KAYIP RUHLAR LİSESİ

By Erkanaksuyzr

2.5M 167K 141K

#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta... More

Uyarı
Krl - 1-Elfida 1.bölüm
Krl-1-Elfida 2.bölüm
Krl-1-Elfida 3.bölüm
Krl-1-Elfida 4 bölüm
Krl-1-Elfida - 5. Bölüm
Krl-1-Elfida -6. Bölüm
Krl-1-Elfida -7. Bölüm
Krl-1-Elfida - 8. Bölüm
Krl-1-Elfida - 9. Bölüm
Krl-1-Elfida - 10. Bölüm
Krl-1-Elfida -11. Bölüm
Krl-1-Elfida - 12. Bölüm
KRL - 13
KRL - 14
KRL_15
KRL - 16
KRL - 17
KRL - 18
KRL - 19
KRL - 20
Anket
KRL-21
Grubunuzu Seçin
Bir YAZAR Okuyucularının Düşüncesi Kadardır.
KRL - 23
KRL-24
KRL - 25
KRL - 26
KRL 27
KRL 28
KRL 29
KRL 30
Anketül Hause
KRL 31
KRL 32
KRL 33
KRL
KRL 34
KRL 35
KRL 36
KRL 37
KRL 38
KRL 39
KRL 40
KRL 41
KRL 42
KRL 43
Nick Name
KRL 44
KRL 45
KRL 46
KRL 47
KRL 48
KRL 49
KRL 50
Yarışma Sonucu (Kazananlar)
KRL 51
KRL 52
KRL 53
KRL 54
KRL 55
KRL 56
KRL 57
KRL 58
KRL 59
KRL 60
KRL 61
KRL 62
KRL 63
Youtube Kanalım
😐😐😐😐😐😑😑😑😑
KRL 64
Anket2
KRL 65
KRL 66
KRL 67
.
KRL 68
KRL 69
Anket Şeysi
FİNAL -1
Okumaya Doyamayacağınız KİTAPLARIM
Krl LUCİFER
Müjde

KRL-22

30K 2.2K 3.2K
By Erkanaksuyzr

BÖLÜM 22

Elfida duşunu alıp üzerini değiştirdikten sonra kafasını dağıtmak için çantasından siyah kaplı ajandayı çıkardı. Sayfaları çevirirken bir kağıt yere düştü. Eline alıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Katlanmış kağıdı açarak okumaya başladı, en başta Mezarcı yazıyordu.

Mezarcı

Bu adam ne kadar garip biri, diye düşünebilirsin. Belki de haklısındır. Kıbrıs’a sadece senin çantanı getirmek için gelmedim. Çantanda adresini ararken kendi geçmişime dair izler buldum. Çantandaki siyah kaplı, kan kokulu ajandada benim geçmişime dair ipuçları var. Ben uzun süredir geçmişini hatırlayamayan biriyim. Belki geçmişimi bulmama yardımcı olursun. Bana yardım edene kadar buraya en yakın mezarlıkta seni bekliyor olacağım. Unutma, sen gelene kadar bekleyeceğim. On yedi yıldır bana ait olmayan bir hayatı yaşıyorum. Kaybolan geçmişimi bulabilmek için gerekirse on yedi yıl beklerim seni.

Elfida elinde not kağıdıyla öylece kalakaldı. Bir süre hareketsiz kalarak yazılanları tekrar tekrar okudu.  Mezarcı’nın geçmişi ile ajandanın ne alakası olabilir, diye düşünerek ajandanın ilk sayfasından itibaren tekrar bakmaya başladı. Bazı kelimelerin altı çizilmişti Mezarcı tarafından. Kırmızı Eldiven başlığı çizilmemiş, daire içine alınmıştı. Sayfaları bir bir çevirerek altı çizili kelimeleri not etti. Tüm sayfaları kontrol ettikten sonra ajandayı bırakarak not ettiği kelimelere baktı.

Kırmızı Eldiven

Sıla

Yuri

Maskeli

Elfida okudukları karşısında şaşkına dönmüştü. “Maskeli annem. Adı Sıla ve Kırmızı Eldiven’in başında. Bunları Mezarcı’nın bilmesine imkan yok.” diye düşündü sesli bir şekilde. Kafası iyice karışmıştı. “Mezarcı’nın kaybolan on yedi yıllık geçmişi ile bu ajandanın ne alakası olabilir ki?” dedi kendi kendine. Ayağa kalkarak odada yürümeye başladı. Mezarcı ile buluşmalı mıydı? Sesli düşünmeye başladı. “Mezarcı’nın bana iyiliği dokundu. Canımı kurtardı. Ona iyilik borcum var. Hem kafamdaki soruları ona sorabilme imkanım olur. Mutlaka gitmeliyim. Gitmeliyim ama nasıl? Bir kere kaçtım. Artık daha tedbirlidirler. Hem müdüre de söz verdim. Ona verdiğim sözden cayarsam babam hakkında bana hiçbir şey anlatmaz. Of offf, ne yapacağım ben?”

***

Mert cezaevindeki işini bitirmiş, çantasını hazırlıyordu. Kırmızı Eldiven’deki görevinin devamı için cezaevine girmişti. Yeni görevini yerine getirebilmek için gerekli planı çoktan hazırlamıştı. Arkadaşları ile vedalaşmıştı. Soğuk koridorların dertli koğuşlarında bulunan kader mahkumlarının efkarlı türküleri arasında çıkış kapısına doğru ilerliyordu. Görev için bile olsa, eski bir başkomiserin cezaevinde olması çok tehlikeli ve zor bir görevdi. Yılların verdiği tecrübe sayesinde bu görevden alnının akıyla çıktı. Aynur ve Tuğba, cezaevinin hemen dışında, arabanın içinde Mert’i almak için bekliyorlardı.

Aynur, “Tuğba, Mezarcı’nın güzergah takibi hakkında araştırmalar hangi boyutta?” diye sordu. Tuğba laptopu açtı, “Komutanım, havaalanındaki görüntüleri elimizde ama neredeyse hiçbir kamerada yüzünü göremedik. Ustalıkla kendini gizlemeyi başarmış. Kayıp Ruhlar Lisesine kadar izini takip ettik ama ondan sonra nereye gittiği hakkında herhangi bir fikrimiz yok. Uçağa binerken kullandığı kimlik on yıl önce ölmüş birisine ait. Bu adam her kimse gizlenmeyi iyi biliyor. Kıbrıs’taki terminallere ve havaalanına adamlarımızı yerleştirdik. Gördükleri yerde emriniz ile harekete geçecekler.” diyerek bilgilendirdi.

Aynur biraz düşündükten sonra, “Bu iş böyle olmayacak. Bu adam Elfida için çok tehlikeli olabilir. Mert’i götürdükten sonra direkt Kıbrıs’a uçalım. Bu adamı mutlaka bulmalıyız.” dedi. Bu sırada Mert cezaevi kapısında göründü. Aynur arabanın selektörlerini yakıp söndürerek arabaya çağırdı. Mert gördüm manasında kafasını salladığı sırada cezaevi önündeki yolda yavaşlayan siyah Mercedes Vito minibüsten üç kişi uzun namlulu silahlarla ateş etmeye başladı.

Aynur ve Tuğba arabadan çıkıp karşı ateş açana kadar Mert’in vücuduna en az yirmi kadar mermi isabet etmişti. Mert yere yığıldı. Mercedes hiç durmadan yoluna devam etti. Aynur koşarak Mert’in yanına gitti. Artık yapabilecek bir şey kalmamıştı. Kırmızı Eldiven, güçlü bir üyesini daha haince bir pusuda kaybetmişti. Aynur ve Tuğba, deşifre olmamak için olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldılar.

***

Adam sandalyeye bağlanmıştı. Üzerinde iç çamaşırları dışında hiçbir şey yoktu. Vücudunun neredeyse tamamı, jilet kesiklerinden akan kanla kaplıydı. Sıla bir saate yakındır işkence ediyordu bu soysuza. Kendi tekniği olan, sopada naylon eriterek cinsel organ yakma işkencesini uygulamak için önceden hazırlanmış sopayı eline aldı. Cebinden bir sigara çıkararak, çakmağı ile yakıp derin bir nefes çekti. Çektiği derin nefesle yıllar öncesine gitti bir anda. Aziz’in kafasından çuvalı çıkarıp, “Welcome to Sıla Show.” dediğinde, “Başlarım lan welcome’ına show’una. Altıma yapacağım lan. Adam gibi çağırsan gelirdik.” dediğini hatırladı ve yüzünde hafif tebessüm oluştu.

