Gökyüzü karanlığa bürünmüştü

122 51 13
                                    

"Hayır, ne olursun bırak dokunma bana, ne olur? "

Yiğit kollarımdan tutmuş beni bir türlü  bırakmıyordu. Ne kadar  çırpımsamda elinden kurtulamadım. Birden öpmeye yeltelendi, başımı çevirdim ama pis nefesi yüzüme çarpıyordu.

Bu esnada Mirhan'ın sesini duydum, "Liya uyan!" Diye.

Gözlerimi açıp Mirhan'a kurtar beni diyemedim. Ben çırpındıkça Yiğit beni daha sıkı tutuyor, canımı daha da yakıyordu.

Hayır diyerek yattığım yerden sıçradım. Mirhan yanıma oturmuş korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Geçti güzelim, sadece kötü rüyaydı."

Elini uzatıp, terden yüzüme yapışmış saçlarımı, kulağımın arkasına sıkıştırdı. Gerçek dünyaya dönmüştüm sonunda...

" Ben kötü bir rüya gördüm."

Mirhan sorgu dolu bakışlarla gözlerime baktı. "Kimi gördün, beni bırak deyip duruyordun."

"Şey bilmiyorum ki karışık bir rüyaydı, bana su getirir misin?"

Başını sallayıp yanımdan kalkarak  mutfağa su getirmeye gitti. Ben ise hala gördüğüm rüyanın etkisindeydim.
Yiğit rüyalarımda bile rahat bırakmıyordu. Resmen hayatıma kabus gibi çökmüştü.

Mirhan'ın getirdiği suyu ellerim titreyerek almaya çalıştım ama başarılı olamadım. Mirhan ellerimin titrediğini görünce suyu kendi içirdi.

"Senin bir sorunun var Liya, seni ağlatan rüyana bile girecek kadar büyük bir şey!"

Kendimi toplayıp ayağa kalktım. "Saçmalama Mirhan ne olacak alt tarafı bir rüya gördüm, ağlamama gelirsek bana öyle bir masal anlattın ki ağlamamak elde değil, madem masalı sen uydurdun insan mutlu sonla bitirir." Son cümleyi söylerken dalgaya vurdum, Mirhan'ın bir şey anlamaması için...

"Hem ben ne kadar uyudum böyle? Neden uyandırmadın ki..."

"İki saattir uyuyorsun Liya uyandırmaya kıyamadım."

Konuşurken Mirhan'ın sesi sinirli çıkmıştı, birşeyler seziyordu. Fakat benim konuşmamı bekliyordu ama yapamazdım anlatamazdım.

"Oo saatte epey geç olmuş, ben artık gideyim, hem babam geldi daha fazla beklemesin!" Çantamı almaya uzanmışken Mirhan kolumdan tutarak beni kendine çevirdi.

"Baban mı geldi? Neden böyle aniden geldi, Liya herşeyi şimdi anlatırsın ya da ben öğrenirim."

Ağzımı açıp tam cevap verecekken telefonum çaldı, çantamdan çıkartıp arayana baktım. Amcam yazıyordu.
Mirhan'dan kolumu kurtarıp biraz uzaklaşarak telefonu açtım.

"Efendim amca!"

"Liya neredesin sen, Hüseyin seni üç saattir arabada bekliyormuş, nereye gittiğini de görmemiş adamı merak içinde bırakmışsın."

Allah kahretmesin, ben nasıl unuttum Hüseyin amcayı...

"Çok özür dilerim amca derse dalınca vaktin nasıl geçtiğini anlamadım. Hüseyin amca umarım kızmamıştır. Şimdi çıkıyorum tamam mı?"

"Tamam, kızım dikkatli ol!"

Telefonu kapatıp arkamı döndüğümde Mirhan'ın sert bakışlarıyla karşılaştım, öylece bana bakıyordu.
Birden elimde ki çantayı alıp koltuğun üzerine fırlattı.

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now