Yeni hayat

378 80 46
                                    

Yıllar sonra...

İnsanoğlu nefes aldığı süre boyunca hep hayal kurar, gelecekte şu okulu okuyum. Elime şu mesleği alıyım. Âşık olduğum insanla evleneyim. Yaşadığımız süre boyunca onları gerçekleştirmeye çalışırız. Yalnız hesaba katmadığımız bir şey vardır. Alın yazımız, Allah'ın bize yazdığı kaderimiz... Biz ne kadar istesek de hayal edip dursak da Allah'ın dediği olurdu.

Bizim de kaderimizde yeniden memlekete dönmek vardı. İstanbul'dan ayrılıp yeniden köyümüze döndüğümüzde 15 yaşlarındaydım. Babam yapamamıştı oralarda, memleket hasreti ağır gelmişti. Birde babasıyla barışınca onu artık kimse tutamaz olmuştu. Ne annem nede ben...

Babamla, dedem yıllardır birbiriyle konuşmuyorlardı. Nedeni ise babamın annemle evlenmesiydi, çünkü dedem annemi hiç istememiş. Fakir bir aileden geldiği için, kendisini de köyün en zengini olduğundan annemi kabul etmemiş. Babam için hemen başka gelin bulmuş ama oğlu kabul etmemiş. Sonrası ise babam evi terk etmek zorunda kalmış, çok uğraşmış annemi gelin olarak evlerine getirmek için ama olmamış. Babam evi terk edince hemen düğün dernek kurup annemle evlenmiş. Son parasını düğünü için harcamış. Parası kalmayınca bir süre ananem ve dedemlerde yaşamak zorunda kalmışlar.

Bende doğunca paraya daha ihtiyaç olmuş. Bundan dolayı iş için mecburen İstanbul'a gitmek zorunda kalmıştık. Babam iyi bir iş bulmuştu, güzelce geçinip gidiyorduk. Böyle mutlu mesut yaşarken, bize yine köy yolları görünmüştü. Babasıyla barıştığı için mecburen dedemlerde yaşamak zorunda kalmıştık. O yıllar benim için çok zor geçmişti. Çünkü dedem beni hiç sevmiyordu, erkek kardeşim olmuştu onu bile sevememişti. Nedeni ise annemizin Ayşe olmasıydı...

Aslında yeniden köye dönmemiz beni çok mutlu etmişti, çünkü Cengiz'i görme ihtimalim vardı. O ihtimalde hiç gerçekleşmedi, yeşil gözlü çocuk bir daha hiç gelmedi. Yıllarca bekledim, evlerini gözetleyip durdum. Belki kapıdan çıkar, bana güzel gülümsemesiyle tebessüm eder diye ama olmadı. Mahallesini sorup soruşturdum, belki bir haber alırım diye ama sonuç bulamadım. Bir kaç sene önce ananesi ve dedesi apar topar taşınıp gitmişlerdi. Kimse neden taşındıklarını, neden köyü terk ettiklerini bilmiyordu. Kalbim her yerden boş dönmüştü. Ama ben onu beklemekten hiç vazgeçmemiştim. Bir gün onu göreceğimi biliyordum ama ne zaman olduğunu sadece Allah biliyordu.

Yıllar geçmiş artık bir genç kız olmuştum. 19 yaşında üniversiteli bir genç kız... Herkes gibi benimde hayallerim vardı, iyi bir üniversite okumak ve öğretmen olmaktı. Ve hayallerimin bir adımını gerçekleştirmiştim. İstediğim bölümü kazanmış hayallerime bir adım daha yaklaşmıştım. Bunun için ise yine bana gurbet yolları gözükmüştü. Bu gurbet yolum, hikâyemin yazılacağı yer yeniden İstanbul olmuştu. Hayallerim için ailemden ayrılmak zorunda kalacaktım ama her şey iyi bir geleceğe adım atmak içindi.

Ben Liya Çınar bugünden itibaren edebiyat bölümü öğrencisiydim ve üniversite ilk günümdü. Sabah erkenden kalkıp, heyecanlı bir şekilde üstümü giyinmiştim. Heyecandan pek iştahım olmasa da kahvaltı edip hemen evden çıkmıştım. Amcamlarda kaldığım için, evlerinden okulum nerdeyse 1 saat uzaklıktaydı. Benim için biraz zor olacaktı ama hayallerim için değerdi.

İçimdeki heyecanı durduramıyordum, bugün resmen üniversiteli olmuştum. Bu şehir çok kalabalıktı, daha önce burada yaşamama rağmen yine de yabancı geliyordu. Kalabalıktan şimdiden korkmuştum ama cesaretli olmam lazımdı. Hayallerimi gerçekleştirip, ailemi gururlandırmak için kendimi cesaretlendirmeliydim. "Ben senden korkmuyorum İstanbul, sen benden korkarsan iyi edersin."

Aklım düşüncelerle dalıp gitmişti, son anda okula geldiğimi fark etmiştim. Hemen düğmeye basıp otobüsten indim. En sonunda gelmiştim, hayallerimin olduğu yere... İlk günden geç kalmıştım, oyalanmadan direk sınıfımı bulmam lazımdı. Birkaç arayıştan sonra sınıfımı bulup kapıdan adımı attım.

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin