HAYATA DÖNDÜREN AŞK (Tamamlan...

By eylulayazzz

7.3M 212K 17.6K

Canından çok sevdiği kadını bir anlık şehvete kapılıp aldatan bir adamdı Ege. Güvendiği, hayatımın aşkı dediğ... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
KUTLAMA (Elif'ten)
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
BALLARIM :)))
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
TATLILARIM :))
ALINTI
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
ALINTI
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
MÜJDEEEEE :)))
ALINTI
57. BÖLÜM
ALINTI
58. BÖLÜM (Part I)
ALINTI
58. BÖLÜM (PART II)
ALINTI
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM (Melif Çifti)
61. BÖLÜM
62. Bölüm
63. BÖLÜM
Final
İmkansız'ım

48. BÖLÜM

63.9K 2.5K 79
By eylulayazzz

MEDYADA ELİF :)



ADELİNA'DAN


"Ne oluyor Elif, neden ağlıyorsun?"

"A..Adelina.."

"Ne oldu?"

"Ça...buk gelin. Me.. Melih'e bi..şey oldu. N'olur ça..buk gelin."

Melih'e bir şey mi olmuştu? Kahretsin!

"Alo Elif orada mısın?"

"Elif?"

Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktığımda Elif'in çoktan kapatmış olduğunu fark ettim. Panik içerisinde Uraz'ın yanına gitmeye çalışırken bir yandan da düşünüyordum. Melih'e ne olmuştu? Kaza mı geçirmişti? Vurulmuş muydu? Düşmanı mı vardı? Ne olmuştu, Tanrım ne olmuştu?

Ah tabi ya! Kesin uyuşturucu krizine girmişti.

Hızlı adımlarla erkeklerin oturduğu tarafa yöneldiğimde insanların bana baktığını hissediyordum ama umrumda değildi. Bir yanda abim gibi sevdiğim Melih, diğer yanda can dostum dediğim Elif vardı. Eğer Melih'e bir şey olursa Elif bununla nasıl baş ederdi?

"Bir şey mi oldu gelin ağam?"

"Uraz nerede?"

"Ağam ilerideki masada oturuyor. Çağırayım mı?"

"Beni oraya götürür müsün?"

"Elbet götürürüm gelin ağam."

Birkaç adım sonra nihayet Uraz'ı görebilmiştim. Göz göze geldiğimiz an, surat ifademi anlamış olacak ki birden ayaklandı. Hızla bana doğru geldiğinde insanların bakışları artık tamamen bize odaklanmıştı.

"Ne oldu?"

Uraz'ın sesindeki paniği hissettiğimde onu sakinleştirmek istedim ama elimden gelen bir şey yoktu. Melih onun kardeşim dediği adamdı.

"Melih'e bir şey olmuş. El..."

Uraz cümlemi dahi bitirmeme fırsat vermeden atıldı.

"Bir şey mi olmuş? Ne olmuş düzgünce anlatsana şunu."

İkinci cümleyi bağırarak söylediğinde davul zurna susmuş, ortam koyu bir sessizliğe bürünmüştü.

"Bilmiyorum. Elif aradı, ağlıyordu ve doğru düzgün bir şey demedi. Melih'e bir şey oldu hemen gelin dedi."

"Ne olmuş olabilir ki? Tanrım, kafayı yiyeceğim."

"Bence krize girdi."

Uraz sanki bu ihtimali daha önce hiç düşünmemiş gibi başta şaşırsa da sonunda kendine gelebilmişti.

"Bilmiyorum olabilir. Hemen gidelim."

Onu başımla onayladığımda arkamdan gelen sesle o tarafa döndüm.

"Ne oluyor oğul?"

Raber babam yanımıza gelmiş endişeyle bize bakıyordu. Uraz'ın gözleri bir şey düşünüyormuşçasına dalmıştı ve adamcağızı daha fazla endişelendirmemek için hemen atladım.

"Melih rahatsızlanmış, Elif bizi İstanbul'a çağırıyor baba."

Cümlemi bitirdiğim an Uraz'ın tok sesini duydum.

"Hemen iki tane uçak bileti ayarlayın, hemen!"

