı.

“Aga, bu iş bitiyor artık. Sıkma canını, kurtuluyoruz.”

             “Tabii senin sevgilin o şerefsizin yanında değil.”

“Ya aga sen de biliyorsun, adam iğdiş edilmiş. Alya yengeye güven.”

“La ne olursa olsun. Sindiremiyorum.”

“Aga, az daha sabret şu şerefsizi bir alalım. İki yıldır bu işin peşindeyiz.”

***

“Kızımızın karşısına çıkıp, ‘Ben senin babanım.’ diyeceğim.”

“Aziz, saçmalama, seninle konuştuk bu konuyu.”

“Yavrum, anla beni. On yedi yıl sizden mahrum kaldım. Önümüzde hiçbir engel yok. Neden kavuşmama engel oluyorsun?”

“Mezarcı, beni sinir etme. İki hafta sonra gelecek zaten, dönem tatili var. Büyük bir sınavı var. Bu sınavı geçmeli. Karşısına çıkarsan sınavı kaybeder.”

“Ne sınavı bu?”

“Hayat sınavı. Geleceğin ‘Maskeli’si olması yolundaki sınavlarından...”

“Tamam, iki hafta sabrederim. Ama iki hafta sonra beni kimse engelleyemez, bunu bil.”

“Sana söz veriyorum, iki hafta sonra kızımız babasını öğrenecek.”

“Sabırsızlanıyorum. Peki, senin doktorlardan bir haber yok mu?”

“Sana kimyasal bir ilaç verildiğini düşünüyorlar. İncelemeleri derinleştirecekler.”

“Kimyasal ilaç mı? Ee, tedavisi olacak mı?”

“Araştırmaya devam ediyorlar, Aziz. Türkiye’nin en iyi profesörleri. İllaki bir tedavi bulacaklar. Yoksa hepsini yakarım. Beni hatırlamak zorundasın.”

“Ben de geçmişimi hatırlamak istiyorum. Özellikle seninle yaşadığım anları.”

“O kolay. Bu gece seninle geçmişe bir yolculuk yapalım mı?” dedi Sıla, sinsice gülerek.

Aziz, Sıla’nın ne söylemek istediğini tam anlamadığı halde, “Seninle her türlü yolculuğa varım.” diyerek Sıla’nın teklifini kabul etti.

Continue Reading

You'll Also Like

94.7K 6.6K 55
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
47.5K 400 30
|Culpa Tuya Türkçe Çeviri| Kitap Sahibi:Mercedes Ron
ELIYS (+18) By Duru

Mystery / Thriller

159K 9.5K 54
Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca...
RÖPORTAJ By ecrin

General Fiction

1.4K 463 23
Herkesin bir ünü vardır. Önemli olan doğru kitleye adını duyurabilmektir. İşte burası orası... ❤️‍🔥