HAYATA DÖNDÜREN AŞK (Tamamlan...

By eylulayazzz

7.3M 212K 17.6K

Canından çok sevdiği kadını bir anlık şehvete kapılıp aldatan bir adamdı Ege. Güvendiği, hayatımın aşkı dediğ... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
KUTLAMA (Elif'ten)
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
BALLARIM :)))
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
TATLILARIM :))
ALINTI
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
ALINTI
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
MÜJDEEEEE :)))
ALINTI
57. BÖLÜM
ALINTI
58. BÖLÜM (Part I)
ALINTI
58. BÖLÜM (PART II)
ALINTI
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM (Melif Çifti)
61. BÖLÜM
62. Bölüm
63. BÖLÜM
Final
İmkansız'ım

20. BÖLÜM

163K 3.1K 161
By eylulayazzz

ADELİNA'DAN


Sabah erken uyanmış kahvaltı hazırlamaya karar vermiştim. Üzerime bir tayt ve tişört giyip mutfağa geçtim. Saah daha altıydı ama uykum yoktu napayım? Konağın mutfağı baya büyüktü, eşyaların yerini bulmakta zorlanmıştım. Bulduğum yufkaları parçalara ayırıp içine peynir koyarak sardım. Sigara börekleri kızartılmaya hazırdı. Bir kapta da yumurtaları çırpıp içine rendelenmiş patates ve kaşarı ekledim. Tuz da atınca omletim hazırdı. Dolaptaki kahvaltılıkların hepsini özenle masaya yerleştirmiştim. Çalışanlar zaten o kadar çok şey hazırlayıp dolaba koymuşlardı ki benim yaptıklarım fazlaydı. Mutfağa dönüp çayın suyunu koymuş, börekleri kızartmaya başlamıştım. Omleti de yaptıktan sonra masaya geçmiştim. Yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı konaktaki çalışanlar. Beni görünce hepsi şaşırmıştı.

"Gelin ağam bizi uyandırsaydınız keşke. Siz niye zahmet ettiniz?"

"Öncelikle hepinize günaydın bayanlar. Siz zaten çoğu şeyleri hazırlamıştınız sadece börekle omlet yaptım ben. Hem yorulmadım merak etmeyin. Hadi şimdi siz eksik varsa tamamlayın bende bir duş alayım."

"Tamam gelinağam börekleri biz kızartırız sıcak sıcak yersiniz."

"Aa ben kızartıp masaya götürdüm bile. Bunları size ayırdım, siz kendiniz kızartıp yersiniz. Omletin malzemelerini de hazırlayıp bıraktım size."

Yüzlerini bir anda büyük bir gülümseme kaplamıştı.

"Çok sağ olasın gelin ağam. Bizi düşünmen bizi çok mutlu etti."

"Siz de bu evin halkısınız tabi ki düşüneceğim. Hadi bayanlar lafa tutmayın beni şimdi uyanacak millet."

Hızla odaya geçip kısa bir duş aldım. Giydiklerimi de kirliye attım çünkü buram buram yağ kokmuşlardı. Elbiselerimi de giyinip Elif'i uyandırdım.

"Elif hadi uyan kahvaltı hazır."

"Tamam geliyorum." diyip kafasını tekrar yastığa gömdü. Gülümseyerek çıktım odadan.

Aşağı indiğimde annemler de uyanmıştı. Çalışanlarla konuşuyorlardı.

"Güzel gelinim bize kendi elleriyle kahvaltı  mı hazırlamış bakayım?" dedi babam gülerek.

"Annemle babam beğenir mi diye düşünüp deneyeyim dedim." diyerek gülümsedim.

"Uraz hiç aklına gelmemiştir kesin." diyerek büyük bir gülümseme oturttu Zehra annem yüzüne. Utanarak kafamı eğdim.

"Utandırma kızı Zehra." diyerek araya girdi babam.

Melih ile Elif de merdivenlerde örünmüştü ama Uraz hala ortalarda yoktu. Bunu annem de fark etmiş olacak ki sadece benim duyabileceğim şekilde seslendi.

"Kızım git deli oğlanı uyandır daha uyanamadı anlaşılan."

Şaşırmıştım. Ben mi gidecektim?

"Be..ben mi?"

