Eksik Karanlık

By Cat_theMonster

9K 641 42

Hayatımda bir şeyler eksik. Biraz sevgi, biraz ilgi ve biraz da karanlık. Her sıradan öykü gibi alkollü bir p... More

❣Giriş❣
❣MIDYE
❣TIM
❣KAÇIŞ
❣SORGU
❣AÇIKLAMA
❣DEĞİŞİM
❣HÜZÜN
❣ORMAN
❣HAK
#ÖzgeCanAslan
❣ÖDÜL
❣SAHİPLENMEK
❣JARED
❣LISA
❣YEMEK
❣ZOEY
❣UTANÇ
❣TEKRAR
❣PATRON
❣BENİM
❣ROBIN
❣HATA
❣NORMAL
❣BOŞLUK
❣DÖNÜŞ
❣SES
❣SÜS
❣PİYANO
❣KORKU
❣EMERALD
❣HASRET
❣KULÜP
❣KAPİBARA
❣KABUK
❣SİLİNMİŞ
❣PLAN
❣MERHABA
❣KAHKAHA
❣SINIR
❣BİZ
❣BUZ
❣YUMRUK
❣MÜZE
❣ÇALIŞKAN
❣EFSANE
❣SÜRPRİZ
❣KUCAK
❣AİLE
❣KIRILMIŞ
❣ATEŞ
❣TANRI
❣Final❣
Yarı Yıl Tatili Hediyesi?
uhm, SÜRPRİZ!

❣HOŞÇAKAL

122 10 0
By Cat_theMonster

Selam canlar! Resimdeki kişi Jared oluyor ♡ Multimedya'daki müzikle dinlemenizi tavsiye ederim ve zevkli okumalar dilerim! Seviliyorsunuz x

Bir süre o evde kalacağımızı öğrendim. Jared kendince Marcus'un evde yeterince kaldığımıza kanaat getirmişti. Burası Brad'in bahsettiği 'esas ev' imiş. Bana pekte yaşanılacak bir ev veya bir sokak gibi görünmese de Jared tarafından kabaca uyarıldığım için herhangi bir şey söyleyemedim. O koca kemirgenin yeniden içeri girmemesi için köpek kapısını kapalı tutacak bir şey bulmasını istemek dışında herhangi bir yorum yapmadım. "O neredeyse 2 metre ve şişman bir şey. Gerçekten köpek kapısından sığabildiğini düşünüyor musun yani?" diyerek beni az biraz aşağılaması sonucu aramızda ikimizinde eritmeye çalıştığı buz dağı daha da irileşmeye başlamıştı.

Karnımdaki yara geceye doğru mosmor olmuştu ve acının şiddeti giderek artmıştı. Öyle ki oraya dokunduğumda bile iğne saplıyormuşum gibi oluyordu. Tek yapmak istediğim sırtüstü yatmak ve hiçbir şey yapmamaktı. Öyle de oldu aslında. Jared beni zorla uyumaya zorladı ve ben uyur rolü yaparken yanımda boş bulduğu yere kıvrılıp uyudu. Ancak uyuduğu uyku değil kelimenin tam anlamıyla tavşan uykusuydu. En ufak bir seste, hafif bir kıpırtıda hemen gözlerini açıp etrafı kontrol ediyor ve yeniden uyuyordu.

Gece 8 gibi uyandığımda Jared hala uyuyordu. Onu rahatsız etmeden yataktan kalkmaya çalıştım ancak yine uyandı. Ona gülümseyip yataktan kalktım ve mutfağa yöneldim. Buzdolabının kapağını bir ümitle açtım ancak bomboştu. Şey, küfler dışında bomboş desem daha doğru olur. İğrenerek kapıyı kapattım ve salona ufak bir bakış attım. Eşyaların üzerinde eskiden beyaz olan örtüler vardı. Tozdan dolayı artık renkleri değişmişti.

Giriş kapısına doğru yürüdüm. Ayağımla köpek kapısını ittirmeye çalıştım ancak milim kıpırdamadı ki bu da içimi rahatlattı. Bir daha sürpriz bir kemirgenle karşılaşmayacaktım. Jared'a bakmak için yatak odasının yolunu tutmuş olsam da yarı yolda karşılaştık. "Acıktın mı?" diye sordu. Midem "Acıkmak ne kelime! Kendi kendimi yiyorum şu an!" dememi istese de sade bir baş hareketi ile onu onayladım. Başının ardını kaşıyıp göz ucuyla mutfağa baktı. "Bir süre ailenle mi kalsan?" diye sordu.

Şaşkınca gözlerimi ardına kadar açtım. Ne demek 'bir süre ailenle mi kalsan'? Ne demek! Ben ondan bunu aylarca istemiştim ancak her defasında bunu unutmamı istemişti. Şaka yapıyor olmalıydı. Aileme mi gidecektim yani? Bunu durduk yere neden söylemişti acaba?

"Sen... Ciddi misin? Evime mi?" dedim saklayamadığım neşemle. Hüzüne boğulan gözlerine tezat olacak şekilde gülümsedi. Başını ileri geri sallayarak beni onayladığında ona sarılmak ve sarılmamak arasında kaldım. "Bu nereden çıktı? Yani o kadar zaman ben istemiştim ama hiç izin vermemiştin." diye sordum. Belki de üzümü yeyip bağını sormamalıydım ancak merak her yanımı sarmıştı. "Seni korumaya çalışırken sana zarar verdiğimi fark ettim. Söylediklerim yanlıştı. Sen evcil olması gereken bir hayvan değil insansın. Sana böyle davranmamalıyım. Ayrıca bir süre yaşayacak pek bir yerimiz yok. Hemen hemen her yerde senin için bekleyenler var ve en güvenlisi seni kendi evine götürmem. Hem birini seviyorsan özgür bırak demediler mi? Öyle yapacağım. Sen fark etmeden seni korumaya devam edeceğim, bundan şüphen olmasın."

Jared'ın konuşması bitince ona sıkıca sarıldım. O da buna karşılık verdiğinde karnımdaki yara acıdı ama umursamadım. Beni korumaya çalışırken bana zarar verdiğini fark etmesi iyi bir şeydi. Artık oradan oraya hırpalanmayacaktım. Sürekli koşuşturmanın içinde olmayacaktım. "Siz ne yapacaksınız peki?" diye sordum. Onları bırakıp evime, onların sahip olmadığı aileme giderek onları yarı yolda bırakmak istemiyordum. Onlar birbirlerinin ailesiydiler. Bende bu aileye dahil oluyorken şimdi gidiyordum. Babama, anneme, kardeşime gidiyordum.

Melina'ma, kuzucuğuma.

"Bir süre aileme gideceğiz biz de." dedi. Jared'ın ailesini çok merak ediyordum. Sonradan öğrendiğim ağabeyini özellikle. Annesini cana yakın, sevimli bir bayan olarak hayal ediyordum. Babasını ise biraz gaddar. İki erkek kardeşin ise birbirine benzediğini düşünüyordum. Onlarla tanışamayacaktım ama olsun. Bende kendi aileme gidiyorum.

Sarılmayı kestik ve alnıma bir öpücük kondurdu. Dudakları bir süre alnımda öylece kaldı, sonra ise geri çekildi. Kapının kilidini açıp dışarıya çıktı. Peşinden çıkmamdan sonra kapıyı kilitledi. Araca yerleştik ve yola çıktık. "Peki bavulum? Giysilerim? Eşyalarım?" dedim. Marcus'un evde kalmıştı her şeyim. "Marcus'a gidiyoruz zaten. Birinin eşyalarını karıştırmasını sevmeyeceğini düşündüm." dedi. Kıkırdayıp "Sen karıştırmıştın ama." diye itiraz ettim.

Gülümseyerek "Ben biri değilim." dedi. Onaylayan bir mırıltı çıkardığımda yola değil bana bakmaya başladı. Vitesin üzerindeki elinin üzerine kendinimkini koydum. "Sen Jared'sın." dedim başımı eğip. Yanaklarımdaki sıcaklığı hissediyordum. "Hayatımı değiştiren kişisin." diye mırıldandım. Duymamasını istiyordum. Ama içimde kalmasını da istemiyordum. Yine de duymuş olacak ki burnundan güldü.

