Eksik Karanlık

By Cat_theMonster

9K 641 42

Hayatımda bir şeyler eksik. Biraz sevgi, biraz ilgi ve biraz da karanlık. Her sıradan öykü gibi alkollü bir p... More

❣Giriş❣
❣MIDYE
❣TIM
❣KAÇIŞ
❣SORGU
❣AÇIKLAMA
❣DEĞİŞİM
❣HÜZÜN
❣ORMAN
❣HAK
#ÖzgeCanAslan
❣ÖDÜL
❣SAHİPLENMEK
❣JARED
❣LISA
❣YEMEK
❣ZOEY
❣UTANÇ
❣TEKRAR
❣PATRON
❣BENİM
❣ROBIN
❣HATA
❣NORMAL
❣BOŞLUK
❣DÖNÜŞ
❣SES
❣SÜS
❣PİYANO
❣KORKU
❣EMERALD
❣HASRET
❣KULÜP
❣HOŞÇAKAL
❣KABUK
❣SİLİNMİŞ
❣PLAN
❣MERHABA
❣KAHKAHA
❣SINIR
❣BİZ
❣BUZ
❣YUMRUK
❣MÜZE
❣ÇALIŞKAN
❣EFSANE
❣SÜRPRİZ
❣KUCAK
❣AİLE
❣KIRILMIŞ
❣ATEŞ
❣TANRI
❣Final❣
Yarı Yıl Tatili Hediyesi?
uhm, SÜRPRİZ!

❣KAPİBARA

97 11 0
By Cat_theMonster

Canlar! Keyif dolu okumalar dilerim! Seviliyorsunuz!

Oturduğum yerde geri geri ilerlerken karanlıkta ne olduğunu seçemediğim cisime gözlerimi diktim. Sırtım duvara yaslandığında derin soluklar almaya başladım. Birkaç tıkırtı sesi giderek yaklaştı ve yeniden durdu. O şey üzerime doğru koşmaya başlayınca çığlık çığlığa ayağa kalktım ve yatağın üzerine atlayıp koca bir çatırtı eşliğinde kapıya doğru zıpladım. Arkama bakmama gerek kalmadan duvara çarptığını işittim. Bunu fırsat bilerek merdivenlerden nefessizce aşağıya koştum. Son 5 basamağı atladığımda bileklerimde zonklama hissetsem de aldırmadım.

Kapıyı açıp bahçeye çıkmaya çalışsam bile kilitli kapı buna engel oldu. Merdivenlerde takırtı sesleri yankılanınca bir çığlık daha atıp kaçabileğim bir pencere baktım. Gözlerimdeki yaşlar, görüşümü bulanıklaştırdı. Birkaç pencereyi zorladığımda onların da kilitli olduğunu anladım. Tam arkamda nefes alış veriş duyduğumda sabit durdum. Göz ucuyla hemen yan tarafımdaki yüksek pencereyi fark ettim.

Atik bir hareket ile pencereye koştum ve koltuğun üzerine çıkıp hemen yanındaki kitaplığında üzerine çıktım. Pencere açılınca ümitle gülümsedim. Her şey yolunda derken...

"Sıkıştım!"

Eteğin beli pencereye sıkışınca yarım içeride yarım dışarıda kaldım. Kımıldadığım an sırtüstü olacak şekilde evin içine hatta belki o yaratığın üzerine düşebilirdim. Dişlerimin arasından "Jared! Senden nefret ediyorum! Off!" diye sızlanıp arkama baktım. 2 metreye yakın bir şey orada duruyordu ve benim gibi soluk soluğaydı. Ayaklarımı basıp destek alabileceğim bir şey aradım ama bacaklarım boşlukta salladı. Pencerenin dışındaki kollarımda boşlukta kalınca soluklanıp yüzüme düşen saçları ardıma attım.

Aklıma gelen düşünceyle çığlık ilr oflama arası bir ses çıkardım. Ya Jared tüm gece gelmezse? Ya birine bir şey olmuşsa ve ben burada uzun süre böyle kalacaksam? Aman ne güzel, saatlerce buradayım(!)

Güneş etrafı aydınlatmaya başladığında ben pencereye sıkışmış halde uyuyakalmıştım ama pencere karın bölgeme battığından rahatsız olup uyandım. Bacaklarım uyuşmuştu, yastık olarak kullandığım kollarımda öyle. Pencerenin dışa doğru olan çıkıntısı olmasa şimdiye kesinlikle ortadan bölünmüştüm. Ardıma bakmaya çalıştım. Yaratık hala oradaydı ve uyuyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken dengemi kaybedip az kalsın düşüyordum.

Kapının açılıp kapanma sesini işittim gibi geldi. Sonra da ayak sesleri merdivenlere yöneldi. Bir süre sessizce bekledim. Tam ses çıkarmaya karar verdiğimde Jared'ın "AMELIA? AMELIA! NEREDESİN?!" diye bağırarak merdivenleri indiğini fark ettim. Dış kapının sesini bir kez daha duyduğumda rezil olmayı göze alarak "Jared." dediğimde durduğunu duydum. Başımı pencereden aşağıya doğru serbest bırakıp "Jared. Buradayım." dedim.