"Tabi sen şaşkın. Nişanlın değil mi?"

"Gideyim ben o zaman."

Merdivenleri çıkış hızımın aksine usul usul yaklaştım kapısına. Duvara dayanıp elimi kalbime koydum. Nasıl da hızlıydı? Ee tabi aşık olduğumu anladıktan sonra ilk defa görecektim onu. Yavaşça açtım kapıyı içeri süzüldüm. Elinin biri karnında biri yastığında uyuyordu. Kusursuz yüzü ve vücuduyla o kadar çekiciydi ki. Gidip dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum. yatağın kenarına oturup inceledim yüzünü. Uzun ve kıvrık kirpiklerinin gölgesi yüzüne düşmüştü. Kumral dağınık saçları fazlasıyla okşanası duruyordu. Bir günlük sakalları ona o kadar yakışıyordu ki. Dayanamayıp parmaklarımı gezdirdim yüzünde.

"Uraz, canım hadi uyan." diye fısıldadım.

Hiçbir hareketlilik olmadı, uyumaya devam ediyordu. Kendime engel olamayıp  yanağına bir öpücük kondurdum. Burnumu hafifçe yüzünde gezdirdim. Okyanusvari kokusunu drin derin içime çektim. Bu adam benimdi ve ben bunu açık açık belli etmekten çekinmeyecektim.

"Bitanem uyan." diye fısıldadım dudaklarım yanağındayken.

Uraz'dan yine ses çıkmayınca tam kalkmaya niyetlenmiştim ki kendimi yatakta, Uraz'ın üzerinde buldum. Gözlerim şaşkınlıktan açılmış, ağzımdan ufak bir çığlık kaçmıştı. Onunsa yüzünde muhteşem bir gülümseme vardı.

"Korkuttun beni." diye fısıldadım.

"Benden sakın korkma." diye fısıldadı yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırırken.

"Kahvaltı hazır hadi inelim." diyip üstünden kalkmaya çalıştığımda bu sefer de Uraz üstümdeydi. Hafifçe sürtündü ve erkekliğini hissetmemi istedi.

"Uraz inelim." diye fısıldadım tekrar.

Kafasını sağa sola salladı usulca. Burnunu yanağımda gezdirmeye başladı.

"İnmeyelim." dedi kulak mememde dilini gezdirirken.

"Herkes uyandı." dediğimde kendimi kollarına atmamak için zor tutuyordum.

Yanağımda gezinen dudakları beni başka bir boyuta geçirmeye niyetli gibiydi.

"Özledim." dedi şakaklarıma kondurduğu öpücüklerinin arasından.

"Ben de özledim." dedim çenesindeki gamzesine öpücük kondurarak.

Dudakları bu sefer dudaklarımı buldu. Kendine has tadıyla beni her saniye kendine çekiyordu. Dilini dilimle buruşturduğunda hangimizden çıktığını bilmediğim bir inleme duyuldu. Elleri tişörtümün altından göğüslerime ulaştığında inleyen taraf bendim. Sütyenimi yukarı kaydırıp göğüslerimi sıktığında nefesimi tuttum. Dudakları göğüslerime indiğinde sertçe içine çekti. Ellerim saçlarının arasına gezinirken göğüs ucumu ısırınca hafifçe çekiştirdim. İnlediğinde kadınlığıma değen erkekliğini bana bastırdı. Tişörtüm hızla yeri bulduğunda ben de onun atletini çıkardım. Dudaklarımız tekrar buluştuğunda ahenkle devam ettiler danslarına. Bizi gerçek dünyay hızla döndüren şey kapının çalınmasıydı.

"Ağam.." diye seslendi dışarıdaki.

"Söyle." diye sertçe seslendi Uraz.

"Ra..raber Ağam kahvaltıya çağırdıydı." diye korkuyla seslendi kız.

Uraz'ın bağıracağını anladığımda araya girdim.

"Geliyoruz canım."

Ayak sesleri uzaklaştığında Uraz açıkta olan göğüslerime bakmaya başladı. Uçlarına öpücük kondurarak göğüslerimi sütyenimin içine koyduğunda bende yanağını öptüm. Yerdeki tişörtümü üzerime geçirip ayaklandığımda Uraz banyoya giriyordu.

