49- Mutlu Mu Yıllar?

2.1K 129 83
                                    

Knocked Up

Yazar: jjokkomi

Çeviri: Minnie Hyung

BÖLÜM 46

31 Aralık Pazar, 18. Hafta 1. Gün

Ev sessizdi, hiçbir yerden çıt çıkmıyordu ve Kyungsoo buna minnettardı. Herkes uyuyor demekti bu. Dikkatle ön kapıyı kapadı, kilidi çevirip ahşap zeminde ses çıkarmamak için ayakkabılarını çaktırmadan çıkarırken ses yapmadığından emin oldu.

Saat çoktan dokuza geldiğinden kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneldi. Jongin dün gece Jaejoong'un pankekleri çıtır kenarlı yapmadığından şikâyet etmiş ve bu sabah kendisinin yapmasını istemişti.

Jaejoong iyi bir aşçıydı ama Kyungsoo nişanlısına katılmaktan kendini alamamıştı. Onun pankekleri daha iyiydi, yıllarca süren pratikler pankekleri leziz yapmak için ne kadar yağ koyması gerektiğini mükemmel bileceği noktaya kadar içine işlemişti artık.

Mutfağa girerken telefonunu çıkardı, arama geçmişini sildi ve körlemesine düğmeye basıp ışığı açtı. Telefonunu cebine geri soktuğunda başını kaldırdı ve Jaejoong'un bir bardak sütle adada oturduğunu görünce şaşkınlıkla ciyakladı, yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı.

"Korkuttun be!" Nefes nefese söyledi, kalbi göğsünde deli gibi atıyordu.

Jaejoong onun gerginlikle kıvranmasına neden olarak büzdüğü dudaklarıyla omuz silkmekle yetindi. Yakalanmamak da buraya kadarmış.

"Kyungsoo, paçayı kurtarmana çokça izin veriyorum, biliyorsun." Büyük olan başladı ve Kyungsoo utançla başını salladı.

"Biliyorum." Diye mırıldandı, alışkanlıkla montunun düğmeleriyle oynuyordu.

"Ve normalde buna göz yumardım ama cezalı olduğun hâlde saat sabahın neredeyse yedisinde gittin ve bir not bile bırakmadın." Jaejoong onu azarlıyordu ve bu tuhaf hissettirmişti.

Bu seneden öncesine kadar babası bile onu zar zor azarlamıştı ve Jaejoong'un bunu yapması sadece çok tuhaf ve yersiz hissettiriyordu.

"Planım daha kimse uyanmadan geri dönmekti." Sersemce itiraf etmiş, hafifçe gülümsemişti ama Jaejoong'un yüzü ifadesiz kalmıştı, açık bir biçimde hiç memnun değildi.

"En başından gitmemen gerekiyordu." Jaejoong payladı, bardağını masaya Kyungsoo'nun hoşuna gideceğinden biraz daha gürültülü bırakmıştı.

"Biliyorum."

"Sadece gitmedin bile." Jaejoong devam etti, bağladığı kollarıyla şimdi ayaktaydı ve onun yanında çok küçük hissetmişti. Büyük olan babası gibi bir dev olmasa bile, kesinlikle insanların gözünü nasıl korkutacağını biliyordu. "Herkesin hâlâ uyuyor olacağını bilerek evden kaçtın."

"Biliyorum." Diye mırıldandı, başını eğmiş ve sanki dünyanın en ilginç şeyi onlarmış gibi ayaklarına bakmıştı.

"Bariz biçimde nedenini bilmek istiyorum."

Başını kaldırdı ve Jaejoong'un bu defa, babasıyla başı her derde girdiğinde yaptığı gibi yakayı sıyırmasına izin vermeyeceğini anladı. Bu defa Jaejoong ciddiydi ve sorgulayıcı iki ebeveyni olmasının pek de hoşuna gidip gitmeyeceğini bilmiyordu. Babasının bu şekildeki davranışlarıyla güç bela baş edebiliyordu, Jaejoong'la nasıl başa çıkması gerekiyordu?

"Söyleyemem." Fırlayıp yiyeceği azardan yırtmayı ve planladığı gibi kahvaltı hazırlamayı umarak dolaba yürüdü.

"Anlamadım?" Jaejoong pörtlek gözleriyle ona bakıyordu, lafının çiğnenmesini bariz biçimde sevmemişti. "Ne demek söyleyemem?"

Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]Where stories live. Discover now