Rüya

99 43 21
                                    

Çiçekler gibi tek tek yapraklarım döküldü, soldum, bir gül gibi, bir papatya gibi... Yıllar önce solmuştum, bir dalımı kırmışlardı. Sabır, sabır diyerek yeniden filizlenmiş, yeniden güç bulmuştum.

Zaman geçtikçe her bir yaprağım tekrar açmıştı ama bugün yine o yaprakları kopardılar. Onun karşısında güçlü durdum, yıkılmadım ayaktayım demiştim. Ama ondan ayrılır ayrılmaz bütün gücüm yerle bir oldu. Daha fazla tutamadım kendimi, bir ağacın altına sığınıp kendimi bıraktım. Ağladım, içim çıkana kadar ağladım.

4 senedir içime akıttığım bütün gözyaşlarımı dışarı vurdum. Bu gözyaşlarımda özlem vardı, sevgi vardı, en önemlisi kendime kızgınlığım vardı. Nasıl olur da bir insan en çok acı veren insanı böyle sevebilirdi? Nasıl kalbindeki sevgiyi yok edemezdi?

Kendime kızdığımdan ellerimi ağaca vurdum, parçaladım. Bütün sinirimi ellerimden çıkardım. Aynı içimdeki yara gibi, ellerimde paramparça oldu. Kanadı, içimin kanadığı gibi... Ellerime düşen gözyaşlarımla şifa buldu. O ağacın altında ne kadar ağladığımı, ne kadar oturduğumu bilmiyordum. Taki telefonum çalana kadar... Telefonun sesi beni kendime getirmişti. Derin bir nefes alıp gözümdeki yaşları sildim. Kendimi biraz daha toparlayıp telefonu açtım.

"Efendim Eslem!"

"Liya sen neredesin, okulu dolaşmaya gidiyorum dedin, gelmek bilmedin kızım."

"Şey biraz yoruldum, direk eve geçeyim dedim."

"Liya sen iyi misin?"

Ne kadar üzüntümü belli etmemeye çalışsam da Eslem bir şeyler sezmişti.

"İyiyim dedim ya, biraz yoruldum. Dinlenirsem kendime gelirim."

"Tamam, öyle diyorsan, neyse sen iyice dinlen akşam partide görüşürüz."

"Tamam canım!"

Telefonu kapatıp bir oh çektim, şükür Eslem bir şey anlamamıştı. Bu gerçeği ben bile hazmedememişken, onun geldiğini kabul etmemişken nasıl anlatırdım?

Kafamdaki bir yığın ağırlıkla yerimden kalkıp adımlarımı evime doğru çevirdim. Akşama kadar kendi toparlamam gerekiyordu, eski Liya olamazdım, eski Liya olup sevdiklerimi tekrar üzemezdim.

Eve geçtiğimde kimseye görünmeden kendimi direk odama attım. Gözlerimdeki kızarıklığı görürlerse ağladığımı anlarlardı. Yatağıma kendimi bırakıp gözlerimi kapadım.

"Mirhaaann"

Kan ter içinde gözlerimi açıp etrafa bakındım. Kendi evindeydim, burası benim odamdı. Ne oldu bana böyle, sanırım rüya görmüştüm. Bir an gözlerim yere kaydı, tek hatırladığım kanlar içinde yerde yatan birini vardı. Peki, rüyamda kimi görmüştüm? Gözlerimi kapatıp rüyayı hatırlamaya çalıştım ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bir an uyanırken Mirhan diye bağırdığımı hatırladım.

Kanlar içinde yerde yatan Mirhan mıydı? Derin nefes alıp tekrar gözlerimi kapadım. Silik silik görüntüler beliri verdi. Bir fren sesi, etrafa dağılmış elma şekerleri ve kanlar içinde yatan Mirhan....

Kalbim sıkıştı, gördüğüm görüntüler Mirhan'a aitti. Sonra yüzümde bir ıslaklık hissettim. Ellerimle yüzümü yokladım, gözlerimden damla tek tek elime düştü, ağlıyordum. İyide şimdi neden ağlıyordum ki?

Sakin ol Liya sadece bir rüya...Kendimi sakinleştirmeye çalıştım ama nafileydi.Kafam onunla o kadar dolu ki, rüya görmem çok normaldi. O anda aklıma geçmişte gördüğüm rüya geldi. Yine aynı rüyaydı ama tek farkla bu defa Mirhan kanlar içindeydi.

Elma ŞekeriOnde histórias criam vida. Descubra agora