Ben deliydim

17 5 0
                                    

Beni artık ne ailem durdurabilirdi, ne de Ayaz!Ben kendi sonumu getirmeye gidiyordum. Benimle başlayan bu kötülükler benle son bulacaktı. Bu hikayede biri daha yanacaktı. Beni hayata bağlayan mavi gözler...

Tekrar nefes almamı sağlayan ama bu nefesi kendim kesecektim. Sevdiğime yeni kavuşmuşken ben bitirip atacaktım. Çünkü o polisti ve katil sevgilisi olamazdı. Aramıza kelepçeler girecekti ve ben onu seçim yapmak zorunda bırakmayacaktım. Aklımda ki yoğun düşüncelerle karanlık yollarda ilerledim. Hiç mola vermeden, hiç  birşey yemeden içmeden devam ettim. Eğer bir yerde durursam Ayaz bana yetiştirdi, hem paramda yoktu. Taksicinin parasını bile vermemiştim Emine teyzenin verdiğinden bile emin değildim. Ama taksicinin parası almadan kaçıp gittiğinden emindim. Sonuçta ben deliydim dimi?

İki sene tedavi görmüş raporlu deli ama raporu ortadan yok eden aslında suçluydum.  Sırf öğretmenlik yapmak adına hayatımda ill defa yasa dışı yollara başvurmuştum. Daha doğrusu babamdan istemiştim. Tek bir iyilik, beni hayata bağlayan tek iyilikti. Onuda yapmıştı ama sonuçta suç işlemiştik. Çünkü öğretmenlik benim için farklıydı. Yıllarca hüznümü unutturan birazda olsa yüzümde gülümseme oluşturan öğrencilerimdi. Bundan pişman değildim fakat artık her şey ortaya çıkacağına göre geriye ne mesleğim kalacaktı, nede öğrencilerim...

Saatler ilerledi, yollar uzadı. Kardeşimin hayali geldi bana Ada'yı anlattı. Koskoca yollar öyle bitti. İstediğim yere ulaşmıştım. Sanırım Ece'de beni bekliyordu. Çünkü kapıya daha fazla koruma koymuştu. Bu kadar koruma bir şeyi açıklıyordu. Benden korkmuştu. Arabamı gören korumalardan biri koşarak gelip camı açmamı istedi. Camı açıp beni gördüğünde patronunun beni bahçede beklediğini söyledi. Başımla onaylayarak arabadan indim.

Emanetim sağ elimde, korkusuzca korumaların bakışları arasında aralarında ilerleyip kapıdan girdim. İşin ilginç yanı elimdekini gören korumalar hiç bir müdahale bulunmadan sadece bakmakla yetindiler. Buda demek oluyor ki harika bir görüşme beni bekliyordu.

Bakalım bu savaştan kim galip çıkacaktı?

Düşmanıma doğru korkusuzca ilerledim. Ayaklarım titremeden, hiç bir heyecan olmadan yürüdüm. Sonunda hedefimin yüzünü görünce yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Bakışlarım yanına kayınca Aslı denen kızında burada olduğunu gördüm. Bu kız göründüğü gibi değildi hissediyordum. Bugün burada bulunmasınında arkasında birşey yattığı kesindi. Onlarda beni görünce alayla karışık gülümsemeye başladılar.

"Oooo kimleri görüyorum? Sevgili Liya'mız bizi ziyarete gelmiş."

Bakışları sağ elime kayınca gür bir kahkaha attı.

"Elindekini görünce ne yalan söyleyim cesaretine hayran kaldım. "

"Beni böyle kapılarda beklediğine göre geleceğimden haberdardın."

Bakışları tekrar yüzümü bulunca bu sefer iğrenir gibi baktı.

" Sevgilin en az yüz kere aradı. Sana zarar vermemem için. O yüzden haberimiz olması gayet doğal."

Demek Ayaz haberi çoktan almıştı. Üstelik benim canım için kilometrelerce uzaktan yetişmeye çalışıyordu. İçimden ağlama isteği geliyordu ama engelliyordum. Düşmanım karşında aciz olamazdım.

Yeşil gözlerine nefretle baktım. Bir zamanlar bu yeşiller benim için hayat demekti. Ona benzeyen yeşilleri görünce hayat buluyordum. Ama bu yeşillerde ise ölümü görmüştüm.

"Biliyor musun hiç kardeşine benzemiyorsun. Gözlerin benziyor ama onun gözleri gibi hayat yok, aksine ölüm var."

"Mirhan'ın gözleri hiç bana öyle bakmadı."

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now