Çakmağı naylon bağlı sopaya yaklaştırarak ateş almasını sağladıktan sonra, “Ulan soysuz sapık, parkta oynayan iki tane masum sabiden ne istiyordun? Lan daha sekiz dokuz yaşındalar. Seni doğuran ana keşke bok sıçaymış. Onun bunun evladı. O sabilerin psikolojisi ne olacak, ha? Okula gidecekler, büyüyüp evlenecekler. Şerefsiz sapık!” diye bağırırken bir yandan da eriyen naylonu cinsel organına damlatıyordu. Ateş parçaları düştükçe adam anırarak bağırıyordu.

Sıla, “Anırma lan, it. Sen o kızlara tecavüz ederken onlar da ağlayıp bağırıyordu. Merhamet ettin mi lan, kavat? Çevirin lan şunu, bacaklarını iyice açın.” diyerek ateşli sopadan eriyip düşen ateş parçalarını mabadına doğru akıttı. Sıla iyice sinirlenerek ateşli sopayı adamın ardına ittirmeye başladı. Adam acı ile çığlıklar atarak bağırıyordu. Sıla adama bir tekme vurarak yere düşürdü. “Otuz yıldır sizin gibi şerefsizleri öldürüyorum. Yeminle son nefesime kadar da öldürmeye devam edeceğim. Sizin gibi pisliklerin aldığı her nefes dünyayı kirletiyor.” diyerek kafasına vurmaya devam ediyordu. Adamın kafası paramparça olmuştu.

Sıla, korumasının uzattığı havluyu alarak yüzüne ve ellerine sıçrayan kanı sildi. Başka bir koruma telefonunu getirerek, “Efendim, Aynur komutanın sizinle görüşmesi gereken önemli bir husus varmış.” diyerek telefonu uzattı. Sıla ellerini sildikten sonra telefonu alarak, “Aldınız mı Mert’i?” diye sordu. Aynur kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Olumsuz. Cezaevinden çıktığı anda çapraz ateşe aldılar bizi. Karşılık verdik ama maalesef Mert’i kaybettik.” dedi ve sustu.

Sıla iyice sinirlenerek, “Ben seni niye oraya gönderdim? Alelade birini de gönderebilirdim. En güvendiğim insanı, yani seni gönderdim ki Mert sapasağlam getirilsin. Aynur, bu sıralar verdiğim bütün işler başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bu hataların nereye kadar sürecek? Beceriksizliğe bir son ver artık ve kendine gel!” diye bağırdı telefonda. 

Aynur sesini çıkarmadan dinliyordu. Bir süre sonra, “Efendim, önemli bir gelişme var.” dedi. Sıla, “Hangi konuda önemli bir gelişme var? Tek tek mi anlatacaksın? Söyle işte!” diye bağırmaya devam etti. Aynur, “Aziz Komutan ve Elfida ile ilgili. Bir de Mezarcı…” dediğinde Sıla sözünü kesip, “Dur, dur, Aziz mi dedin sen?” diye sordu.

“Evet, efendim. Aziz Komutan, dedim.”

“Hemen buraya geliyorsun. Yüz yüze görüşelim.”

“Yoldayım, yarım saate kalmaz varırım.”

“Bekliyorum.” diyerek heyecanla kapattı telefonu.

***

Mezarcı ile buluşabilmek için aklına bir fikir gelmişti. Eğer annesini arayıp izin isterse ve izin verirse hiç kimse onun okuldan çıkmasına engel olamazdı. Sonuçta Elfida, Maskeli’nin kızıydı. Annesinin gücünü kullanmak ilk defa işine yarayacaktı. Tabii annesi izin verirse. Elfida vakit kaybetmeden annesini aradı. Kısa bir sürede telefon açıldı.

