Korku

20 8 0
                                    

Küçükken uykularımdan sıçrayarak uyanırdım. Çünkü her gece korku içinde uyurdum. Dedemin bize bağırması, sürekli itip kalkması, en çokta nefret dolu bakışları gözlerimin önünden gitmezdi.

Kendi kendime masal anlatır, yada babamdan anlatmasını ister öyle uykuya dalardım. Ama gecenin sonunda kötü rüyalar görmeme engel olamaz ağlayarak uyanırdım. Büyüdüm o rüyalar geçmedi, Mirhan girdi hayatıma yine geçmedi. O yok oldu bu defa rüyalarım daha acımasız olup uykumu tamamen bitirdi.

Şimdi ise yine rüyada olmak istiyordum. Sadece kötü bir rüya olsun, ben ağlamış oluyum. Uykum bölünsün ama yine rüya olsun istiyordum

Çünkü karşımda gördüğüm manzara bana sadece kötü rüyalarımı hatırlatıyordu. Yabancının başı benden tarafa düşmüş, omzu kanlar içinde kalmış öylece gözleri kapalı duruyordu.

Elimi kaldırdım omzuna dokunmak için ama titremesinden bir türlü dokunamıyordum.

"Yabancı uyanman gerek çünkü ben çok korkuyorum. Bak o adamlar yine gelirse ben ne yaparım ki?Silahım yok olsada kullanmayıda bilmiyorum. Uyanacaksın değil mi?"

Yabancıdan yine ses çıkmadı. Gözlerimdeki yaşlarda bir türlü durmuyor, benden izinsiz sürekli akıyorlardı.  Burnumu çekerek titreyen ellerimle yaşlarımı sildim. Ama dudaklarımdan  çıkan hıçkırığıma engel olamadan yeniden  ağlamaya başladım. Öyle çaresiz durumdaydım ki ne yapacağımı şaşırmış öylece yabancıya bakıyordum.
Ne ona dokunabiliyordum, nede yarasına çare bulabiliyordum.

Dudaklarımdan ise  tek bir söz firar etmişti.

"Ayaz ben çok korkuyorum."

Ayaz sanki benim bu sözümü bekliyormuş gibi birden gözlerini oynatmaya başladı. Acı içinde yutkunarak gözlerini açmaya çalıştı ama daha o gözlerini açmadan ellerim yüzünü buldu. Az önce titreyen ellerim  sanki hiç bir şey olmamış gibi yerini bulmuştu.

"Ayaz hadi ne olur gözlerini aç."

Sesi titreyerek "Boncuk göz korkma ben yanındayım." Dedi. O halde bile beni düşünüyor, korkmamam için
teselli ediyordu.

Acı içinde tebessüm edip yanağını okşadım.

"Korkmuyorum ki, sen uyandın ya ben artık korkmuyorum."

Gözlerini yavaşça açıp gözlerime baktı. Mavileri kan çanağına dönmüştü.

"İyisin değil mi? Canın çok yanıyor mu?"

Başını aşağı yukarı sallayarak iyiyim der gibiydi ama hiç iyi değildi.

"Tamam sakin olalım değil mi?Şimdi ben hemen yardım çağırıyorum. Ambulans gelecek seni hemen hastaneye yetiştireceğiz. İyi olacaksın sen!"

Ellerimi yüzünden hızlı bir şekilde çekerek, telefonu bulmak için ayaklarımın ucundaki çantama uzanıyordum ki ayakkabımın altında bir şey olduğunu hissettim.

Düşündüğüm şey olmaması için dua ederken  ayağımı yavaşça kaldırıp ne olduğuna baktım ve bir kez daha beynimden vurulmuşa döndüm. Ayağımın altında olan o şey telefonummuş ve malesef ekranı tamamen kırılmıştı. O korkuyla ayağımım altında olan tefonu öyle bir ezmiştimki tek parça kalması bile mucizeydi.

"Hayır hayır şimdi sırası değil dimi? Açılacaksın sen, bir şey olmadı."

Ben elimdeki telefona korku içinde bakarken kolumdan hissettiğim dokunuşla başımı çevirip Ayaza baktım.

Elma ŞekeriOnde histórias criam vida. Descubra agora