Korktuklarımızdan kaçmak

26 7 2
                                    

İnsan korktuklarından kaçsa da eninde sonunda onlarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Ben yıllardır onlardan kaçtım, bana yaptıklarından, benden sakladıklarından çünkü en çok onlar canımı yaktı. Beni düşündüklerini söyleyip en çok onlar üzdü. Şimdi ise beni üzenlerin kapısına gelmiş öylece bekliyordum.

Cesaretim yoktu o kapıya vurmaya, halbuki buraya gelirken ne kararlı gelmiştim. Ama olmuyormuş bu kapıya gelince daha çok anlamıştım.
Elimi kaldırıp tam kapıya vuracakken titreyek tekrar geri indirdim. Titremem durmuyordu, sakinleşmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Ben kendi derdime öyle dalmıştım ki yanımda duran yabancıyı bir an unutmuştum, taki ellerime konan ellerinin sıcaklığını hissedene kadar...

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Konuşacak gücüm olmadığı için öylece sustum.

" Şimdi derin nefes alıyoruz, sonra birlikte o zile basıyoruz tamam mı?"

Bana destek olmaya çalışan gözlere bakarak sadece başımı salladım. Onunda dediği gibi elimi sıkıca tutarak, bana destek vererek birlikte o zile nihayet basmıştık.

Beş dakika sonra içeriden ses duyuldu. Bir dakika geliyorum diye. Bu ses annemin sesiydi. Bir zamanlar sesini duymadan yapamazdım. Sonra duymaz oldum, bir yabancı oldum o sese...Şimdi ise yeniden kulaklarımın özlemi gideriyormuş gibiydi.
Elim hala yabancının elindeydi, çekemedim dahada sıktım.

Ve nihayet kapı açılmıştı, annem ona yakışan  pembe çiçekli  eşarbıyla karşımda duruyordu.  Önce yüzüme şöyle bir baktı, sonra şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. Ve dudaklarından yıllardır çıkmayan ismim firar etti.

"Liya!"

Evet benim demek istedim senin liyan, senin kızın ama dudaklarımı mühürleyip sadece gözlerine baktım.

"Liya hayal görmüyorum kızım sensin değil mi?"

Susmaya devam ettim, bakışlarımı kaçırmadan sadece gözlerine baktım.

"Liyam annem sen geldin, buraya evimize, bizi görmeye geldin?"

Suskunluk, devam eden koskoca bir suskunluk...

"Sana bir kez sarılabilir miyim?"

Tam yanıma yaklaşıp kollarını kaldıracaktı ki sağ elimi kaldırıp durdum.

"Sakın yaklaşma!"

Annem ikazımı duyunca üzgün şekilde benden bir adım uzaklaştı. Gözleri dolu doluydu. Onun gözlerinde ki üzüntüyü görünce kalbim acıdı. Bir zamanlar gözlerindeki yaşa kurban olacakken şimdi öylece bomboş yüzüne bakıyordum.
Kendimi zor şekilde toplayıp konuşmaya çalıştım.

"Buraya ziyarete gelmedim. Önemli bir konu var, konuşmamız lazım! Eğer babam evde değilse çağır gelsin bir an önce."

Annem başını sallayarak içeri geçmemiz için kenara çekildi. O sırada bakışları bir yere takılı kaldı. Nereye baktığını merak ederek bakışlarını takip ettim. Baktığı yeri farkedince mideme bir yumruk yemiş gibi hissettim. Çünkü yabancıyla benim birleşen ellerimize bakıyordu. Bir anda yabancıdan elimi çekip içeriye adımımı attım. Yabancının nasıl tepki verdiğini merak etsemde dönüp arkama bakmadım. Az önce ki yakalanmamız beni yeterince yerin dibine sokmuştu.

Adımımı her attıkça burnuma özlem kokusu geliyordu. Aile kokusu, sıcak yuva kokusu...Her bir adımda bayılacak gibi hissetsemde en sonunda kendini salona atıp bir koltuğa oturdum. Annem ve yabancıda benim hemen arkamdan  içeri geçtiler.

O ara yabancının sesini duydum. Kendisini anneme tanıtıyordu.
İsmini söyleyip devam edecekken araya girip konuşmasını böldüm.

"Kendisi polis, Mirhanın arkadaşı ayriyetten onun kazasını araştırıyor."

Elma ŞekeriKde žijí příběhy. Začni objevovat