18- Alttakiler Bayramınız Mübarek Olsun

Start from the beginning
                                    

Annesine Kyungsoo'dan bahsedebilmesinin imkânı yoktu. Kadın onun sevgilisi olmasına bile izin vermezken arkasından iş çevirmişti ve Sehun yahut kuzeninden başka bir oğlanın evinde olduğunu öğrenirse, mortingen şıtrayze yani. Babası anlayışlı olup sırlarını saklıyordu ancak annesi diktatör bir kadındı.

Kyungsoo'nun babası hâlâ evde değildi ve adamın her an yırtık dondan fırlar gibi bir yerlerden çıkıp onu evden kovmasından korkuyordu. Kyungsoo tek başınayken burada olmaya izinli olup olmadığını gerçekten bilmiyordu ama büyük olan bu konuda bir şey söylememişti.

Artık gülmeksizin filmden keyif alamayacağından, sıkılarak filmi kapatmış ve telefonuna gelen mesajları kontrol etmişti. Sehun'dan, son başyapıtlarının bir resimli mesajıydı, dans ekibinde üçünün de nefret ettiği bir oğlana ait olan evdeydi. Tekrar gürültü yaptığını fark etmeden bu onu güldürmüştü.

Kyungsoo ödev yapmaktan vazgeçerek homurdandı ve sağa sola sallanmadan önce kâğıtları sehpanın üstüne fırlattı. Son sayfada yazanlardan hiçbir şey anlamamıştı ve eğer kendisi anlamıyorsa Jongdae hiç anlamazdı, şimdi şapa oturmuştu. Ama en azından yarınki testte muhtemelen başarısız olacak olan büyüğün aksine, bir şeyler yapmıştı.

Gözleri iPhone'una odaklanan Jongin'e bir bakış attı. Merak ederek ona yaklaştı ve omzunun üzerinden gözetledi. Jongin hafifçe irkilmiş ama Kyungsoo'nun gözetlemesine izin vermişti. Nasıl olsa sadece Sehun'un gönderdiği resimlere bakıyordu.

Oysa Kyungsoo, Sehun'un aptalın biri olduğunu düşünüyordu. On beş yaşındaydı ve hâlâ insanların evine işiyordu. Ne çaylak ama. Egzoz borularına patates koymalı, yaşlı insanların evlerinin eşiğinde içi bok dolu kâğıt torbaları ateşe vermeliydi. Başını salladı. Şu zamane çocukları yok mu?

Jongin nihayet telefonunu bıraktı, bakacak resim kalmamıştı. Kyungsoo başını onun omzuna yasladı ve gözlerini kapadı.

"Ödevini bitirmeyecek misin?" Jongin sordu.

Kyungsoo'nun ona atar yapmasının ve sinirlenmesinin tüm nedeni o ödevdi.

"Kafam girsin cebire." Kyungsoo onun giysili omzuna doğru mırıldandı. Jongin zar zor anlamıştı.

"O zaman niye o dersi alıyorsun ki? Sadece ilk cebir dersini almalıydın." Diye açıkladı. O böyleydi, elinde olandan daha iyisi hakkında konuşmayı düşünmezdi bile. Matematikten nefret ediyordu. (Ç.N: Amerikan sisteminde matematik dersinde precalculus diye bir ders var ortaokulda veriliyor, tam Türkçesi olmadığı için ilk cebir diye çevirdim hatalıysa sorreh)

"Üniversite başvurusunda iyi görünecekmiş gibi." Kyungsoo sessizleşmeden önce omuz silkti.

Üçüncü yılın sonundan başlayarak bir çocuk büyüteceğini göz önüne alırsak, üniversite hâlâ hassas bir konuydu.

Jongin başını salladı, mantıklıydı. Kyungsoo her zaman akıllı biri olmuştu. Mezun olduktan sonra muhtemelen iyi bir üniversiteye gidecekti ve kendisi, yanında salak gibi görünecekti.

Ama her şey yolunda giderse en azından birlikte olacaklardı... İnşallah canım ya.

Bebek Mayıs'ta doğarsa, oğulları veya kızları iki yaşına henüz bastığı zaman Jongin nihayet mezun olmuş olacaktı.

Sadece on sekiz yaşındayken iki yaşında bir bebeği olacağını düşünmek tuhaftı. Kızı veya oğlu on sekiz olduğunda da sadece otuz dört olacaktı. O zaman bir dede olma ihtimali vardı. Düşünceyle ürperdi.

"Üşüdün mü?" Kyungsoo ona büyük gözlerle bakarak sordu.

Büyük olana üşümediğini, iyi olduğunu, yanındaki oğlandan gelen vücut sıcaklığının kendisini ısıttığını söylerken başını salladı.

Knocked Up ★ [ÇEVİRİ]Where stories live. Discover now