Yakınımda durduğunda kıkırtı duydum. "Popomu dikizleme!" deyip ayaklarımı salladığımda yine dengemi kaybettim ve çığlık attım. O anda kocaman bir kahkaha odada (hatta tüm evde) yankılandı. "Dur, dur! Kıpırdanma." deyip yanıma yaklaştı ancak gülmeyi kesmedi. Koltuğun üzerine çıkıp "Şimdi seni ayaklarından tutup kaldırmayı deneyeceğim sende neren takıldıysa onu düzelt." dedi. "Kanatlarım takılmış! Ay nasıl düzeltirim ben?" diye ona takıldım.

"Bak bırakırım seni kalırsın orda!"

Tehdit ettiği için "Tamam, tamam! Sustum!" dedim. Dizlerime doğru beni tutup kaldırdığında eteğin belini çekiştirdim ama kurtaramadım. "Olmuyor!" dedim. "Bir daha dene." dediğinde oflayıp yine denedim. O beni çektiği an bende tam eteği kurtardım. Koltuğa basmak yerine düşüyorken Jared beni hızla kendine çekerek düşmeme engel oldu. Başımı göğsüne gömdüğümde "İyi misin?" diye sordu. "Bacaklarım uyuşuk. Beni bırakma." diye yanıtladım.

Başıma bir öpücük bırakıp "Asla." dedi. Bir süre öylece durduk ve uyuşukluk geçti. "Ne yapıyordun sen orada öyle? Yine kaçmaya mı çalışıyordun?" dediğinde yerdeki yaratığı işaret ederek "Şundan kaçıyordum." dedim. Bir kahkaha daha attı ve "O bir evcil hayvan." dediğinde kendime engel olamayıp "Oha!" diye bir yorum yaptım. "Ne evcil hayvanı? Bu bildiğin ayı!"

"Buna Kapibara* deniyor. Kedi veya köpek gibi evcil hayvan işte. Henüz çokta büyük değil." dedi. Ona yan yan baktığımda yüzündeki sırıtışı gördüm. "Sakın!" diye uyardım ancak "Artık yeni hayvanımız." dedi. Oflayarak koltuktan insem de şu "evcil hayvan"ın bana attığı kötü bakış ile koltuğa yeniden çıktım. "At şunu dışarı!" dedim ağlarca. Koltuktan inip hayvanın yanına yaklaştı. Bir süre okşadıktan sonra "Adını bile buldum. Kesinlikle bir yere gittiği yok." dedi.

Ona imalı bir bakış attığımda "İnci." diye yanıtladı. "Ben Midye'yim o da İnci'm öyle mi? Hayır, hayatta olmaz! At onu dışarı!" dedim. "Köpek kapısı var. Oradan yine girecek içeriye." dedi. Bir süre daha evde evcil hayvan istemeyen anne ve hayvanı sahiplenmek isteyen oğul gibi tartıştıktan sonra son noktayı koydum.

"Ya o ya ben!"

Bu cümlem ile bir süre duraksayıp ardından onu kapıdan dışarıya attı ve köpek kapısını kilitledi. Rahat bir nefes alıp yere oturdum. Zemin bile koltuktan daha temiz bir hal almıştı çünkü üzerinde ayakkabılarımızla tepinip durmuştuk. Geri geldiğinde kapı aralığında bir süre durdu. Tüm vücudunu çabucak inceleyip "Yaralandın mı?" diye sordum. Başını iki yana sallayıp elini uzattı. Ondan yardım alarak ayaklandım ve üzerinde bir kez daha göz gezdirdim. "Beni neden oraya götürdün? Eğleneceğiz ve kafa dağıtacaksın, demiştin; senden gizlice çatışıp kız zannedeceğin biri seni karanlık bir eve getirip korkunç bir kemirgenle yalnız bırakacak, değil!" diye ona kızdım. Üzerime şöyle bir bakıp "Yaralanmış gibi görünmüyorsun." dedi. Bluzumun ucunu eteğimin içinden çıkartıp karın bölgemi görünür yaptım. Morarmış bir şerit ve pencerenin derime gömülmüş izi vardı. Oraya baktıktan sonra "Anladın mı?" derce yüzüne baktım.

Bir süre çizgiye bakmaya devam ettiğinde bluzu çekiştirerek görüş alanını kapattım. "Ne yapacağız burada? Neden getirdin beni buraya? Güya güvenilir olduğu için mi?" dedim. "Seni uyurken bulmayı ve bir süre yanına kıvrılıp uyumayı düşünmüştüm. Uyandığımızda ne yapacağımıza karar veririz filan diye tahmin etmiştim." diye yanıtladı.