Marcus'un evine gittiğimizde Jared, aracını garaja koyma ihtiyacı dahi hissetmedi ve kaldırıma park etti. Tam önümde duran saray yavrusuna son kez baktım. Koskoca bir ay burada kalmıştım ancak gizemlerle süslü bu evi yeterince keşfedememiş, onu olduğu gibi sırlarla bırakmıştım. Ahşap kapının önüne vardığımızda bir çalışan bize kapıyı açarak bizi içeriye buyur ederce bir adım geri çekildi. Kapıdan ilk giren ben oldum ardımdan Jared.

Üst kata çıkan merdivenleri tırmanmaya yeni başlamıştım ki Jared "Bahçeye çıkacağım." diye konuştu. Duraksayıp ona bakmaya kalktım ancak o çoktan arkasını dönmüş, cebinden çıkardığı sigara kutusuyla bahçeye yönelmişti bile. O gözden kaybolana kadar ardından baktım sonra da üst kata çıkmaya kaldığım yerden devam ettim. Odamın kapısını açtığımda her şey yerli yerindeydi.

Gözümün önünde Jared ile olan yastık savaşı canlandığında dolaba ilerleyip başımı giysilerimin arasına gömdüm. Bu tür şeyleri anımsayarak kendimi hüzne boğmama gerek yoktu. Yine de kendime engel olamıyordum. Sanki tam arkamda o an yeniden canlanıyordu. Omzumun üzerinden ardıma baktım sanki o anı gerçekten görebilecekmişim gibi. Tebessümle pencerenin önüne gözüm kaydı. Yere oturup ağladığımda Jared'ın yanıma çökmesi.

Dolabın yanında duran bavulumu yatağın üzerine koyup fermuarını açtım. Giysilerime doğru ilerlerken pencerenin önünden geçtim. Jared ve Marcus dışarıda durmuş sigara içip bir şeyler konuşuyordular. İlk sigara içişimi anımsadım bu kez. Bu olaydan öylesine uzaktım ki Jared bana ne an ne yapacağımı söylemese tüm dumanı ciğerlerime çekmiş olacaktım. Ve tabi ki ardından yaşanacak olan öksürük krizimi saymıyorum bile.

Rafta duran dürülmüş giysilerimi olduğu gibi alıp bavuluma koydum. Bunu birkaç kez tekrarladım ve askıda olan 4 elbisemi de özenle katlayıp bavuluma koydum. Kitaplarım, takılarım ve buna benzer ıvır zıvırlarımı da bavuluma koydum. Üzerimdeki giysilere baktığımda kendime engel olamayarak iki parça giysiyi alıp banyoya yöneldim. Kot ve kazak giymem daha doğru olacak gibi gelmişti. Özel durumlar dışında pek etek giyen biri değildim. Rahatına düşkün bir kız olduğum söylenebilir sanırım.

Sonunda valizim hazırdı. Odaya son bir kez bakıp eksik bir şeyin olup olmadığını kontrol ettim. Her şey tamam görününce valizimi sürükleyerek merdivenlere yöneldim. Zar zorda olsa bavulumla birlikte sağ salim basamakları indim. Ağır olduğu için kollarımı acıtmıştı ancak kısa sürede bu acı geçecekti. Esas acıyan şey karnım olmuştu. Giyinirken morarmış olan çizgime bakmış, dokunmaya kalkmış ve acıyla yüzümü buruşturup kazağımı çekiştirerek o bölgeyi kapatmıştım.

Bavulumu merdivenin başında bırakıp Jared'ın yanına gitme kararı aldım. Ancak Jared bahçede yoktu. Marcus yalnız başına belli bir noktaya bakıyordu. Gidip yanında durdum ve nereye baktığımı bilmesem bile onu taklit ederce tam karşımdaki uzak bir noktaya gözlerimi diktim. "Demek gidiyorsun, Küçük Hanım?" dedi Marc. Başımı ona çevirip "Öyle." dedim. Bu kez taklit sırası ondaydı. Bakışlarımız kesişti.

"İyi olacak mısın?" diye sordu. "Ben iyi olacağım. Peki ya siz? Sen, Jared, Brad ve diğerleri?" yanıtını verdiğimde bunu bekliyormuş gibi "O kalın kafalıya burada kalabileceklerini söyledim ama tek söylediği şey bana yeterince ağırlık olduklarıymış. Evet, bu ev hepimiz için çok küçük (!)" diye parladı. Bir süre sessiz durduk ve "Merak etme. Herkese ben bakarım. Uzağımda olsalar bile. Herkes iyi olacak." dedi. Başımla onayladığımda bana sarıldı. Ona karşılık verdim. "Bir şey olursa burayı biliyorsun." diye uyardı ve sarılmayı kesti.