Sıla, “Dinliyorum, kızım. Bir sorun mu var?” diye sordu. Elfida biraz durgun bir şekilde, “Senden bir şey isteyecektim.” dedi.

Sıla, “Seninle anlaşmıştık, her ne olursa olsun benimle konuşurken anneciğim, diyerek cümlene başlayacaksın.” diye uyardı.

Elfida annesine kırgındı. Buna rağmen Mezarcı ile buluşmaya gidebilmek için kırgınlığını bir kenara bırakarak, “Özür dilerim, anneciğim. Aklımdan çıkmış.” dedi.

“Bu seferlik affedildin. Söyle bakalım, ne isteyeceksin?”

“Anneciğim, biliyorsun son zamanlarda hoş olmayan şeyler yaşadım. Ayrıca biraz alışveriş yapmak istiyorum. Anneciğim, biliyorsun, yarın cumartesi. Müsaade edersen çarşıya çıkıp biraz alışveriş yapayım. Kafam dağılır.”

“Tamam, kızım çıkabilirsin. Yalnız yanında sınıf arkadaşın Çelik de olacak. Anlaşıldı mı?”

             Elfida biraz düşündükten sonra, “Tamam, anneciğim. Teşekkür ederim. Siz gereken izni alırsınız.” dedi.

“Tamam, kızım. Şu an önemli bir işim var. Sana güveniyorum. Tekrar kaçmayı denemeyeceğini umuyorum.”

“Anneciğim, mezarlıktaki o olaydan sonra aklım başıma geldi. Bir daha asla öyle bir delilik yapmam. Görüşürüz, anneciğim.” diyerek telefonu kapattı. 

Sıla telefonu kapattıktan sonra Aynur’a bakarak, “Elfida yarın okul dışına çıkmak için izin istedi. Büyük ihtimal Mezarcı ile buluşmaya gidecek. Uçağı hazırla, o buluşmaya biz de gideceğiz. Görelim bakalım, o meşhur Mezarcı Aziz mi, değil mi?” dedi.

Aynur, “Efendim, Elfida’nın Mezarcı ile buluşacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” diye sordu.

Sıla hafif gülümseyerek, “O da benim sırrım. Sen dediğimi yap, uçağı ayarla. Cellat ile görüş, durumu Çelik’e anlatsın. Çelik bizim gözümüz olacak.” dedi. Aynur, “Emredersiniz, efendim.” diyerek gerekli tedbirleri almak için ana güvenlik odasına gitti.

***

Elfida annesinin izin vermesine sevinerek Çelik’le konuşmaya gitti. Çelik okul bahçesindeki bankta oturuyordu. Yanına gidip, “Seninle birkaç dakika görüşebilir miyiz?” dedi. Çelik, “Tabii ki. Gel, otur.” diyerek biraz yana kayıp Elfida’ya yer açtı. Elfida oturdu. O sırada Kaan arkalarından geçiyordu. Dikkatini çekince dinlemeye başladı. Elfida, “Yarın çarşıya çıkacağım. Annem -nedendir bilmem- seninle çıkarsam izin vereceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Gelirsin, değil mi?” diye sordu.

Çelik gülerek, “Yemek ısmarlarsan gelirim.” dedi. Elfida, “Ayıpsın, ne istersen ısmarlarım. Yalnız benim biriyle görüşmem gerekiyor. Buradaki en yakın mezarlıkta. Sen de benimle geleceksin ama ben özel görüşeceğim. Bundan kimseye söz etmeyeceksin. Seninle sırdaş olacağız, kabul mü?” dedi masum bir bakış atarak. Çelik, “Sorun değil, bana güvenebilirsin.” diye karşılık verdi. Kaan hemen uzaklaşarak Komiser Yağız’ı aradı.

Continue Reading

You'll Also Like

110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
1.6M 80.3K 42
Kapı aralığından gözüne çarpan çıplak bedenle olduğu yere çakılı kaldı. Alkolün esir aldığı beyni ona oyun oynamıyorsa... Evet, kesinlikle çıplaktı...
9.3M 136K 25
O sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma gü...