Beni buraya getiren adam hızla yanımızdan ayrılırken babam sorular soruyordu ama pek odaklandığım söylenemezdi. Kafam İstanbul'daydı. Melih'in durumu çok mu ciddiydi? Melih'e bir şey olursa ne yapardık? Hadi kendi üzüntümü geçtim, Elif ile Uraz ne yapardı? Birinin yıllardır can dostuydu, diğerinin ise sevdiği, aşık olduğu adamdı. Hem çocuğunun babasıydı. Daha bebekleri bile doğmamıştı. Eğer Melih'e bir şey olursa o bebek babasız ne yapardı? Uraz amcası olarak ne kadar yetebilirdi ki ona? Elif bu enkazından altından nasıl çıkardı?

Tanrım! Lütfen Melih'e bir şey olmasın, lütfen.

"Cevap verin artık! Ne olmuş Melih'e diyorum size?"

Babamın yüksek oktavda çıkan sesiyle her ne kadar yerimden sıçrasam da bozuntuya vermemeye çalıştım. Uraz cevap verecek mi diye baktığımda biriyle telefonda konuştuğunu anladım. Sanırım hastanenin başhekimiyle konuşuyordu. Kullandığı kelimelerden bunu anlamıştım.

Babam hala cevap beklerken ne demem gerektiği konusunda kararsızdım. Onlar Melih'in uyuşturucu kullandığını bilmiyorlardı ve benim de bu sırrı paylaşmaya hiç niyetim yoktu.

"Bilmiyoruz ki baba. Elif aradı, Melih'e bir şey oldu hemen buraya gelin dedi. Ağlıyordu, pek bir şey anlatamadı zaten. Biz gidelim bakalım, size ne olduğunu anlatırız."

"Bak Adelina, eğer önemli bir şey olur da bana söylemezseniz sizi çok fena yaparım. Ne de olsa o benim oğlum sayılır."

"Yok babacım neden saklayalım ki? Her şeyi olduğu gibi anlatacağım, merak etme."

Babamı ikna ettiğimden pek emin olamasam da yapacak bir şey yoktu. Melih'in durumu hakkında bir şeyler uyduracaktık artık.

Bilet ayarlamaya giden adam koştur koştur yanımıza gelirken Uraz da telefonu kapatmış, tüm ilgisini gelen adama vermişti.

"Yarım saat sonrasına bilet aldık ağam. Gelin ağam ve siz. Eşyalarınızı hazırlamaları için konağa telefon ettim ama yetişeceğini pek sanmıyorum."

"Tamam Hasan sağ ol. Eşyalar kalsın önemli değil. Sen bizi havaalanına bırak hemen boş ver gerisini."

"Emrin olur ağam."

...

ELİF'TEN


Melih'in çatalı tutan eli titremeye başladığında ne olduğunu anlayamadım. Dikkatle ona baktığımda terlemeye başladığını gördüm. Ev çok mu sıcaktı ki? Ben neden sıcaklamamıştım? Allah Allah!

Başımı eğip yemeğime odaklanmaya çalıştığım esnada yere düşen çatalın çıkardığı tiz sesi duydum. Kafamı kaldırıp Melih'e baktığımda sadece ellerinin değil, tüm vücudunun titremeye başladığını gördüm. İçim panikle dolarken, yine gözleri odağını kaybetmişçesine bakmaya başlamıştı. Yerimden hızla kalkıp ona yaklaştım. Çatalını almak için eğildikten sonra doğrulamamıştı ve birden bire yere düştü. Ben ne olduğunu hala anlayamazken Melih yerde hala titriyordu. Dizlerim üzerine çöküp elini tuttuğumda bir şeyler mırıldandı ama anlayamadım. Gözleri kapanmaya başladığında ben hala konuşuyordum ama cevap vermiyordu. Tanrım! Neler oluyordu?

Melih'in gözleri tamamen kapandığında korkudan bağırmaya başlamıştım. Ne olmuştu? Melih neden titriyordu? Neden bu kadar çok terlemişti? Neden kendinden geçmişti? Ölmüyordu değil mi?

Aklıma gelen son ihtimalle çığlıklarım daha da yüksek bir hal almıştı. Kapının birden kırılıp içeriye emniyeti açılmış silahla korumaların doluştuğunu gördüğümde biraz olsun sevinmiştim. Tamam, ben panik halindeydim ama onlar ne yapacağını bilirdi değil mi?

"Elif Hanım ne oldu?" dedi hızla yanımıza yaklaşan adam.

"Bi..bilmiyorum."

