Kalbimi bir kez daha öldürdüler

36 8 5
                                    

"Hocam bu ders bize Tahir ile Zühre'nin yarım kalan hikayesini anlatacaktınız."

Şeyda'nın sesini duyunca bakışlarımı kitaptan kaldırıp öğrencilerime doğru baktım. Hepsi merak dolu gözlerle bana bakıyorlardı. Aklım öyle doluydu ki okula nasıl geldim, derslere nasıl girdim hiç farkında değildim. Hal böyle olunca onlarda bendeki tuhaf durumu anlamışlardı.

"Hocam iyi misiniz? Bugün hiç iyi gözükmüyorsunuz?"

Bu sefer Hasan konuşunca tebessüm ederek ayağa kalktım.

"Merak etmeyin çocuklar iyiyim! Sadece biraz yorgunum. Evet gelelim konumuza geçen ders nerede kalmıştık."

"Hocam en son Tahirin öldüğü kısmı  anlatmıştınız. Sonra zil çaldı devam edemedik"

"Evet çocuklar şimdi hatırladım, öyleyse  devam edelim onların aşklarına! Tahir'in öldüğünü öğrenen Zühre perişan olmuş. Dayanamamış onsuzluğa, soluğu hemen Tahir'inin mezarında almış. Onun mezarının başında açmış ellerini Allaha yalvarmış. Benimde canımı al diye. Allah Zühre'nin duasını kabul etmiş, sevdiğinin mezarı başında canını almış. Onlar belki bu dünyada kavuşamadı ama öbür dünyada kavuştular."

Son sözlerimi bitirdiğimde sesim biraz kısılmıştı. Çünkü bu sevdanın bende öyle derin izleri vardı ki, geçmişime en güzel yıllarıma götürüyordu.

"Hocam şiirini tekrar okur musunuz?"

Şeyda'ya başımı sallayıp en sevdiğim şiiri okumak için gözlerimi kapadım.

"Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte....

Mesela bir barikatta döğüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.. "

Şiiri bitirdiğimde sınıftan bir alkış sesi koptu. Gözlerimi açıp baktığımda öğrencilerim bana parıldayan gözlerle bakıyorlardı. Herkes bir ağızdan
çok güzel okuduğumu söylüyordu ama ben onları duymuyordum.

Sol gözümden bir yaş akıp geçti kalbimin üzerinden...
Onunla tebessüm ederek karşımda duran Mirhan'a bakıyorduk.
İlk okuduğumda bu şiiri nasıl baktıysa, yeşilleri aynen öyle bakıyordu.
Yine dalmıştım gözlerine, yine kalbim kalbine karışmıştı. Öyleki etrafımda kimsenin seslerini duymuyordum. O an sadece  o vardı.
Sonra bir şey oldu, önce Mirhan yok oldu gözlerimden, arkasından ben...
Gerisi ise koskoca karanlık...

Gözlerimi o karanlıktan kurtarıp, yeniden aydınlığa açtığımda etrafımda tedirgin dolu gözlerle bana bakan öğretmen arkadaşlarımla karşılaştım. İlk önce ne olduğunu anlayamadım. Tam yerimden doğrulacakken Zeynep öğretmen omzuma dokunup kalkmamı engelledi.

"Liya önce biraz dinlen sonra kalkarsın."

"Ne oldu ki bana?"

"Biraz tansiyonun düşmüş derste bayılmışsın."

En son hatırladığım görüntüde sadece Mirhan vardı, sonrası ise muamma...

"Şimdi nasıl hissediyorsun kendini?"

Zeynep öyle çok korkmuştuki, yüzü bembeyaz olmuştu. Sanki bayılan oydu, hiç iyi gözükmüyordu.

"Zeynep ben iyiyimde senin bu yüzünün hali nedir? Bayılan benim ama sen benden daha kötü görünüyorsun."

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin