Pişmanlık ve Keşke

14 4 0
                                    

Ayaz

Olay Günü

Bazen aklımız gerçekleri inkar etsede gerçek herzaman gerçektir. Ben aklımdaki gerçeklerin doğru olduğundan emindim. Üstelik elimde deliller olmasına rağmen aklım yinede her şeyi red ediyordu. Ece planı ince ince işlemiş ve istediğine kavuşmuştu.

Peki neden? Bir hiç uğruna insanların hayatını maffetmişti. Küçük bir çocuk ölmüş, masum bir insana suç atılmıştı. Bunların sebebi Mirhan'ı öldürmeleriydi. Fakat olan masum insanlara olmuştu. Üstelik Mirhan hayatta olsaydı ablasına izin vermezdi ama kaderin önünede geçilemezdi.

Liya bedeller ödemişti. Yıllardır hayatı dolu dolu yaşamayarak, üstelik kaç senesini hastanede geçirmişti ve hala geçiriyordu. Hastanede geçirdiği günleri Eslem'den dinleyince bir kez daha vurguna uğramışdım. Biliyordum orada acı çektiğini ama yıllardır bir hayalle yaşadığını, yıllardır bir hayalle elma şekerini yediğini tahmin etmiyordum. Kendine zararı dokunduğunu, ataklar geçirip nefes alamadığını.

Kalbinin her canı yandığında daha çok hızlı attığını, öleceğini hissettiğini bilmiyordum. Üstelik kendine zarar vermesin diye gömlek giydirilip üstünden çıkarmaları için sabaha kadar gözyaşları içinde yalvardığını bilmiyordum. Şimdi bu acı dolu geçmiş benim gözlerimin önünde canlanırken, Liya hala o geçmişte yaşarken ben nasıl sakin olurdum? Nasıl gerçekleri inkar etmezdim. Ama olmuyormuş.

Eninde sonunda yüzleşmek zorunda kalıyormuşsun. Bir an herşey beynimin içine üşüşünce bende nefes alamadım. Ellerimi gömleğimin yakasına götürerek gevşetmeye çalıştım. Nefes almam gerekiyordu akıllı düşünmek için.

"Herkese haber verdin değil mi? Sessiz bir şekilde evin etrafını saracağız. Kesinlikle Ece'nin haberi olmaması lazım! Baskın yaptığımızı hissettiği an elimizden kaçabilir. Çünkü çok akıllı bir kadın ve bu defa kaçmasını istemiyorum "

Gökhan cevap vermeden başını sallayarak beni onayladı. Tip tip suratına bakarak bende başımı salladım.

"Gökhan dilini mi yuttun oğlum? Konuşsana ne öyle başını sallıyorsun?"

Bu defa o tedirgin dolu bakışlarını suratıma çevirmişti.

"Komserim yani herkesin haberi var demek istedim. "

"Demek istedin ama ben duymadım."

"Siz biraz gerginsiniz ya, bende gerildim ondan sesim çıkmadı."

Haklıydı çok gergindim. Hayatım boyunca bu kadar gergin olduğumu hatırlamıyordum. Çünkü bu işin sonunda kötü şeyler olacaktı hissediyordum. En önemlisi sevdiğim kadının hayatı söz konusuydu.

Bakışlarımı Gökhan'dan çekip camdan dışarı baktım.

"Haklısın çok gerginim. Bir tarafta sevdiğim kadının hayatı, diğer tarafta en yakın arkadaşımın ablası ve o bir suçlu. O katil ve ben onu tutuklamak zorundayım."

"Komserim kimse sizin yerinizde olmak istemezdi. Bundan günler önce sevdiğiniz kadının kollarına kelepçe taktınız. Şimdi ise abla dediğiniz insana takacaksınız ."

Gökhan bir kez daha gerçekleri yüzüme vurunca boğazıma bir yumru oturdu. Ben polis olduğumda herkesi korumak istemişken şimdi sevdiklerimi koruyamamak yüreğime bir darbe daha vuruyordu. Annemden sonra bir darbe daha yiyordum hayattan...

Uzun bir yolculuktan sonra nihayet baskın yapacağımız yere gelmiştik. Arabadan inmeden telefonumun ekranını açıp karşımdaki resme baktım. Liya'nın hastanede pencerenin önünde arkasını dönük bir fotoğrafı vardı. Hemşireden istemiştim. Gözlerini camdan hiç ayırmıyor öylece gökyüzüne bakıyordu. Neden öyle baktığını tahmin edebiliyordum. Ne zaman yüreği daralsa gökyüzüne öylece bakakalırdı. Oraya yattığından belli bakışlarını hiç gökyüzünden çekilmemiş.

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now