"Ben iniyorum bitanem." dediğimde yine homurdanmaya başladı. Ah bu adam fazla doyumsuzdu. Hoş bende ona doyamıyordum ya neyse.

Aşağı indiğimde herkes masaya geçmişti.

"Nerde kaldın kızım? Zaten hayta da gelmedi daha." dedi babam.

"Odaya çıkmıştım babacım." diye geçiştirdim anneme bakarak. Bana imalı bir gülümseme gönderip yine benim duyabileceğim bir sesle fısıldadı.

"Bırakmadı seni değil mi?"

Utansam da dobra kişiliğimi konuşturdum.

"Bırakmadı anne."

"Babası da böyleydi bunun." diyip genç kız gibi kıkırdadı. Ben de ona eşlik ettim.

Beş dakika kadar sonra Uraz merdivenlerde göründü. Üzerinde bir açık renk bi jean ve beyaz tişört vardı. Ah kasları mı belli oluyordu onun? Kadınların dikkatini çekmek için mi yapmıştı? Çalışan kızlar bakıyor muydu acaba? Şöyle gözlerimi etrafta bir gezdirdim de kızlar ortalıkta yoktu. Rahat bir nefes aldım.

"Sonunda gelebildin oğul. Açlıktan ölecektik yahu." dedi babam.

"Senin yüzünden saatlerdir böreklerle bakışıyorum lan." diye araya girdi Melih.

"Geldik işte uzatma Melih. Uyuykalmışım baba." diyerek masaya oturdu Uraz.

Kahvaltıya Raber babamın 'afiyet olsun' demesiyle başlamıştık. Melih tabağına beş tane börek koyup omlete daldı. Börekleri yerken herkesin yüzünü inceliyordum. Annem fark etmiş olacak ki olaya el atmaya karar verdi.

"Ellerine sağlık Adelina. Çok güzel olmuş börekler."

"Oo yenge sen mi yaptın? Valla çok güzel olmuş. Sen bilir miydin böyle şeyler ya?" diye araya girdi Melih.

"Tabiki de biliyo Melih. Sen benim nişanlıma beceriksiz mi demeye çalışıyorsun?" diyerek Melih'e laf sokmaya başladı Uraz.

"Yok be abi ne beceriksizi. Benim yengem o bir kere. Benim yengem olacak kişinin kusursuz olmaması imkansız." diyerek megalomanlığını konuşturmaya başlamıştı.

"Sen kalk da egon otursun Melih." diye homurdandığımda Uraz bana göz kırptı gülümseyerek.

"Aman hiç bir lafın altında kalma zaten. İyice Uraz'a benzemeye başladın sen." 

"Hey neyi varmış benim ağabeyimin Melif Efendi?" diye araya girdi Elif.

"Senin abin olması dışında mı?" diye güldü Melih.

"Hah. Neyi varmış benim görümcemin? Sen kendine bak." diyerek burun kıvırdım. Melih tam bişey söyleyecekti ki Raber babam araya girdi.

"Karı gibi laf yetiştirme de sus Melih. Kızıma da gelinime de bulaşma."

Bundan sonrası sessiz geçmişti. Kahvaltımız bittiğinde Urazlar çarşıya çıkmışlardı babam da tarlalardan birine gitmişti. Çalışanlar masayı toplamış annem de telefonla konuşuyordu. Konuşmasını bitirdiğinde heyecanla bize döndü.

"Kızlar kalkın bakalım oturmanın zamanı değil. Önde gelen aşiretlerin hanımları gelecekmiş bugün bize. Malum gelinimi merak ediyorlar. Ben şimdi mutfaktakilere hazırlık yapmalarını söyleyeceğim. Sizde hemen gidin hazırlanın."

O kadar hızlı konuşmuştu ki hızına yetişememiştik. Hem ne gibi bişey giymeliydim acaba? Aşiretimize laf gelmesini istemezdim. Sonuçta bugün ben temsil edecektim. Aşiretimiz? Nasıl da benimsemiştim?

"Şey anne ne tarz bişeyler giymeliyim? Ben buraları pek bilmediğim için karar veremedim açıkçası."

"Sen ne giyeceğini bilirsin kızım. Çok günlük bişey olmadığı sürece sorun yok."

"Tamam o zaman." diyip odaya geçtim.

