56- Bahar Tatili Pt. 1

Start from the beginning
                                    

Erkeklerin doğumhanenin dışında beklemeleri sıra dışı bir şey değildi nasılsa. Aslında normaldi, Kyungsoo neden meseleyi büyütmeye gerek duyuyordu ki?

Pes etmek daha iyi, diye farz etti.

"Bak eğer orada olmamı istiyorsan, olacağım." Bir süre sonra televizyonu kısıp konuştu ama bu, Kyungsoo'yu yüzüne değil de televizyona bakmaktan alıkoymamıştı.

Kyungsoo gözlerini filmde tutmaya devam ederek dudağını sertçe ısırdı. "İstemiyorum."

Jongin kaşlarını çattı, Kyungsoo'nun şu an söylediğinin tam tersini kastettiğini çok iyi biliyordu. Neden sadece tam olarak ne istediğini söyleyemediğini anlamıyordu.

"Hayır, doğumhanede olacağım."

Hamile oğlan nihayet ona bakmadan önce suratını ekşitmişti. "Seni orada istemiyorum. Şu an seni burada istediğimden bile emin değilim."

"Ama demin dedin ki-"

"Seni orada istemiyorum *mına koyayım, anladın mı?" Kyungsoo nihayet patladığından bir süre sessiz kalarak birkaç dakika sonra tekrar konuşmadan önce büyüğün sakinleşmesine izin verdi.

Kyungsoo'ya doğru yanaşırken oğlan somurtuyor, yan gözle şüphe ile onu süzüyordu. Başını omzuna yaslamadan önce Kyungsoo dikkatini tekrar filme verene kadar bekledi.

"Git başımdan." Büyük olan onu itmek için omzunu güçsüzce kaldırarak homurdandı.

"Sadece benimle konuşursan giderim."

"Hayır." Kyungsoo inatla yanıtladı, Jongin şakağını öpmesine rağmen ona bakmayı reddediyordu.

"Soo, lütfen, sadece konuş benimle."

Kyungsoo iç çekti, nihayet küçüğüne bakarken direnci çözülüyordu, gözlerinde kaygıdan başka bir şey görmemişti. Genç olanın dokunuşuna yaslanmadan önce hafifçe kaşlarını çattı.

"Korkuyorum." Jongin'in duymasına yetecek kadar bir sesle fısıldadı.

"Neyden korkuyorsun?" Jongin'in dudakları aşağı sarktı ama Kyungsoo ile bir bakıma aynı gemide oldukları için rahatlamıştı da.

"İğnelerden." Kyungsoo mırıldandı ve Jongin bir süre afalladı. "Hastanelerden, iğnelerden, sivri şeylerden, Yunwoo'yu doğurmaktan, tüm bunları yaşamak zorunda olmaktan korkuyorum ve senin benim yanımda olacağını, olmak isteyeceğini sandığım için ağzımı açıp tek kelime etmedim." Kyungsoo sessizleşirken sesi çatladı, ağlamamaya çalışırken titrek nefesler alıyordu.

Jongin kaşlarını çatıp onu kucağına çekerek yatıştırıcı bir biçimde kollarını okşadı. "Sen ne zamandan beri bir şeylerden korkuyorsun? Bu benim işim." Espri yaptı ve Kyungsoo onun gülümsemesini sağlayarak boynunda kıkırtı-hırıltı arası bir ses çıkardı.

"Korkuyor musun?" Kyungsoo hafif bir sırıtışla başını kaldırıp sordu ama hâlâ biraz üzgün görünüyordu.

Çarpıkça gülümsedi ve başını salladı. "Doğumhanede olmak istemediğimden değil, hyung. Sadece orada olup da kusmak, bayılmak veya kafayı yemek istemiyorum."

"Bayılmazsın, muhtemelen sadece ağlarsın." Kyungsoo alay etti ve başını sallarken iç çekti. "Aşağı bakmak zorunda bile değilsin, elimi tutabilirsin."

Jongin düşündü, hâlâ her şeyden oldukça korkuyordu ama Kyungsoo büyük ihtimalle ondan daha çok korkuyordu. Bu kez cesur olması gereken oydu.

"Tamam, özür dilerim."

"Doğumhanede olacak mısın?" Kyungsoo umut dolu gözlerle ona bakıp sessizce sordu ve Jongin başını salladığında hemen gülümsedi. "Söz mü?"

Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]Where stories live. Discover now