18- Alttakiler Bayramınız Mübarek Olsun

4.6K 277 147
                                    

Knocked Up

Yazar: jjokkomi

Çeviri: Minnie Hyung

BÖLÜM 17

31 Ekim Salı, 9. Hafta.

Cadılar Bayramı, bir insan bu tatili nasıl tanımlardı? Kyungsoo'ya göre çok ufak olduğundan sonraki yıl için beleş şekerler toplamak için gecelere akmak anlamına geliyordu. Jongin'e göre el âlemin evine işemek için Sehun ve Taemin ile dışarı çıkmaktı.

Cadılar Bayramı bir kızın tamamen bir fışkı gibi giyinebileceği ve diğer hiçbir kızın buna gıkını bile çıkaramayacağı, yılda bir kere gelen gündü. Salondaki geniş ekranlı televizyonda oynayan Kötü Kızlar filmine göre tabii. Jongin biraz önce kendine yaptığı patlamış mısırı çiğnerken zaman zaman kıkırdıyordu.

O sabah okul en kibar şekliyle hadisesiz geçmişti. Hiçbir eşek şakası yapılmamış, kimse yangın alarmını çalıştırmamış ve kimse önceki yıllarda olduğu gibi koridorlardan rüzgâr gibi geçmemişti. Sungyeol'ün mirası son sınıflar geçen Haziran ayında mezun olduğunda rahmetli olmuştu. Yazık günahtı ya.

Hocaların çoğu şeker dağıtmış ve tatil gününün anlam ve önemini belirtmişlerdi. Kyungsoo'nun İngilizce öğretmeni onlara eğlence olsun diye Hokus Pokus'u izletmiş ve tarih öğretmeni de bir yığın eski batıl inançtan bahsetmişti. Ancak Bay Shin hayatını canlı bir kâbus yapmaya karar vermiş olacaktı ki ona ertesi güne Cadılar Bayramı temasına değecek beş sayfalık bir cebir ödevi vermişti.

Kyungsoo yaşlı adama kutsal suyu fırlatırsa adamın eriyip erimeyeceğini merak ediyordu. Bir ara denemeliydi.

Chanyeol ve Jongdae ile gidip beleş şeker topluyor olması gerekirken o burada oturmuş, Cadılar Bayramı ile kâğıdın kenar boşluklarına yerleştirilmiş balkabaklarından başka bir ilgisi olmayan ödevin üçüncü sayfasını yapıyordu. Gerçekten biraz çikolata için de deliriyordu.

Jongdae, vampir kostümü giyen Chanyeol ile gitmeden önce Azrail gibi giyinirken bunun tamamen saçmalık olduğunu söyleyerek ödevi yapmamayı tercih etmişti. Bu yüzden Kyungsoo, düz ekrandaki gay adam Christina Aguilera şarkısı söylediğinde Jongin yanında pis pis kahkaha atarken her şeyi kendi başına yapmak zorundaydı.

"Daha yüksek sesle gülebilir misin acaba?" İğneleyerek sordu.

Açtı, rahatsız olmuştu, cidden bir şeyler yiyip uyumak istiyordu ama saat daha sadece altı buçuktu ve kılçıksız on beş dakikadan uzun süredir aynı problemi çözmeye uğraşıyordu. Jongin'in kahkaha atarken dizlerini döverek etrafta yuvarlanması da konsantrasyonuna yardımcı olmuyordu.

"Pardon." Jongin sessizce mırıldandı.

Filmin sesini biraz kısıp patlamış mısır kabını önündeki kahve sehpasına bıraktı.

Saat on olup gitmek zorunda kalıncaya kadar Kyungsoo ile birbirlerine sokulup korku filmi izlemelerini umuyordu ancak büyük olan ödevini yapıp yellozluk ediyordu. Bazen sinirlenip kendi kendine bir şeyler söylüyordu.

Mısırın nasıl ağır koktuğu, Jongin'in nasıl gürültüyle çiğnediği ve az önceki gibi fazla sesli güldüğü gibi şeyler.

Kyungsoo'nun evine gelmeye karar vererek annesine Sehun ve Taemin ile olduğuna dair yalan söylemişti. Normalde hep beraber 'şeker ver lan tırrek' merasimine giderlerdi ama bu sene Kyungsoo ile vakit geçirmek istemişti. Bu yüzden annesine yalan söylemişti ve daha sonrasında bu konuda kendisine hesap sormamasını umuyordu. Sehun yalanına destek olmak için ona fazladan bir torba şeker topluyordu.

Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]Where stories live. Discover now