Duşumu yeni aldığım için tekrar almaya gerek yoktu. Sarı pantolunu giyip üstüne de sarılı, açık mavili gömleğimi giydim. Altına da siyah ayakkabılarımı giyip saçımı at juyruğu yaptım. Eyeliner çekip mavi göz kalemiyle de gözlerimin rengini belirginleştirgim. Dudak parlatıcımı da sürüp parfümümü sıktığımda hazırdım.

Elif de dizlerinin biraz üstünde biten, üzerinde kelebek desenleri olan, lacivert bi elbise giymiş saçlarını açık bırakmıştı. Ayağında dolgu topuklu lacivert bi ayakkabı vardı ve kesinlikle mükemmel görünüyordu.

Aşağı indiğimizde tüm hazırlıklar neredeyse tamamlanmıştı. Annem etrafa emirler yağdırıyor, her şeyin kusursuz olması için uğraşıyordu.

"Annecim kalan işleri biz hallederiz. Sen de hazırlan istersen birazdan gelirler."

"Doğru dersin kızım. Ben odadayım hadi size emanet buralar."

Annem yukarı çıktıktan sonra mutfağa geçtiğimizde çeşit çeşit ikramlar hazırlanmıştı. Kadınlar yine de koşturuyordu.

"Yardıma ihtiyacınız var mı bayanlar?"

"Yok gelin ağam. Her şey hazırdır çok şükür."

"Hanımlar nasıl olmuşum sizce? Kıyafetim düzgün mü?"

"Çok güzel olmuşsunuz gelin ağam. Güzelliğiniz tüm Mardin'in dilinde zaten."

"Abartmayın lütfen öyle çok da güzel değilim."

"Yapmayın gelin ağam. Dillere destan olacak, göreni kendinize aşık edecek kadar güzelsiniz. Uraz Ağam yıllardır her türlü baskıya dayanıyordu da yine de evlenmiyordu. Raber Ağam gelip de hazırlıklar başlasın Uraz Ağanız evlenecek dediğinde hepimiz çok şaşırmıştık. Ağamızın kalbini çalan kadını çok merak etmiştik. Gazetelerden dolayı baya bir önyargılıydık ama öyle olmadığını gördük. Sadece güzelliğinle değil iyilik dolu kalbinle de ağamızı kendine aşık ettiğini gördük. Biz de seni çok sevdik gelin ağam. Sen aşiretimizin sahip olabileceği en iyi gelinsin. İnşallah bizi affedersin ilk zamanki tavırlarımızdan dolayı."

Gerçekten üzgün oldukları belliydi ama üzülmelerine gerek yoktu ki. Uraz'a çok değer veriyorlardı ve üzülmesini istemiyorlardı. Hem ağalarına hem de aşiretlerine beni yakıştıramamışlardı ama beni tanımadıkları için bu normaldi. Gazete haberleri gerçekten de oldukça yanlış imaj verecek kadar çirkindi. Daha fazla mahçup olmalarını istemiyordum.

"Affedecek bişey yok ki. Sonuçta siz beni tanımıyordunuz ve gazeteler gerçeği yansıtmıyordu.  Bunu konuştuğumuza göre artık aramızda hiçbir sorun kalmadı. Biz avluya geçelim siz de son hazırlıklarınızı yapın. Aman dikkat bayanlar bir eksiğimiz olmasın."

"Emrin olur gelin ağam. Hiçbir eksiğimiz yok çok şükür."

Avluya çıktığımızda annem de merdivenlerden iniyordu. Üzerinde petrol yeşili bir elbise ve siyah şal vardı. Güzel gözlerini ortaya çıkaracak şekilde sürmesini çekmişti o da. Öyle bir otorite yayıyordu ki etrafına hanım ağa olmak için yaratılmıştı adeta. Biz tam oturacaktık ki büyük kapının açıldığını duyduk ve oraya yöneldik. İçeriye en az on kadın girdi. Bazılarının yanlarında da gelinleri ya da kızları olduğunu tahmin ettiğim bizim yaşlarımızda kızlar vardı.