Yüzüne boş boş baktım. "Cidden bunu düşündün mü?" sorusunu sordum. Olumlu yanıt alınca bakışlarım ona aptal olduğunu söylüyordu. "Yani benim kız sandığım ancak araçta erkek olduğunu öğrendiğim biri tarafından bu karanlık eve getirileceğimi, benim ise hiç umursamadan yatıp rahatça uyuyacağımı mı düşündün? Korkacağım, panik olacağım veya klostrofobi krizine girebileceğim aklına gelmedi mi? Her taraf karanlıktı ve bu pencereden dışarıya yarım salkıyorken bile siyah bir kutudaymışım gibi hissediyordum. Her an karanlıkta biri belirecek ve bir kurbanlık hayvan gibi duran bana bir zarar verecek diye endişeden ölüyordum burada!" dedim.

Bana sarıldığında "Dokunma bana!" diye bağırdım. "Sarılarak hiçbir şeyi düzeltemezsin. Sen bu gece sebebini bilmediğim bir şekilde beni oraya götürdün ve beni tanımadığım birinin yanında sonra da karanlık bir evde bıraktın ama nasıl olduğum hiç aklından geçmedi." dedim. "Marcus'un evinde hizmetçilerle bıraksaydın ya beni! Daha güvende olurdum orada."

Bir an gözlerindeki pişmanlığı gördüm ancak bu bir saniyeden daha kısa sürmüştü. Aniden sağ koluma dolanan sıkı parmaklar ürkmemi sağlarken beni hızla kendine çekti. Sinirden hırıltılı bir şekilde soluyordu. "Bana bak." diye tısladı. "Sen burada bir kedi gibisin. Evcil olması gereken bir ufaklık. Bense seni evcilleştirecek olan kişi. Eğer bana hesap sormaya başlarsan şu karnındaki yara senin son ve en büyük yaran olmayacak. Bunu kafana iyice sok, anladın mı? İstesem seni şu bahçe kapısının önüne koyar ve onlarca insanın seni öldürmek için birbirini yemesini keyifle izlerim ancak ben ne yapıyorum? Sırf kılına bile zarar gelmemesi için kendimi, Lisa, Robin, Zoey, Marcus ve bir sürü kişiyi daha riske atıyorum. Beni sev diye çabalamaktan bıktım. İyi bir kişiliğe sahiptin ancak giderek çığrından çıkmaya başladın ve sana olan sevgimle saygımı her defasında daha da aza indiriyorsun. Bu benim açımdan değil senin açından kötü olur, şimdiden söyleyeyim."

Korkudan iyice açılmış gözlerimle Jared'ın ilk kez gördüğüm bu yanını izledim. Burun delikleri genişlemiş, gözleri kısılmıştı. Boynunda iri bir damar belirmişti. Kolumda iz bırakacak olan parmaklarındaki eklemler beyazlamıştı ve kolundaki hemen her damarını görebiliyordum. İçimdeki cesareti bularak gözlerine baktım ve içimden geçenleri usulca söyledim. "Beni senin yüzünden öldürmek istemiyorlar mı? Bana değer verdiğin için yani. Ben bir şey yapmadığım halde ölmemi istiyor değillerdir. Senin canını yakmak için beni öldürmek istiyorlardır. Yanılıyor muyum?"

Kısılan gözleri normale dönerken kolumdaki parmakları bolardı. Afallamıştı. "Ben..." diye başladığı sözünü kesip "Seni seviyorum." dedim. "Bir ay boyunca sen yokken anladım bunu. Bana kendini sevdirmeye filan çalışma. Beni evcilleştirmeye de çalışma. Sadece kendin ol ve bırak bende ben olarak kalayım." diye devam ettim.

Kolumdaki parmaklar aşağıya doğru kayıp elimi tuttuğunda hafifçe tebessüm ettim. Duyması gereken şeyleri duymak istedikleriyle birleştirip söylemem onu da sakinleştirmişti. Böyle bir anda ona daha da bağırmam çok büyük bir hata olurdu. Ateşe ateşle karşılık veremezdim. Bir defalığına bile olsa su olmam gerekiyordu. Ona aşık değildim ancak o bir ay boyunca Sienna için yas tutarken ona birazda olsa bağlandığımı hissetmiştim. Belki de sevmeye yeni başlıyordum. Belki zamanı gelince onu asla bırakmak istemeyecektim, kim bilir?

Bana zarar veren bir sevgi içindeydim ama bu, beni yakıp kül eden bir aşk ateşi değildi. Gerek bedensel gerek ruhsal zarar almamı sağlayan Jared'ın bana olan sevgisiydi.

Bölüm Sonu.
Kapibara*: Anavatanı Güney Amerika'dır. En büyük kemirgen olarak bilinir. Evcil hayvan olarak beslenilebilir.

Continue Reading

You'll Also Like

3.1M 7.1K 1
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
916K 57.4K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
2M 95.8K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
5.8M 190K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...