Gözlerimden akan yaşların tuzlu tadını alıyordum konuşurken. Gerçekten de ne olmuştu?

"Ambulans çağıralım."

"Hayır hayır geç gelebilir. Arabaya taşıyalım, hastaneye biz götürelim."

"Atalar Hospital'ı arayın hemen biriniz."

Korumaların kendi aralarında konuştukları şeyleri duyuyordum ama tepki veremiyordum. Yaptığım tek şey ağlamaktı.

Melih'i aceleyle arabaya taşırlarken adamlardan bir tanesi benim yanıma geldi. Refleksle kendimi ondan uzaklaştırdığımda adamın gözlerinde gördüğüm şey anlayış mıydı?

"Kendinize gelin lütfen Elif Hanım. Bir şey olmayacak, korkmayın."

"Ol..mayacak de..ğil mi?"

"Olmayacak tabi. Melih Bey uyandığında sizi böyle mi görsün?"

Doğruydu. Melih uyandığında beni böyle sefil bir halde gördüğünde çok kızardı.

"Ha..haklısın görme..sin."

"Hadi biz de hastaneye gidelim."

Başımla onaylayıp adamın uzattığı ele baktım. Normalde olsa erkeklere dokunmaktan çekiniyordum ama eğer bu el beni Melih'e götürecekse tutar mıydım? Cevap belliydi. Eğer bu el beni Melih'e götürecekse her şeyi yapardım.

...

Hastaneye geldiğimizde herkes Melih için seferber olmuştu. Bir yandan doktorlar onunla ilgilenirken, kim olduğunu bilmediğim insanlar da beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu pek mümkün oluyordu maalesef çünkü beni sakinleştirebilen tek insan Adelina'ydı.

Adelina?

Tabi ya! Onlara haber vermeyi unutmuştum. Yanımdaki konuşan insanları umursamadan korumalardan birinin elime tutuşturduğu çantadan telefonumu çıkardım. Adelina'nın numarasını bulup aradığımda, ki rehberimde sadece üç kişi vardı, titreyen ellerimle kulağıma götürdüm. Birkaç saniye sonra telefon açıldığında başlarda konuşamasam da en sonunda Melih'e bir şey oldu, buraya gelin demeyi başarmıştım.

Aradan kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama ben artık sabrımın sınırındaydım. Kime ne sorarsam sorayım bir türlü cevap alamıyordum ve bu beni delirtiyordu. En son Melih'in bulunduğu odadan çıkan hemşireye nasıl olduğunu sorduğumda yine doğru düzgün bir cevap alamamıştım ve sınırlarında dolaştığım sabrım da artık taşmıştı.

"Neden kimse bir şey söylemiyor? Ne oluyor diyorum size? Melih'in nesi var cevap verinsenize. Allah'ın cezaları konuşun artık!"

Boğazım yırtılacak kadar yüksek bir sesle bağırdıktan sonra karnıma giren sancıyla olduğum yerde sarsıldım. İki yanımda yumruk yaptığım ellerim karnıma ulaştığında acıdan nefes alamaz hale gelmiştim. İnsanların bana dokunduğunu hissediyordum ama maalesef hiçbir tepki veremiyordum. Beni içine çeken bir karanlık vardı ve ben bacaklarımda hissettiğim ıslaklıkla birlikte çoktan o karanlığa teslim olmuştum.




Biraz kısa oldu farkındayım ama şimdilik ancak bu kadar yazabildim. Bundan sonra sizi bekletmeyeceğim, çünkü sınavlar bitti :)

Ve dediğim gibi hepinizi 'sadece umut' adlı hikayeme bekliyorum :))

Continue Reading

You'll Also Like

467 75 9
📍Aşk şeriatın sancılı göbeğindeki yanardağ idi ikisi hem helal hem haram 📍 Kan damlaları sıçradı kiminin yüreğine kimin yüzüne Nereye sıçradığı ya...
2.5M 73.7K 31
"Bana bak Ayaz, bir daha bana herhangi bir şeyini taşıtma yemin ederim seni öldürürüm!" diyerek avaz avaz bağırdım. Başımı geriye yaslarken gözlerime...
2.7M 111K 42
© Bütün hakları saklıdır Bir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? İLK'İM DEĞİLDİN SON'UM OLDUN!..
557K 23.2K 43
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...