Misfirlerimizi avludaki doğuya has tarzıyla gayet otantik görünen sedirlere buyur etmiştik. Herkesin gözü Elif ile benim aramda gidip geliyor, sonra bende sabitleniyordu. Baştan aşağı en ince ayrıntıma kadar süzüldüğüme emindim. Herkesin yüzüne tebessüm hakimdi. Bazıları samimiydi. Ama bazıları o kadar eğreti ve yapaydı ki bir kere baksan anlardın.

"Hoşgelmişsiniz." diyerek sessizliği bozdu annem.

"Hoşbulduk hanım ağam." cevabıyla sıranın bana geldiğini düşünüyordum.

Hanım ağam demeleri normaldi. Her ne kadar onlarda aşiret reislerinin eşi olsalar da hepsi bizim aşiretimize bağlıydı. En zengin, en güçlü aşiret bizimkiydi. Diğer aşiretler de bize bağlıydı.

"Hoşgeldiniz." dedik Elif ile birlikte.

Bizi şöyle bir süzdükten sonra 'hoşbulduk' diye resmen homurdandılar.

"Ee ne var ne yok? İyisiniz inşallah." diye annem sohbeti başlattı.

"İyiyiz çok şükür, siz nasılsınız?" dedi kadınlarından uzun boylu olanı.

"İyiyiz." dedi annem.

Gençlerden bir tanesinin sorusuyla kendimi cevap vermek zorunda hissetmiştim.

"Yabancı olduğunuzu duyduk ama Türkçe'niz gayet güzel."

Kızın telaffuzu da gayet düzgündü. Şivesi yoktu.

"Türk'üm ben. Yanlış anlaşılma olmuş sanırım."

"İsminizden dolayı olabilir." dedi üstünlük kurmak istercesine.

"Belki de. Sizin isminiz neydi bu arada?"

"Berfin."

Berfin? Nerden hatırlıyordum ben bu ismi? Kimdi ki bu Berfin? Ah tabi ya. Uraz'ın evlenilmesi istenen kız buydu. O yüzden kasım kasım kasılıyordu. Şöyle bir süzdüğümde esmer, siyah saçlı, kara kaş kara göz bir kızdı. Dizlerinin bir karış kadar altında, kısa kollu bir elbise giymişti. Güzel sayılabilirdi. Kimi kandırıyorum kız tam bir esmer güzeliydi. Ama ne fark ederdi ki? Uraz bana aşıktı. Bunun verdiği özgüvenle sırtımı dikleştirdim. Bu kız karşısında kesinlikle altta kalmayacaktım.

"Memnun oldum Berfin Hanım." dedim yüzümdeki misafirperverlik dolu tebessümle.

"Nerelisiniz?" dedi yüzünde gerçek tebessüm olan bir kız.

"Annem İzmirli babam Sivaslı. Sivaslıyım yani."

"Çok da uzak değilmişsiniz."

"Öyle. Siz buralısınız sanırım."

"Evet buralıyım."

Kısa süreli bir sessizlikten sonra annem yine devraldı konuşmayı.

"Çoğunuz zaten tanıyorsunuz gelinimi. Ben yine de tanıtayım. İşte güzeller güzeli gelinim ve bir tanecik kızım."

"Kızın mı?" dedi yaşlıca olanı.

"Evet kızım. Elif Adelina'nın arkadaşı, benim de manevi kızımdır."

"Çalışıyorsunuz değil mi?" diye araya girdi Berfin.

"Evet çalışıyoruz." diye cevapladım Elif'e fırsat vermeden. Bu gereksiz yüzünden kendisini üzmesini istemiyordum.

"Ne iş yapıyordunuz acaba?" diye iyice eşeledi konuyu.

"Uraz abimle çalışıyorum ben 7 yıldır." diye kestirip attı Elif. O da kızın sinsiliğinin farkına varmıştı sanırım.

"Ben de Uraz'la çalışıyordum."

"Çalışıyordum derken? Artık çalışmayacak mısınız yoksa?" dedi sinsi sırıtışıyla.

 Annem yerinde huzursuzca kıpırdandı. Sanırım cevap vermeyeceğimi, kendimi üzeceğimi düşünüyordu. Ah ben asla altta kalmazdım.

"Tabiki çalışacağım Berfin." dedim burnum havada. 'hanım' demeye gerek görmemiştim çünkü hak etmiyordu. Sonra devam ettim.

