Bir insanın gözleri başka insana şifa olabilir miydi?

47 7 0
                                    

Bazen insan derin uykusundan uyanmak istemez. Mesela ben öyleydim, o gece lunaparkta dönme dolabın içinde hiç uyanmak istememiştim. Çünkü yüzleşeceğim gerçekler vardı. Hayatımı ellerimden çalan ailemin gerçekleri...

Ama hayat uyumama bile izin vermiyordu. Ani gelen telefonla uyanmış soluğu hemen Eslemlerin evinde almıştık. Neden mi? Benim küçük Mirhan'ım kolunu kırmıştı. 

Haberi duyduğum an yüreğime bir kör oturmuş gibiydi. Belki annesi değildim ama anne yarısı sayılırdım. Çünkü onu ben büyütmüşüm.  Canımdan bir parça gibiydi.

O yüzden bir telaşla evlerine gittik. Mirhan beni görür görmez ağlamaya başlamış kucağıma gelmek istemişti. Ne kadar da büyümüşte olsa bazı huyları hiç değişmiyordu. Canı ne zaman yansa kucağıma gelir başını göğsüme koyarak benden şefkat isterdi. Şimdi ise acısı daha büyüktü ve benim şefkatim  bile ağrılarını dindiremiyordu.

"Liya bana masalımızı anlatırsan belki kolumun acısı gider."

Gözleri yaşlı bir şekilde bakarak benden masalı isteyince dayanamadım. Başladım yeniden anlatmaya...Yüzüncü kere anlatsamda dinlemekten asla bıkmazdı.

"Bir varmış bir yokmuş çok eski zamanlarda küçük bir kız çocuğu yaşarmış. Böyle elma gibi yanakları kıpkırmızı olan çok şeker bir kızmış.
Zaten ismide şeker kızmış. Ama bu şeker kızın hiç arkadaşı yokmuş. Camın önüne oturur saatlerce  bir arkadaş gelmesini beklermiş. Günler geçmiş, aylar geçmiş ama ne gelen olmuş, ne giden...

Sonunda pes edeceği zaman sokağın başında birini görmüş. Küçük bir erkek çocuğu, bahçıvan pantolonu giymiş elleri ceplerinde sokakta öylece yürüyormuş. Şeker kız o an anlamış ki  onun beklediği arkadaş, koşarak evden çıkıp onun yanına gitmiş.
Karşı karşıya gelince birbirlerine bakıp  durmuşlar. Şeker kız sonunda dayanamamış konuşmaya başlamış.

"Merhaba ben şeker kız seninle arkadaş olabilir miyiz?" Demiş. Çocuk önce şaşırmış ama onunda arkadaşı olmadığı için kabul etmiş. O günden sonra şeker kız ve şeker oğlan çok iyi arkadaş olmuşlar."

"Teyze hatta elma şekerlerini bile paylaşacaklar değil mi?"

Mirhan her zamanki gibi dayanamamış tam burada yine araya girmişti. Ellerimle güzel saçlarını okşayıp tebessüm ettim.

"Aynen teyzeciğim elma şekerlerini paylaşacaklar, oyunlar oynayacaklar. Arkadaşlık zaten her şeyini onla paylaşmak değil miydir?"

"Evet teyzeciğim o yüzden bende Eceyle yemeğimi paylaşıyorum."

"Aferim benim oğluma! Hep böyle ol tamam mı? Ama şimdi masalımızı bitirelim."

Başını kaldırıp güzel gülümsemesini bana yollayarak tekrar göğsüme yattı.

"Şeker kız ve şeker oğlanın en sevdiği oyun saklambaçmış. Bıkmadan usanmadan hep saklambaç oynarlarmış. Tabii bir de elma şekeri yerlermiş. Böyle elleri yapış yapış, yüzleri kıpkırmızı onu yemeye bayılırlarmış. Onlar elma şekeri arkadaşı da olmuş. Sonra bir gün şeker oğlan gitmek zorunda kalmış. Ama şeker kıza söz vermiş geleceğim bekle beni tekrar oyun oynacağız diye. Şeker kız çok ağlamış arkadaşının gitmesine, günlerce evden çıkmamış elma şekeri yememiş.

Biliyormuş şeker oğlanın tekrar geleceğini çünkü ona söz vermiş. En önemlisi birbirini seven arkadaşlar eninde sonunda kavuşurlarmış. Öylede olmuş şeker oğlan bir gün çıkıp gelmiş elinde bir sepet dolusu elma şekerle...İki arkadaş birbirlerine özlemle sarılmış. Birbirlerine olan sevgileri yüzünden geçde olsa buluşmuşlardı."

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin