19- Hindistan Cevizindeki Misket Limonu

4.1K 264 95
                                    


Knocked Up

Yazar: jjokkomi

Çeviri: Minnie Hyung

BÖLÜM 18

10 Kasım Cuma, 10. Hafta 6. Gün.

Cuma sabahıydı ve Yunho işe gitmek üzereydi. Ancak sevgi dolu, ilgili (şüpheci) bir baba olarak, Kyungsoo'yu kontrol etmeye karar vermişti. Ergen oğlu bu sabah kahvaltı etmemiş ve dün gece akşam yemeğinde sığır eti değil de tavuk istediği için bir kızılca kıyamet koparmıştı.

Kyungsoo'nun gel gitli ruh hâlleri tam bir kâbustu. Sanki neredeyse on yedi yaşında bir erkek çocuğu değil de on beş yaşında bir kız çocuğu büyütüyor gibiydi.

Kyungsoo oğlanların peşinden koşmalı ve yatağının altında porno dergileri saklıyor olmalıydı. Hamile yellozun teki değil.

Dikkatlice kafasını oğlanın odasına uzatıp bir göz attı ancak oğlu görünürde yoktu. Tuvaletinin ışığı yanıyordu, aralık kapıdan yankılanan burun çekme sesleri duyulabiliyordu. Endişelenerek odaya girdi ve kapıyı daha geniş açtı.

Gözyaşları yanaklarından yuvarlanan kırmızı gözlü bir Kyungsoo manzarası onu karşılamıştı.

"Sorun ne?" Yavaşça ilerledi, sırf kapısını çalmadan içeri girdi diye fırça yemekten korkuyordu. Bu hafta daha önce yaşamıştı bunu.

"Pantolonlarım olmuyor!" Diye hunharca ağlayarak ağıtlar yaktı.

Yunho oğluna baktığında onun sinirden dinden imandan çıktığını net biçimde görebiliyordu. Gri kumaş pantolonun bırakın düğmesinin kapanmasını, fermuarı bile yukarı çıkmıyordu. Hatta düğmeli beyaz gömleği ona dar geliyormuş gibi görünüyordu, hamile göbeği artık daha belirgindi.

"Niye benimkilerden birini giymiyorsun?" Diye önerdi ancak kısa erkekten dik bakışlar kazanmıştı.

"Fasulye çangalı gibi uzunsun ulan! Bana genlerinden bir bok vermemişsin!" Kyungsoo kendisine bir şeyler fırlatmaya başladığında gözleri pörtlemişti. Bir diş fırçası vızıldayarak başının yanından geçmiş ve onu bir parfüm şişesi izlerken yana çekilecek zamanı zar zor bulmuştu.

"Yenisini alırız!" Mantıklı olmaya çalışıyordu ancak yüzünü bir tuvalet kâğıdı rulosu öpmüştü.

"Vaktim yok!"

"O zaman evde kal!" Kendinden tarafa gelmek üzere olan bir tas görünce panikleyerek gözlerini kapadı. Burnunda bir darbe hissetmediğinde göz kapakları titreyerek açılmıştı.

Kyungsoo tası havada yakalamıştı ama sakinleşiyormuş gibi görünüyordu. Yunho rahatlayarak iç çekti, içinden sızlanıyordu. Oğlu kendisine dayak atıyordu ya. Bu komikti.

"Evde kalabilir miyim?" Masumca burnunu çekti.

Kyungsoo'nun gözleri artık kan çanağı gibi değildi, yüzünde dik dik bakan ifade yoktu. İki saniye öncesine kadar olduğu şeytanla kıyaslandığında tamamen bir melek gibi görünüyordu.

Altı ay daha. Sadece altı aycık daha, Yunho içinden geçirdi. Bunu yapabilirdi.

"Evet." Yavaşça söyledi. "Evde kalabilirsin. Sana kartımı bırakacağım, gidip kendine yeni kıyafetler alabilirsin, tamam mı?"

Kyungsoo zıplayıp gülümseyerek babasına sarılmadan önce hevesle başını salladı.

"Teşekkür ederim babacığım!"

Yunho başını salladı ve cebinden cüzdanını çıkarmadan önce oğlunun başını okşadı. Altın renkli kredi kartını uzattı, Kyungsoo'nun gözlerinden çıkan dolar işaretlerini net biçimde görebildiğinde paniklemişti. Fikrinden pişman olmaya başlıyordu.

Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]Место, где живут истории. Откройте их для себя