Şefkat

21 7 1
                                    


Bazen gerçeklere ulaşmak için bir çok bedeller öderiz. Bilmeden gittiğimiz o yollarda acı gözyaşı herşeyle karşılaşma ihtimalimiz olur. Ben bu yolda geçmişimle yüzleşmiş,hasret kaldığım ailemi görmüştüm. Ama onlara gidip sarılamadım, affedemediğim annemi babamın kokusunu içime çekemedim. Onların gözlerinde,benim ise yüreğimde gözyaşı vardı.

Duygularıma kilit vurup sadece bir tek şeye odaklanmıştım. Mirhanın kazasıyla ilgili gerçeklere...Dedem ölmeden önce son kötülüğünü yapıp gitmişmiydi? Bu soruların tek cevabı ise babamın iki dudağının arasındaydı.
Merakla gözlerinin içine bakıyordum, sevdiğin adamın katili deden değil desin diye.

" Liya dediğin gibi o gün şirketde olmayan bütün arabaları araştırdım. Sadece iki tanesi yokmuş. Biri Bursa'da gözüküyor,diğeri ise İstanbul'da..."

Babam konuşmanın devamını getiremedi. Biliyordum bu konuşmanın sonu iyi değildi. Ama yinede sordum, cevabı bilerek ondan duymak istedim.

"İstanbul'daki arabayı kim kullanıyormuş?"

Az önce gözlerimin içine bakan şimdi gözlerini kaçırıyordu benden...

Sesim titreyerek onun yerine cevabı ben verdim.

" O kullanıyordu değil mi?"

Babam sadece çaresizce başını sallamakla yetindi. Bu cevap ise bana yetmişti.

" Onun öldüğü gün,onun gerçek kimliğini söylediğim gün ilk defa duymuş gibi yapmıştı. Hatta bana tokat atmıştı, şaşırmıştı. Halbuki herşeyi biliyormuş,onu öldürecek kadar kim olduğunu biliyormuş ama bilmiyormuş gibi yapmış. Genç birini öldürecek kader gözü dönmüş. Kötü olduğunu biliyordum ama bu kadarını..."

Sustum, artık konuşacak ne kalmıştı ki, sevdiğim adamın katili benim öz dedemmiş ve ben bu gerçekle bir kez daha ölmüştüm.

Babam elini kaldırıp yüzüme dokunmak istedi, sebep oldukları yaşı silmek istedi ama izin vermedim. Oturduğum yerden kalkarak pencereye doğru ilerledim.

" Ahmet Bey  o gün babanızın İstanbul'da nerde olduğunu biliyormusunuz? Yani arabayı onun kullandığı kesin mi? Şöförü olabilir yada başka biri?"

Yabancı babama sorular soruyordu ama boşunaydı. Biliyordum oydu, o arabayı kullanmazsa bile adamlarına bu işi yaptırırdı.

" İstanbul'da nerede olduğunu bilmiyorum ama şöförüyle çıkmış. Sekreterine eve geçiyorum demiş. Evdeki yardımcıylada konuştum o gün eve gece vakitlerinde gelmiş."

Öfkeyle arkamı dönerek onlara baktım.

" Onun olduğu gün gibi ortada daha neyi sorguluyorsun?"

Yabancı benim öfkeyle söylediklerime ters ters bakarak cevap verdi.

"Liya hanım işimi sizden öğrenecek değilim.
Üstelik kameralarda katilin yüzü gözükmezken dedenin olduğuna nasıl emin olabiliyorsun?"

"Ben onun her şeyi yapabileceğinden o kadar eminim ki, Mirhanın katilide.."
Babam sözümü keserek araya girdi.

"Liya yeter artık, sen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Tamam deden iyi biri değildi ama bu kadarını yapmaz. Hemen nereden öğrendi Mirhanın gerçek ismini söyler misin?"

Babamın sözleri karşısında içimdeki öfke öyle bir büyümüştü ki, karşsına geçip gözlerinin içine baktım.

" Belkide ona Mirhanın asıl kimliğini sen söyledin. Belkide onu öldürmesini sen istedin."
Cümlelerimi bitirdiğim an yüzümde hissettiğim tokatla ne olduğumu anlamadan kendimi yabancının kollarında buldum.

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now