Kendi yansımam

19 7 0
                                    

Bir insan yaşadığı acıyı öyle  kolay kolay unutamaz. Ne yaşarsa yaşasın o içindeki kocaman düğüm öylece durur. Geçmez geçemez. O acıyı hatırlatacak illa bir şey çıkar. Bir sözcük, bir olay seni geçmişe götür.

Geçmiş ise her zaman benim boynuma dolanan bir ipti.İdam sehpasına çıkmış mahkum gibi hep sonumu bekliyordum. Aslında o sandalyenin birinin itmesiylede son bulacaktı.

Ama benim sonumu getiren yoktu. Aksine ben herkesin sonu oluyor,hepsinin ellerimden kayıp gitmesini izliyordum.

Ellerimde ise yine kan vardı. Kim hayatımı gül bahçesine çevirmeye çalışsa, onların kanı ellerimde kalıyordu. Önce Mirhan, şimdi ise yabancı...

O ağacın altında, o soğukta dizlerimin üzerinde yatan rengi solmuş, sabaha kadar acıyla inleyen arada ateşi çıkan yabancıyı izledim. Ellerimde onun kanıyla saçlarını okşadım.

Uyandırmadım peşimizde olduklarını bildiklerim halde uyandırmaya kıyamadım. Artık ne olacaksa olsundu onların derdi benimleydi emindim ve bende kendi kanımı teslim etmeye hazırdım.
O yüzden hiç uyumadım, gelirlerse yabancıyı uyandırmadan onlara teslim olacaktım ama kimse gelmemişti.

Gün artık aydınlanmıştı. Etrafta kuşların cıvıltıları, güneşin kızgın yüzü bize vuruyordu. Bir süre gözlerimi kapatıp o anın tadını çıkarmak istedim.

Kuşların sesi bana  her zaman iyi geliyordu. Şimdide iyi gelmesini istiyordum. Dünkü acı haykırıştan sonra sadece güzel bir sese ihtiyacım vardı. Ruhumu onların sesine teslim ettim. Arada derin nefes alarak temiz havayı içime çekip bir kez daha Allaha şükrettim.

Çok şükürdü, bu gözler bir kez daha ölüm görmemişti. Bir kez daha ellerimden kayıp giden olmamıştı.

"Bu defa kaybetmeme izin vermediğin için, bu defa ellerimdeki kanın temizlenmesine fırsat verdiğin için  teşekkür ederim Allah'ım!"

"Bende çok teşekkür ederim hayatımı kurtardığın için."

Ben kendi iç sesimle konuşmaya öyle dalmıştım ki yabancının sesini duymamla bastım çığlığı...Sesim ormanda öyle yankılanmıştı ki yabancı eliyle ağızımı kapadı.

"Kızım ne bağırıyorsun öyle, yerimizi belli edeceksin."

Dudaklarıma kapanan elleremi kızayım, yoksa bana kızım demesine mi kızayım bir türlü bilemedim. Şaşkınca hala dizlerimde yatan yabancıya bakıyor, dudaklarımdan ellerini çekmesini bekliyordum.

"Ne öyle öldürecekmiş gibi bakıyorsun? Hatırlatırım zaten dün gece ölüyordum."

Hala konuşamadığım için gözlerimle elini işaret ederek anlamasını sağlamaya çalıştım. Ama yabancıda akıl gitmişti.

"Ne oldu ne diyorsun anlamıyorum?"

En sonunda dayanamayıp elimle dudaklarımda olan parmağını cimcikleyerek ondan kurtulmayı başardım.

"Ne yapıyorsun kızım ya?"

Bir kez daha kızım lafını duymamla tepem iyice atmıştım.  Başımı yüzüne iyice eğerek öfkeyle baktım.

" Kızım öyle mi? Birincisi ben senin nereden kızın oluyorum? İkincisi sen ellerinle nasıl  bana dokunursun? Üçüncüsü aramızdaki bu samimiyet nereden geliyor?"

Ben yüzümü onun yüzüne yaklaştırdıkça yabancı birden gerilmeye başladı. Hatta başını dizlerime iyice yaslayıp uzaklaşmaya çalıştı ama  başarılı olamadı. Onun bu halini görünce kahkaha atmak istedim ama kendimi zor tuttum.

Elma ŞekeriKde žijí příběhy. Začni objevovat