"Ama artık çalışan değil de patron olacağım için öyle dedim." diyerek son noktayı koydum.

Sinsi sırıtışı yavaş yavaş silindi. Ben içimden kahkahalar atıyordum. Sen kim oluyorsun kızım? Ben de Uraz'ı sana kaptıracak göz var mı? 

"Ben mutfağı kontrol edeyim bir anneciğim." dedim nazlı nazlı.

"Tabiki kızım." dedi annem de içten bir sesle.

"Ben de geleyim." diyip ayaklandı Elif.

Uzaklaştığımız an tuttamadım kendimi daha fazla.

"Elif gördün değil mi kızı? Nasıl da gıcık ya."

"Aynen valla. Yabancıydınız sanırsam."

Konuşa konuşa mutfağa girmiştik.

"Ne iş yapıyordunuz acaba?" dedim taklidi yaparak.

"Abim için sanırım." diyerek içimdeki canavarı ortaya çıkardı.

"Tabi Uraz için yapıyor. Uraz'ı onunla evlendirmek istemişler bir ara. Ondan üstünlük kurmaya çalışıyor."

Çalışanlar da meraklanmışlardı hatta birisi dayanamadı.

"Ne oldu gelin ağam kim sinirlendirdi sizi böyle?"

"Berfin denen kadın."

Umutsuz vaka dermişçesine kafasını sağa sola salladı.

"Küçüklüğünden beri ağamı sever Berfin. Yıllarca ağamın kendisini fark etmesini bekledi ama öyle olmadı. Ağam onu hiç görmedi. Sonra Raber ağam Uraz ağamın evlenmesine karar verince en uygun aday o gibiydi. Herkes onlar evlenecek diye düşündü ama ağamın bundan haberi bile yoktu. O  İstanbul'daydı. İşte gazete haberiyle de sizin sevgili olduğunuz öğrenildi. Ağam ilk defa bir kadını buraya getirdi. Daha doğrusu ağamın ilk defa sevgilisi oldu gelin ağam."

Başlarda ne kadar sinirlensem de sonlara doğru keyifli bir gülümseme oluştu yüzümde. Uraz benimdi işte. Ben nasıl onunsam o da benimdi. Onun ilk ve tek sevgilisi bendim. Birlikte olduğu ilk kadın değildim ama kalbine giren ilk kadındım. O da benim kalbime giren ilk erkek değildi ama birlikte olduğum ilk erkekti. Farklı konularda da olsa biz birbirimizin ilkiydik.

"Ağabeyimi Adelina'ya kaptırdı ya hırsını alamamış hala anlaşılan." dedi Elif.

"Neyse bayanlar sonra uzun uzun dedikodu yaparız. Her şey hazır mı?"

"Beş dakikaya tamamlarız gelin ağam."

"Tamam biz içeri girelim de sinirlenmesinler."

Elif ile avluya çıkarken de içimdeki kıskanç tarafa yenik düşmemeye çalışıyordum. Tamam Ege'yi de kıskanıyordum ama kesinlikle bu kadar yoğun değildi.

Annemler derin bir sohbete dalmışlar gibi görünüyordu. Aheste aheste gidip yerime oturdum. Tanımadığım biri hakkında konuşuyorlardı ve ben olaya tamamen yabancıydım. Berfin denen kızın bakışları arada beni bulsa da ben halimden gayet memnundum. Uraz beni seviyo şekeriiim.

Masaya geçtiğimizde benim sabahtan sardığım böreklerden de kızartılmıştı. Farkında olmadan baya bir yapmıştım sanırım.

"Börek çok güzel olmuş kızım ellerine sağlık." dedi annem halinden memnun bir sesle.

"Afiyet olsun annecim." dedi taze gelin edasıyla. Ki zaten öyleydim. 

  "Aa Adelina senin tarifini verdiğin tatlıdan da yapmışlar baksana." dedi Elif.

Tam cevap verecekken annem konuştu.

"Uraz'a geçen yaptığından mı bu?"

"Evet anne Uraz'ın sevdiğinden." dedim gülümseyerek. Ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım. Berfin'i bozmaya çalışıyorlardı. Ama bunu çaktırmadan yapıyorlardı. En azından direkt onun üzerine oynamıyorlardı da dolandırarak laf sokuyorlardı.