Jared ardımızdaki kapı aralığında bizi izliyordu. Bunu ancak sarılmayı kestiğimizde fark edebildim. "Hazırsan gidelim mi?" diye sordu Jared. Onaylayan bir mırıltı çıkardım ve yanına yöneldim. Marcus'a el sallayıp tam birkaç adım attım ki bana seslenmesi ile ona baktım. "Arkadaşın tipim değil. Söyle ona ümitlenmesin. Ayrıca bakışlarını da kontrol etsin. O bakışlardan zihninde geçen tüm hayallerini görebiliyordum." dedi. Gülüp başımla onu onayladım ve evden çıktık.

Jared bavulumu aracın arka koltuğuna yerleştirmişti bile. Kemerlerimizi bağladık ve yola koyulduk. "Bu biraz uzun bir yolculuk olacak, Midye. İstersen uyu. Yaklaştığımızda seni uyandırırım." diye fikir önerdi. "Hayır, buna gerek yok." dedim olabildiğince kibar bir şekilde. Radyonun sesini açtık ancak ne o konuştu ne de ben.

Dakikalar birbirini kovalayıp durdu. Sonunda tanıdığım, içinde büyüdüğüm sokağı görünce kalbim göğüs kafesimi delecekmiş gibi güçlü atmaya başladı. Ellerim terlemişti ve boğazım kurumuştu. Aylarca bunu istemiştim ve sonunda gerçekleşiyordu. "Torpidoda telefonun var." dedi Jared evin önünde aracı kenara çekip. Telefonumu da alıp önce saate baktım sonra da kotumun cebine tıkıştırdım.

Artık göz göze olacak şekilde duruyorduk. "Bu bir veda değil." dedim teselli etmek isterce. Gülümsedi sadece. "Gidebilirsin. Bir şey söylemene gerek yok." dedi. O an anladım. Kırgındı. Aileme dönme fikrine balıklama atlamış, onun düşüncelerini hiçe saymıştım. "Jared..." Sözümü "Şşşt." diyerek böldü. Bir evime baktım bir de yüzüne.

Alnıma bir öpücük bıraktı ve gözlerini kaçırdı. "Seni seviyorum." cümlesi döküldü dudaklarımdan. Bakışları bana baksa da beni görmüyor gibiydi. "Bende seni seviyorum, Midye." dedi. Araçtan inip benim tarafıma geldi ve kapıyı açıp "Bu anı daha da zorlaştırmayalım." deyip inmemi bekledi. İndiğimde bavulumu da araçtan indirdi. Yerine yeniden yerleşti ve ben eve girmeden gitmeyeceğini söyledi. Bir süre duraksadığımsa "Sözünü unutma. Sigara yok." dedi. Gülümseyerek onayladım. Başıyla evimi işaret etti. Eve doğru hızla koşmaya başladım. Bavulumun tekerlekleri kaldırım taşlarında sürekli takırdayıp tıkırdıyordu. Evim artık iki adım ötemdeydi.

Kapıda durup kısaca soluklanıp kapıyı çaldım. Annem kapıyı açınca bana sıkıca sarıldı ve birbirimizin kokusunu içimize çektik. Ardından babamla sarıldım. Melina çoktan uyumuştu diye ona sarılamadım ama olsun. Anneme okulun tatil olduğuyla ilgili bir şeyler zırvaladım ve bavulumu alt katta bırakarak Melina'nın odasına koştum. Üzerimi bile değişmeden hızla yanına sokuldum ve ona uykusunda sarılıp bende uykunun tatlı kollarına kendimi bıraktım.

Continue Reading

You'll Also Like

296K 22K 52
WATTYS 2018 KAZANANI! (KAHRAMANLAR KATEGORİSİ) Hreak ayağa aheste bir şekilde kalktıktan sonra kenarda yayılmış geniş postları eğilerek aldı. Geniş...
2M 95.6K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
3.1M 7.1K 1
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
1.3M 78.8K 51
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.