ilk randevu...

224 64 4
                                    

Hayat benim için ne planlar kuruyordu bir türlü anlamıyordum. Bana bir haller olmuştu, Mirhan hayatıma adeta bomba gibi düşmüştü. Yeşil gözlü resmen kalbimi eser almaya başlamıştı. Her şey bir resimle başlamış, sonrası ise başka yerlere gelmişti. Ben sadece birine yeşil gözlü derdim, çocukluk aşkıma... Yeşil gözlüm der küçücük kalbim sadece onun için atardı. Peki, şimdi bendeki bu hal neydi? Dudaklarımdan çıkan yeşil gözlü, bu söz sadece çocukluğuma aitti. Şimdi ise yabancı biri için dökülüyordu.

Kafam o kadar karışıktı ki o gün Mirhan'la anlaşmamızdan sonra derslere konsantre olamamıştım. Ders çıkışı da canım hiç eve gitmek istemiyordu. Eslem'le Eminönü'ne gidip balık ekmek yemeğe karar verdik. Öyle çok sevinmişti ki birlikte vakit geçirmek bana da iyi gelecekti. En azından aklımdakiler bir süreliğine uçup gitmiş olurdu. Okul çıkışına geldiğimizde Eslem arkadaşa bir şey söyleyip geliyorum diyerek yanımdan ayrıldı. Bahçede onu beklerken Mirhan'ı gördüm, bana doğru gülümseyerek geliyordu. Ona bakmamaya çalışıyordum ama göz ucuyla da bakıp, geliyor mu diye merak ettim.

Geliyordu sakin ol Liya sinirlenme, heyecanlanma, derken yanıma çoktan gelmişti.

"Şeker kız  burada beni mi bekliyorsun?"

Bu çocuktaki öz güven beni deli ediyordu. Kafamı kaldırdım göz göze geldik, yüzü sanki solgun gibiydi hasta mıydı acaba? Aman banane hastaysa...

" Beyefendi, sizi beklediğimi nasıl anladınız?"

" İçime doğdu, Mirhan şeker kız seni bekliyor diyerek yanına geldim."

Resmen oda benimle dalga geçiyordu.
" O içindeki Mirhan'a söyle saçma düşünceleri aklına getirmesin, şimdi lütfen gider misin?"

Of Eslem'de nerede kalmıştı, biraz daha burada durursam sinirden bir şeyler yapabilirdim.

" Tamam, şeker kız sakin ol gidiyorum ama yarın sabah ki randevuyu unutma sakın!" Diyerek göz kırpıp yanımdan ayrıldı ama o hareketiyle beni de arkasından alıp götürmüştü. En iyisi her şeyi unutmaktı, yoksa bu gidişle kafayı üşütecektim.

Eslem gelir gelmez okuldan ayrıldık.
İlk işimiz bir güzel karnımızı doyurmaktı. Balık ekmeği alıp bir yere oturup, güzelce yedik. Oraları biraz gezdikten sonra, Gülhane'ye inip sahil kenarında oturup biraz sohbet ettik. Eslem bana kendi hayatından anlatmış beni çok üzmüştü. Genç yaş da annesini göğüs kanserinden kaybetmiş. Çok zor bir hayatı olmuş, her zaman gülümseyen kız bu defa çok ağlamıştı. Aslında gözlerindeki hüznü görebiliyordum ama Eslem bahsetmeden ona sormak istememiştim. O gün tüm acılarını anlatmış, gözyaşı dökmüş biraz olsun rahatlamıştı. O ağladıkça ben ağladım, onun acısına bende ortak olmuştum. Eslem'in yaşadığı çok zordu, annemi kaybetmenin düşüncesi bile beni kötü etkilerken, Eslem dimdik ayakta durmuştu. Hep gülümsemişti, annesinin dediği gibi...

"Ağla Eslem ağla ki içindekilerin akıp gitsin, içinde tutma artık!"
Ben öyle söyleyince bana daha sıkı sarıldı. Ne kadar öyle durduk, ne kadar ağladık bilmiyorum? Kendimizi zor toparlamıştık. Eslem sakinleşince kalktık, sahilde biraz daha yürüdük. Onun aklını dağıtmak için derslerden falan bahsettim. Sonra onun iyi olduğunu anlayınca ayrılıp eve geçtim. Amcamlarla biraz sohbet ettikten sonra direk kendimi odama attım.

Çok yorucu bir gün geçirmiştim. Yatağımın üzerine uzanıp Eslem'i düşündüm, ne kadar acı çektiğini, oysaki öyle gözükmüyordu, çok mutlu etrafa gülücükler saçan bir kızdı. Ama gel gör ki içi yanıyordu, annesizlik özlemiyle yanıp tutuşuyor ama hiç belli etmiyordu. Annesinin dediği gibi hep gülümsüyordu, kimse kimsenin içini bilemezdi ki, görüşüne aldanmamak lazımdı.

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now