Elinde telefonumla çalışanlardan biri geldi.

"Telefonunuz çalıyor gelin ağam."

"Tamam Zeynep'cim sağ ol." diyerek aldım telefonu.

Ekrana baktığımda Uraz'ın adını gördüm. Yüzüm anında aydınlandı farkındaydım.

"Kimmiş kızım?" 

"Uraz arıyor anne. Kusura bakmayın izninizle." diyerek kalktım masadan.

Biraz uzaklaştıktan sonra açtım.

"Meleğim." dedi içimi titreten sesiyle.

"Bitanem." dedim gülümseyerek.

"Çok özledim." dedi baştan çıkarıcı sesiyle. Sonra devam etti.

"Öğle yemeğini birlikte mi yesek?" dedi imayla.

"Uraaaz çok kötüsün." diye nazlandım.

"Sen özlemedin mi?" diye küsmüş gibi.

"Özledim. Çok özledim." diye işveyle fısıldadım.

"Bu akşam geçenki evde kalalım."

"Olmaz Uraz herkes anlar. Rahat edemem ben öyle." diye itiraz ettim.

"O zaman gece odama geleceksin."

"Uraz.."

Cümlemi tamamlama fırsat vermedi.

"Ne Uraz? Banane özledim. İtiraz istemiyorum." dedi itiraz kabul etmeyeceğini belli eden ses tonuyla.

"Tamam bakarız." dedim gülümseyerek.

Biraz daha laflayıp kapattığımızda masaya döndüm. Berfin'in gözleri hemen beni buldu. Ah o gözlerini oyup eline vermemek için zor tutuyordum kendimi.

"Ne diyormuş kızım önemli bişey mi?" dedi annem cevabını bildiği halde. Amacı herkese bizim aramızın iyi olduğunu anlatmaktı sanırım. Ben de seve seve yardımcı oldum anneme.

"Yok annecim, yemeği dışarıda yiyelim demek için aramış." dedim sırıtışımla.

"Ah Uraz'ım benim." diye mırıldandı annem keyifle.

Berfin iyice somurtmaya başlamıştı. Çok da umrumdaydın canım.

Akşama doğru misafirler gitmiş biz de yalnız kalmıştık. Urazlar da geldiğinde akşam yemeğimizi yemiş, sohbet etmiş, gece odalarımıza çekilmiştik. Uraz'ın yanına gidip gitmemek konusunda kararsız kalsam da telefonuma gelen mesajla kararımı vermiştim.

Gönderen: Uraz

Eğer hemen odama gelmezsen ben oraya gelirim gelin ağam.

Ah çocuk gibiydi bu adam. Ben de çok özlemiştim. İstemem yan cebime koy hesabıydı benimkisi. Şort askılı tişörtümle çıktım odadan. Kfamı uzatıp baktığımda ortalarda kimse yoktu. Hızla Uraz'ın odasına girdiğimde odada değildi. Tam kapıyı kapatmıştım ki arkadan belime sarılan kollarla sıçradım.

"Geldim işte ağam."

 Başını boynuma gömüp derin nefesler aldı.

"Ah bu kokun.." diye fısıldadı.

Konuştukça boynuma değen dudakları beni bambaşka bir aleme sürüklüyordu. Belimi biraz daha sıkı kavrayan kollarına bıraktım kendimi. Boynuma kondurduğu öpücüklerinin yanı sıra elinin biri askılının içinden göğüslerimden birini bulmuştu. Parmaklarıyla ucunu sıkıştırdığında dudaklarımdan dökülen inlemeye mani olamadım. Boynumda gezinen dudaklarının yerini dili aldığında kollarına daha sıkı tutundum. Arkamı dönüp dudaklarına yapıştığımda dillerimiz resmen savaşa  girmişti. Kollarında eriyordum. Kalçalarımda dolanan elleri beni kendine bastırdığında ikimiz de inledik. Öpüşerek yatağa ulaştığımızda öpüşmemeizin aksine yavaşça yatır beni Uraz. Üzerimdeki yerini almadan önce hızla üzerindeki tişörtü yere fırlattı. Tabi benim askılı da çoktan yeri boylamıştı ve sütyenim yoktu. Şortum zaten ayaktayken çıkmıştı ve ben altımsa sadece iç çamaşırımla onun karşısındaydım. Hızla eşofmanından da kurtulmuş sadece boxerıyla üzerime uzanmıştı. Dudakları göğüslerimde dolanırken elleri iç çamaşırımın içine girip kadınlığıma ulaşmıştı. Kısık inlemelerimizi ikimiz de koyvermiştik. İç çamaşırımı da çıkardıktan sonra dudakları kadınlığıma ulaşmadan durdurdum onu. Sırt üstü yatırıp üstüne çıktığımda kendini bana bırakmaya çoktan hazır olduğunu hissediyordum. Dudaklarımı boynundan göğsüne kaydırdığımda nefesi sıklaştı. Göğüs ucunu emdiğimde derin bir nefes aldı. Ellerimi kasıklarına doğru indirdiğimde devam edip edemeyeceğimi düşünüyordum. Ama emindim bu sefer ben de ona sevdiğimi hissettirerek sevişecektim. Üzerinden aşağılara doğru kaydığımda ne yapacağımı anlamışçasına itiraz etmeye başladı. Ama emindim bunu yapacaktım. Ellerim erkekliğini bulduğunda nefesini tutmuştu. Başımı eğip erkekliğine bir öpücük kondurduğumda titrediğini hissettim. Ya da ben öyle algılamak istedim bilemiyorum. Dilimi üzerinde gezdirip, ağzıma aldığımda itiraz etmeye çalışan elleri bu sefer başımı kasıklarına bastırmaya başlamıştı. Sertliğinin aksine kadifemsi bir derisi vardı. Ağzımın içinde her saniye daha da büyüyordu sanki. Biraz daha emdikten sonra fısıldadı.

"Du..dur."

İstediğini yapıp durduğumda hızla altına aldı beni. Elleri anında kadınlığımda dolanıp hazır olup olmadığımı kontrol etti. Hazır olduğumu anladıktan sonra hızla içime girdi.

"Ahh..." diye inledim.

İçimdeki hareketleri her geçen saniye daha da hızlanırken çığlıklarım ağzında kayboluyordu. Zevkle karşılıyordum darbelerini. Tenimiz birbirine değdiğinde çıkan ses odada gayet net duyuluyordu. Doyuma yaklaştığımızda eli kadınlığımdaki hassas noktayı bulunca kendimi daha fazla tutamadım. Benim kasılmamdan birkaç saniye sonra o da içime boşaldı. Üzerime düştüğünde ellerim titreyerek saçlarını okşuyordum. Öyle çok seviyordum ki bu adamı.

"Çok seviyorum seni." diye fısıldadı.

Söylesem inanır mı diye tereddüt etsem de söyledim.

"Seni seviyorum Uraz."

Anında nefesini tuttuğunu hissettim. Bir iki saniye sonra kafasını kaldırdım gözlerimiz içine baktı. Sanki gerçekliğini sorguluyormuş gibiydi. Hem inanmak istiyormuş hem de inanmaya korkuyormuş gibiydi. İkna edilmek istiyordu.

"Seni seviyorum Uraz." diye fısıldadım gözlerinin içine bakarak.

Gözlerinin içine kadar uzanan bir gülümseme kapladı yakışıklı yüzünü.

"Bir daha söyle." diye mırıldandı.

"Seni seviyorum Uraz. Seni o kadar çok seviyorum ki."

Dudaklarıma yapıştığında zevkle karşılık verdim. Hala içimde olan erkekliğinin sertleşmesini an be an hissettim. Kendimi sevdiğim adamın kollarına bıraktığımda dünyanın en mutlu kadınıydım...











MULTİ ADELİNA :)))


Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 111K 42
© Bütün hakları saklıdır Bir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? İLK'İM DEĞİLDİN SON'UM OLDUN!..
ŞAH By Elly

Teen Fiction

14.4K 833 19
"Sen ne saçmalıyorsun? Şu her şeyin üstesinden gelirim, herkes beni dinler havalarından çık artık!" diye yüzüne püskürdüğümde alayla kalktı kaşları...
14.6K 685 17
birbirini seven iki insanı hayata tutabilmek için kendi hayatindan ve hayallerinden vazgeçen Zümra Vural aşka inancı olmayan zalimligi ile bilinen h...
1.9M 31K 52
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...